PKK’nın lağvedilmesi 500 bine ulaşan sayısıyla Türk ordusunun meşguliyetini büyük ölçüde bitirecek.
Ülkemizde son bir yılda yaşanan şeyler baş döndürücü hızda ilerliyor.
Türkiye’nin bir sene önce terörle mücadeleyi esas aldığı bir yaklaşımdan terörle müzakereye geldiği bir aşamaya gelme sürecinde çarpan büyüten iki değişken var.
Kuşkusuz bunlardan birisi AK Parti’nin oy kaybının Cumhur İttifakı’nı telaşlandırması olsa da ikincisi yurtdışından gelen o benzersiz sarı kafalı tehdit: Trump…
Donald Trump’ın başkanlık koltuğuna oturacağını daha seçime üç yıl kala öngörmüş bir gazeteci olarak şunu söylemeliyim ki: Her şey daha yeni başlıyor!
Türkiye’nin bir anda 40 yıllık örgütle masaya oturmasına varacak bir atılımı ortaya atacak dinamikler öyle kolay oluşmuyor.
Güneş sistemimizde yer alan Merkür, Venüs, Jüpiter, ve Satürn’ün Dünya’dan görülecek şekilde bir araya gelmesi nasıl ki 57 yılda bir oluyorsa Trump gibi liderlerin gelişi de bir o kadar zamanda mümkün oluyor.
Küresel siyasetin sıkışması, ekonomik büyümenin yeterli oranda sağlanamaması ve emperyal dürtüler ile işçi sınıfının reel gelirlerindeki düşüş nedeniyle sömürülmesinin artması ile oldukça ilintili bir durum bu yaşadıklarımız...
Yani bizler kızgınız, bizler sinirliyiz, bizler tepkiliyiz çünkü her zaman olduğu gibi sistemin çarkları oturduğu andan itibaren, güç sahiplerinin karar vericileri etkileyerek menfaatlerini maksimize ettiği bir hikâyenin daha sonuna geldik.
Çünkü kapitalist sistemin kaydî para düzeninden, hayalî para düzenine geçişteki o ilk adımı olan Bretton Woods Sistemi’nin ABD Doları’na kazandırdığı güç, 1971’de altının aradan çıkarılmasıyla daha iştahlı bir seviyede arttı.
Belki gezegenler sistemiyle örtüşmüyor ama geride kalan 54 yılda ABD dolarının reel ekonomide dönen 100 trilyon dolar boyutundaki varlığını katlayan 320 trilyon dolarlık borç endüstrisine dayanan bir finansal derinliği var.
Bu parayı ikâme etmek imkânsız.
Bu düzeni değiştirmek de imkânsız.
Çünkü zenginler dolara bağlı olan zenginliğini kaybetmemek için her şeyi yapar.
Çünkü insanlık tarihinin en büyük yıkımını oluşturacak para krizlerinin en büyüğünün getireceği açlık, yoksulluk ve kin, o çok beklenen üçüncü dünya savaşını ortaya çıkarmasa da anarşi ve kaosu getirecek.
Kimse bunu istemez.
Özellikle de gerek küresel gerek ise ulusal ölçekte koltukları işgal edenler…
Ne yapılacak öyleyse…
Tabii ki de gavurların dediği gibi show devam etmeli (the show must go on)…
ABD Doları ve İngilizce dili, bugünün getirdiği küreselleşme ve onun getirdiği refahtaki yeri vazgeçilemez boyutta…
Bu nedenle Amerikalıların ikisinin de değişimini istemeyeceği aşikâr…
Peki ne olacak?
Para babaları kaybetmeyecek, ABD etkinliğini görece sürdürecek.
ABD’nin sonu bugünün Fransa ve İngiltere’si gibi olacak. Yıkılmayacak ama gücü de olmayacak.
Ama ABD Doları’nın ikâmesizliği ve üç dünya büyüklüğünde yarattığı büyük ekonomik balon kimsenin patlamasına müsaade edeceği bir boyutta değil.
İşte bu nedenle Trump çok önemli…
Tarih bu zamanlara Trump’ı getirmeseydi de yine Trump gibi biri çıkacaktı.
Çünkü bahsettiğimiz o sisteme alışan oyun kurucularının sömürülerini engelleyecek bir yapı kurulmadı ve tabiri caizse küresel bir gaz oluştu.
Bu gazın getirdiği sosyal hareket ile MAGA (Make Again Great Amerika – Amerika’yı Yeniden Büyük Yap) Ronald Reagan’ın ortaya koyduğu o söylem Trump’ta yeniden vücut buldu.
