Büyük bir dönüşüm geliyor.

Bunun en büyük habercisi de PKK’nın Suriye kolu olan, ABD’nin SDG olarak tanımladığı sözde IŞİD karşıtı koalisyonun temel omurgasını oluşturan PYD…

“Terörsüz Türkiye” süreci, İmralı başlığında sıkıştıktan sonra rotasını güneye çevirdi.

Şimdi herkes şu sorunun cevabını arıyor:

PYD de PKK gibi silah bırakacak mı?

Bu sorunun yanıtı şimdilik belirsizliğini koruyor.

Ancak sahada yaşananlar bize bir şey söylüyor:

Bir hareketlenme var.

Türkiye tarafından 20 milyon lira ödülle aranan PYD’nin sözde yöneticisi Mazlum Abdi, geçtiğimiz gün Irak’ın Duhok kentine gitti.

Mesrur Talabani’nin düzenlediği 6. Ortadoğu ve Barış Konferansı’na katıldı.

Katılımı beklenmiyordu.

O konferansta Türkiye’nin konsolosluk görevlileri de vardı.

Ayrıca Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da Duhok’taydı.

Mazlum Abdi’nin geleceği öğrenilince Türk katılımcılar salonu ve bölgeyi terk etti.

Abdi’nin gelişi anlık oldu.

Bu nedenle güvenlik gerekçesiyle, bir suikast tehdidinden dolayı gelmiş olabileceği konuşuluyor.

Başka bir ihtimal daha var:

Türkiye ile doğrudan temas için, yetkililerin bilgisi dışında bir fiili durum yaratmak istemiş olabilir.

Bunu düşündüren detay ise şuydu:

Mazlum Abdi, Ahmet Davutoğlu’nun kaldığı otele yerleştirilmişti.

Devleti temsilen hiç kimse Abdi ile görüşmedi.

Davutoğlu’nun da salondan ayrıldığı ve herhangi bir temasın olmadığı konuşuluyor.

Hatta otele bile gitmediği söyleniyor.

Ama Abdi zaten bir “devletle görüşüyoruz” açıklaması yapmıştı.

Muhtemelen bu temas istihbarat düzeyinde ilerliyor.

Üstelik daha önce DEM Parti İmralı Heyeti IKBY’ye gittiğinde, İmralı’dan gelen bir mektubu Abdi’ye ulaştırmakla görevlendirilmişti.

Yani PYD, sıkıştığı çemberden çıkmak istiyor.

Neden?

Çünkü ABD artık eski desteğini vermiyor.

Rusya’nın kapısını zaten daha önce ABD’yi seçtiği için çalamaz.

İsrail’le flört ettiler ama Türkiye, jetleriyle İsrail’in sınırını Suriye’de Şam’ın güneyi olarak çizdi.

Şara’nın Washington’a gidip Trump’la görüşerek Suriye’yi IŞİD karşıtı koalisyona dahil etmesi, PYD’yi ABD nezdinde de boşta bıraktı.

Hatırlayın…

Trump ilk başkanlık döneminde Suriye’den çıkmak istemişti.

Pentagon ve askeri bürokrasi PYD’yi “müttefik” ilan ederek buna direndi.

Ama bugün tablo değişti.

Bugün şunu görüyoruz:

ABD “Suriye’den çıkıyorum” demiyor, ama çıkabileceği zemini Türkiye ile inşa ediyor.

ABD askeri çekilecek, IŞİD’le mücadele doğrudan Türkiye ve Suriye üzerinden yürütülecek.

Rusya, Ukrayna dosyasında kısmen ödüllendirildi.

Fransa’ya ticari liman verildi.

Geriye sadece İsrail kaldı.

İsrail için birkaç tepeyi işgal etmek ve havaalanlarını bombalamak yetmiyor.

Netanyahu’nun sert açıklamaları boşuna değil.

Ama görünen şu ki:

İsrail’in talepleri, bir süreliğine ötelenmiş durumda.

Bu, Türkiye açısından son derece riskli ama stratejik bir dış politika mimarisi.

İran zaten Esad’ın devrilmesiyle sistem dışına itilmişti.

Şimdi sırada PYD var.

Mazlum Abdi’nin Duhok’a üniforma yerine takım elbiseyle gitmesi tesadüf değil.

Şara gibi, siyaset zeminine geçiş mesajı veriliyor.

Abdi’nin “İmralı ile görüşmeye ihtiyacımız var” açıklaması
ve arkasından Terörsüz Türkiye Komisyonu’nun ani İmralı ziyareti sonrası toplantısını iki hafta sonraya ertelemesi bana tek soru sorduruyor:

Acaba bu süre, Mazlum Abdi için mi verildi?

CHP’nin önerdiği SEGBİS yöntemi kullanılarak Öcalan ile görüşülmesi kabul edilmemişti.

Ama Mazlum Abdi için böyle bir model masaya gelebilir.

Neden?

Çünkü 11. Yargı Paketi, yine MHP’nin rezervine takıldı.

Hapisteki Kovid mağdurlarının eklenmesi kısma af talebi süreci uzattı.

Bugün geldiğimiz noktada aynı pakete PKK’ya dair düzenlemelerin de ekleneceği konuşuluyor.

O yüzden süreç hızlandı.

Eğer PYD cephesi hızlı hamle yaparsa, yeni yıla girmeden sahada büyük değişiklikler görebiliriz.

Güney sınırında güvenliğini sağlayan Türkiye bundan sonrası için ekonomi için yönünü AB’ye çevirecek.

Yunanistan ve GKRY ile ortak çözüm masaları kurulabilir.

Peki ama neden şimdi?

Bunca yıldır Türkiye’yi oyalayan başlıklar neden bugün küresel onayla çözülüyor?

Bunun bir arka planı var.

Haftaya onu konuşacağız…

Benden söylemesi…