Avrupa Birliği sürekli olarak Rusya’ya yaptırımları artırıyor.

Bununla ilk etapta Rusya’nın Ukrayna’daki saldırganlığını azaltmayı, daha sonrasında ise ateşkesi sağlamayı umuyor.

Fakat bu adımlar beyhude

Aynı Avrupalıların sürekli miting ve eylem yaparak Gazze’deki ateşi söndürmeye çalışmasına benziyor.

Gerçekten fark yaratan bir girişimde bulunmak istiyorsan, sert hamleler yapmalısın.

Avrupa Birliği, üçlü sacayağında yükselen yönetim yapısıyla bunu başaracak meziyetini, 90’ların sonlarındaki genişleme politikasıyla yitirdi.

Üstelik Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin Birliğe üye yapılması, içinden çıkılmaz birçok sorunu beraberinde getirdi.

Ama sonunda anladılar

Gazze’deki soykırımın bitirilmesi konusunda Türkiye’nin, ABD ile birlikte karar verici masaya oturması ve Almanya’nın ise saksının yanında konumlanması, Almanya’nın gündemini meşgul ediyor.

Sonunda anladılar… Nasıl anlamasınlar!

Resmen kafasına saksı düştü…

Rusya’dan gaz aldı…

Rusların açıklamasıyla İngilizler ve Amerikalılar ile birlikte boru hatlarına operasyon düzenledi.

Çin ile ticaret anlaşması yapmaya çalıştı…

Daha büyük bir bedel ödeyerek, Rusya’nın saldırganlığı nedeniyle askeri altyapıyı geliştirmek için milyarlarca Euro kaynak ayırmak zorunda kaldı.

Yetmedi; AB’yi Yeşil Mutabakat ile enerjide bağımsız ve kendine bağlı bir ekosistem oluşturma fikrine yönlendirdi.

ABD’nin kaya gazını 2028'e kadar piyasanın çok üstünde bir fiyatla almak zorunda kaldı.

İngiltere’nin Birlik’ten ayrılarak Almanya’nın alanını daraltması, Fransa’nın Afrika’dan kovulması ise AB'nin iki lokomotifinin tökezlemesine yol açtı.

Türkiye Gerçeği

Alman siyasetçiler artık gördü:

Türkiye gibi dinamik bir devlet olmadan ilerlemek mümkün değil.

Türkiye, Almanya’nın önünü açar; Almanya da Türkiye’nin…

Tam bir kazan-kazan senaryosu var.

Ancak Almanya’daki FETÖ yapılanması ve sosyal demokrat seçmenin baskısı, Türkiye’de hukuki reform beklentisini artırıyor.

Bu ortamda Almanya Başbakanı Merz’in Türkiye ziyareti anlamsız görünse de öyle değil.

Almanlar artık biliyor:

Avrupa’nın güvenliği Türkiyesiz kurulamaz.

Erdoğan da bunu biliyor ve şartını koyuyor:

“Kopenhag kriterlerini dayatırsanız, Ankara kriterlerini uygularız.”

Erdoğan’ın Kopenhag çizgisine dönmesi, oy haritasını değiştirebilir ama köprüleri sert kesmesi bunun artık devlet politikası olduğunu düşündürüyor.

Bana göre Kopenhag Kriterleri Türkiye’ye iyi gelecek içeriğe sahip…

Ama coğrafya zor.

Sınırdaki savaşlar ve kırılgan devletler arasında ani kararlar felaket getirir.

Bu yüzden bekleniyor.

Terörsüz Türkiye Dönemeci

Bence asıl başlık Terörsüz Türkiye süreci.

Eğer PKK konusunda ciddi ilerleme olursa, Türkiye güney hattını güvenceye alır ve AB yolu da yumuşar.

DEM Parti–İmralı görüşmesi sonrası sessizlik ve yüzlerdeki memnuniyet, bir çerçevenin çizildiğini gösteriyor.

Sanki “Ver Apo’yu, al dağdakileri” formülü yazılmış…

Öcalan’a umut hakkı kapanır, dağdan inişe hukuki mekanizma açılır.

Ne şehit aileleri incinir, ne devlet otoritesi zarar görür.

2025 olmadı, 2026 kritik yıl.

Benden söylemesi…