İşte bu nedenle küreselleşmenin getirdiği ve hâlâ artmaya devam eden 320 Trilyon Amerikan Dolar tutarında bir Dünya Ekonomisi var.
Ve bu ekonominin getirdiği refahtan pay almak isteyen herkes ABD’nin başlattığı rüzgârın bir kısmına kendisini bırakıyor.
Gerek Avrupa gerek İngiliz Milletler Topluluğu gerek ise Japonya’nın başını çektiği bir dizi Asya ülkesi ve son olarak Çin bu yolu tuttu ve kazandı.
Fakat İklim Değişikliği ve Küresel Isınmanın bugün bir anda nüksetmesi gibi fark etmeden kendimizi yok ettik.
Şimdi nasıl işin içinden çıkacağımızı bilmiyoruz.
ABD tasarruf yaparak bütçe açıklarını kapatmak istemiyor çünkü vahşi liberal sistemi ve toplumsal yapısı buna uygun değil.
Başkanlık Sistemi’nin getirdiği oy kaygısı da burada büyük etken tabii ki...
Gel gelelim Avrupa ve diğerleri temkinli bir iyimserlikle Dünya Ekonomisini ABD’nin ellerine bırakırken ufaktan gizli ajandaları için de fırsat kolluyorlar.
ABD kaybetmeye başladığı ABD Doları’nın rezerv para olma durumunu devam ettirmek için Avrupa’ya pahalıya çıkardığı kaya gazını satmak için Rusya ile arasında ikilik çıkardı.
Ukrayna’yı yine tabiri caizse gaza getirerek başlayan bu sürecin Nord Stream Doğal Gaz Boru Hattı’nı patlatmayla devam ettiğini hep birlikte izledik.
Şimdi Trump döneminde ABD’nin bütçesini toplamak için tasarruf yapmak yerine yine ayak oyunlarına giriştiğini görüyoruz.
ABD’nin süper askeri gücünden çekinen dünya devletleri diplomasi oyunu ile ABD’nin menfaatini pekiştirme yaklaşımına kısmı bir şekilde cevaz verse de erketede beklediklerini de göz ardı etmemek gerekiyor.
İşte o denklemde ABD’nin Avrupa ve Ortadoğu parasına olan ihtiyacı Rusya ile Doğal Gaz ticaretini bitirmek için Avrupa Birliği’ne 2027’ye tarih verdiriyor.
Yunanistan, Almanya’ya davet edilip uyarılırken Türk Devletlerine Güney Kıbrıs ile ilişki kurdurulup Türkiye görece zayıflatılmış gösteriliyor.
Ama asıl amaç Rusya’yı öcü ilan eden Avrupa’nın kendisini savunmak için ordu kuracak gücünün olmaması ve bu durumu değiştirmek için Türkiye’ye şerh koyan Rum lobisinin baskılanmasıdır.
En yakın ordu ise üyelik bariyerine takılan Türkiye’de var tabii ki…
PKK’nın lağvedilmesi 500 bine ulaşan sayısıyla Türk ordusunun meşguliyetini büyük ölçüde bitirecek.
Bu ordunun yeni görev yeri Rusya ile Avrupa arasında konuşlu olacak.
ABD’nin Almanya dâhil Avrupa’daki askerini azaltarak bütçesini toparlama istediğinin yaratacağı güvenlik zafiyeti bu yolla giderilirken ekonomide istediği atılımı bir türlü yapamayan Türkiye için ise bulunmaz Hint kumaşına ulaşılmış olunacak.
Tabii Türk ordusunun bölgede azaltılmasından memnun olacak bir diğer güç olan İsrail’in de bu denklemde dışarıda olmadığını anlamak gerekiyor.
Yakında Türk Devletleri Teşkilatı’nın kuracağı ortak ordu ve Türk askerlerinin Rusya ve Çin’in askeri maliyetlerini artırmaya yarayacak Orta Asya’daki yeni üslerini de duyacağız.
Türkiye’nin aceleye getirdiği sürecin arkasında büyük bir gezegenlerin sıralanması olayı var.
Oyun riskli ve kazananı olduğu gibi kaybedeni de olacak.
Benim görebildiğim Türkiye uluslararası sistemin kendisine biçtiği rolü oynamaktan oldukça memnun.
Bunun kısa dönemli kazanımlarını iç politikada izleyeceğiz.
Dönüşüm çok hızlı, beni takip edin kıymetli okurlarım.
Daha neler var neler…