İmamoğlu Suç Örgütü İddianamesi: Siyasetin Yeni Fırtına Alanı
İmamoğlu Suç Örgütü İddianamesi önümüzdeki iki yılın gündemi olacağa benziyor.
CHP lideri Özgür Özel, iddianamenin oluşma süreciyle içeriği arasındaki farkı vurgulayarak, yargılamanın “canlı yayınlanmasını” istedi.
Ama şunu da itiraf etti: “Birkaç delilimsi şey var!”
Yani CHP’nin kendi içinde yaptıklarının hesabının birilerinden çıkacağını mevcut CHP yönetimi de kabul ediyor.
Fakat gözden çıkarılanlar kim, şu aşamada çok da bilinmiyor.
Belki haklarında fezleke hazırlanan bazı CHP yöneticileri olabilir.
Zira doğrudan o isimlerden bazılarına karşı CHP delegelerinin ifadeleri var.
“Dolarları aldım.” diyorlar.
Bu durum, parti içinde birileriyle yolların ayrılacağını gösteriyor.
CHP’nin temizlenmesi ve yerel yönetimleri kazandıktan sonra buraları kendilerine “arpalık” görenlerle mücadele edilmesi şart.
Tabii ki bu mücadele sadece muhalefetle yapılmamalı.
İktidar partisi ya da diğer siyasi partilerin, gerek belediyelerde gerek kamuda yaptığı ya da yapmaya tevessül ettiği her şey öncelikle muhatapların ve şahit olanların sorumluluğunda; sonrasında ise biz gazetecilerin gündeminde olmalı.
BASINA OLAN İHTİYAÇ ORTADA
Bugüne kadar gazetecilerin “yolsuzluk haberleri” yapamadığı, daha çok siyasilerin iddialarını yinelediği ya da derinleştirdiği görüldü.
Ya da Sayıştay raporları üzerinden veya savcılık iddianamelerine ulaşarak haber yaptığını gördük.
Ama habercilik tabii ki bu değil.
Gerçek habercilik, kaynaklarıyla birlikte tıpkı bir “dedektif gibi” bir yolsuzluğun, hırsızlığın ya da hukuksuzluğun izini sürmektir.
Ben dâhil, maalesef medyada bu tarz habercilik yapan gazeteci neredeyse kalmadı.
Çuvaldızı kendime batırayım ama meslektaşlarım ve muhataplar buradan kendilerine pay çıkarmasını temenni edeyim.
Öncelikle, savcılar ve emniyet güçleriyle gazetecilerin arasının iyi olması çok önemli.
Fakat bu iki kurumda da birçok kişinin gazetecileri ötekileştirdiği bir tablo var.
Gazetecilerin yaşadığı ekonomik ve mesleki sorunlar, kendi dertlerinden sıyrılıp memleket meselelerine odaklanmalarını da zorlaştırıyor.
Çünkü hem maaşlar asgari ücret seviyesinde hem de iş yükü inanılmaz yoğun.
Bu kadar ağır iş yükü altında, daha fazla eleman alımıyla nitelikli habercilik üretileceği yerde, patronlar ekonomik zorluklar nedeniyle personel azaltıyor.
Bu da aslında, şartlar düşünülünce, anlaşılmaz değil.
Basın İlan Kurumu gibi kuruluşlar aracılığıyla yazılı basına sağlanan destekler bir miktar işe yarıyor.
Ama orada da gazetelerin büyük kısmının birbirinin benzeri olması ve araştırmacı gazetecilikten uzaklaşması medyanın bugünkü halini açıklıyor.
Desteklerin verilmesi kadar, bunu kullanacak patronların iradesi de önemli.
Eğer patron gazetecilik yapmak yerine sadece “tekkeyi döndürmeyi” düşünürse, oradan haber çıkmaz.
O zaman halk o gazeteyi almaz.
Tiraj artmaz.
Satış olmaz.
Gelir azalır.
Tam tersi, habere ve içeriğe odaklanılırsa…
O zaman tiraj artar, gelir artar.
Burada söz konusu olan gündelik haberler değil; araştırmacı gazetecilikle yolsuzluk, hırsızlık ve usulsüzlüklerin ortaya çıkarılmasıdır.
İnternet sitesi, televizyonlar için de aynı şey geçerli…
Bu nedenle öncelikle özel haberleri telif kapsamına alacak bir düzenleme gelmesi gerekiyor ki bu yatırımlar yapılsın.
Bu halkın haber alma hakkını sınırlandırmak değil aksine korumaktır.
Öte yandan…
İktidarı da muhalefeti de, Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu vurguluyor.
Ben de katılıyorum.
Ama bunu hisseden kişilerin sayısı epey az.
Zira hukuk kurallarının sadece belli koşullarda akla gelmesi, zora gelindiğinde yasamanın duyarsız, yargının ise “Aman başım ağrımasın azizim.” pozisyonunda kalması büyük bir çelişki yaratıyor.
O nedenle “Temizeller Operasyonu” şart!
Hem siyasette hem yasamada hem de emniyet tarafında bir fikri dönüşüm gerekiyor.
Ve bu dönüşümün dinamosu ancak halk olabilir.
O derin uykudan uyanıp asgari ücret haberlerine bakan halkın nasıl bir tepki vereceğini bilmiyorum ama memleketin bir an önce bir düzene girmesi gerektiği ortada.
Aksi takdirde, kaybedilen genç nüfusun yanında, potansiyelimizi gerçekleştirme ihtimalimiz olan önümüzdeki 20 yıllık fırsat aralığı bir anda geçip gider.
Benden söylemesi…