Her gün yeni bir anket açıklanıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Terörsüz Türkiye” süreciyle birlikte durağana geçen oy oranlarının anketlere yansıdığı görülüyor.
Bu aslında iyi bir şey…
Zira ekonomik koşullar nedeniyle 2023 seçimlerinden bu yana oyları eriyen iktidarın, “Terörsüz Türkiye” süreciyle birlikte oy oranlarında bir platoya gelmesi, sürecin çıktıları konusunda toplumda bir beklentinin oluştuğunu gösteriyor.
Aksi durumda ekonomide makro düzeyde bazı iyileşmeler olsa da mikro düzeyde tablo çok daha kötü…
Borçlarını çeviremeyen yurttaşlar, kredi kartları ve bireysel krediler nedeniyle batak noktasına sürüklenirken; makro ölçekte büyümeden taviz vermemek adına kamu yatırımlarını kısmaktan vazgeçilmesi bir yana, verimsiz yatırımlarda ısrar edilmesi iktidarın elini daraltan bir ekonomik kulvar yaratıyor.
Merkez Bankası’nın beklenti ve tahmin düzeltmelerinde bunun izlerini zaten görüyoruz.
Ancak, “Terörsüz Türkiye” süreci gerçekten başarıya ulaşırsa, ekonomide de yön değiştirecek güçlü bir zemin ortaya çıkacak.
Bu zemin de elbette Avrupa Birliği olacak…
-AB Kapısında Türkiye: İki Yapısal Engel-
Avrupa Birliği’nin bugüne kadar Türkiye ile birlikte yol yürüyememesinin iki temel nedeni vardı:
1. “Kürt Meselesi” kaynaklı hassasiyet:
Türkiye’nin demokratikleşme adımlarını PKK’nın alan kazanma riski nedeniyle frenlemesi ve AB’nin buna tepki göstermesi.
2. “Kıbrıs ve Yunanistan Vetosu”:
GKRY ve Yunanistan’ın “olmaz” siyaseti AB–Türkiye hattını kilitledi.
Bu iki sorundan sadece birinin çözülmesi bile, Türkiye’nin demokratikleşme ve hukuki reforma girişmesi için benzersiz bir fırsat yaratır.
Böylece AB’nin çoğu müzakere faslının yeniden açılmasının önünü açar.
-Jeopolitik Tablo: Konjonktür İlk Kez Bu Kadar Türkiye’nin Lehinde-
Bugünün konjonktürü Türkiye için son derece elverişli.
Çünkü AB, Rusya’yı frenleyemiyor.
Belçika’daki Rus varlığının Ukrayna’ya kredi olarak aktarılması girişimi, Rusya tarafından resmen “casus belli” (savaş sebebi) olarak ilan edildi.
AB’nin artık kendi ordusunu kurup güçlü bir savunma mimarisi oluşturmaktan başka çaresi yok.
Ukrayna ise, ABD’nin baskı eşiğine kadar geri alabileceği toprağı geri alacak ve sonunda ABD’nin yani esasında Rusya’nın istediği bir barış masası kurulacak.
Bu durum Avrupa’da geçici bir “durgunluk” yaratabilir de yaratmayabilir de…
Çünkü Rusya’nın rahatlaması, ABD’nin Çin’i yalnızlaştırma planına hizmet ediyor.
Ama Avrupa hızla karbonsuz ekonomiye geçerken ekonomisi yer altı zenginliklerine dayanan Rusya’nın eski petrol gelirlerini yakalaması mümkün görünmüyor.
Bu nedenle çare savunma sanayisi ihracında arayacak. Bu da daha fazla çatışma demek.
Bu yüzden jeopolitik risk devam edecek.
Türkiye bunun farkında.
AB’nin güvenlik mimarisinde yer almamak artık mümkün değil.
Almanya’nın açıklamalarından ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın “Fasıllar açılırsa Türkiye’de bir anda her şey değişir.” sözlerinden de bunu anlıyoruz.
AB’nin iki lokomotifi olan Almanya ve Fransa, Rusya tehdidine karşı Türkiye’yi yanlarına almaktan başka çareleri olmadığını görüyor.
Bu ikilem, Kıbrıs ve Yunanistan konularında Türkiye’nin önünü açacak.
-“Terörsüz Türkiye” Biter Bitmez Ana Gündem: AB-
Terörsüz Türkiye gündeminden sonra iktidarın birincil başlığı “Avrupa Birliği” olacak.
Bu sayede ekonomide çözülemeyen birçok yapısal sorun kısa sürede aşılabilir.
Benim gördüğüm şu:
“Terörsüz Türkiye”yi sağlamak bu iktidarın başarısı olacak.
Fakat AB üyeliği sonraki iktidara kalacak.
Benden söylemesi…