Şöyle diyordu haberde:
“En acı gerçeği tüm insanlığın yüzüne vurdu!
İşgalci İsrail meclisi Knesset üyesi Tzippy Scott, İslam dünyası dahil tüm dünyanın Gazze’yi unuttuğunu iddia ederek; ‘Bu gece Gazze'de 100 Filistinliyi öldürdük ve dünyada kimsenin umurunda değil’ ifadelerini kullandı.
Elbette bu bilinmeyen bir durum değil ancak katliamın failleri, katliamla yetinmeyip bir de bunu yüzünüze çarpınca, katilden önce kendinize dönüp “yazıklar olsun bize” deme gereği hasıl oluyor.
Evet, yazıklar olsun “bize”!
Bize, derken sadece Müslümanlara değil tüm dünyaya…
İsrail sadece aşırı radikal bir işgalci olduğu için değil aynı zamanda İslam ülkeleri başta olmak üzere dünyadaki çok sayıda ülke kendisine müdahale etmediği ve hatta destek verdiği için Filistin’de insanlık tarihinin en vahim katliamlarını yapıyor.
Avrupa Birliği, insan hakları ve demokrasi merkezli AB ilkelerini dağa taşa yazadursun ancak bazı AB ülkeleri, İsrail’i destekliyor.
Kendisini demokrasi ihracı misyonuyla tanıtan ABD’de yüksek öğretim öğrencileri, Filistin’e destek eylemi yaptığı için sokak ortasında “maskeli” ABD güvenlik güçlerince kaçırılıyor, hapsediliyor. Üniversite hocaları mobbinge uğruyor.
İsrail gibi arsız bir ülke, Netanyahu gibi kriminal bir işgalci daha ne istesin!
Bununla birlikte, ülkeler yönetim bazında Filistin konusunda sınıfta kalmış olsalar da ABD ve Avrupa halkları, Filistin’e destek eylemlerine hiç ara vermeden devam ediyorlar.
Ancak birkaç gün içinde şaşırtıcı birkaç gelişme oldu; İsrail’in önemli destekçileri ABD, AB ve İngiltere, İsrail’e karşı birkaç hamle yapabildi.
Geçtiğimiz hafta ABD başkanı Trump, Suudi Arabistan, Katar ve BAE’ne birtakım ziyaretler gerçekleştirdi ki bu ziyaretlerin ekonomik amacının olduğu bir sır değil ancak bu aynı zamanda İsrail’e de bir mesajdı; biraz geri dur mesajı. Her ne kadar Trump’ın ilk dönem başkanlığı sırasında “Yüzyılın Anlaşmaları” ile Körfez ile İsrail arasında “normalleşme” planlansa da bu ziyaretlerin İsrail güvenliğini kapsadığı bilinse de İsrail gibi bir güvenlik devletinin, kendisine karşı somut hamlelerde bulunmasalar dahi Körfez’e/Müslüman Araplara güven duymayacağı, normalleşmeyeceği malumdu.
Ancak İsrail’e verilen örtülü mesaj, Trump’ın Körfez ziyaretleri ve Ortadoğu ziyaretine İsrail’i dahil etmemesiyle sınırlı değil. Zira Trump’ın Körfez ziyaretlerinin ardından ABD basını bir iddia ortaya attı. Buna göre, Trump'ın ekibinin "Gazze'deki savaş devam ederse Washington'un Tel Aviv'i terk edeceği" uyarısını İsrailli yetkililere ilettiği yazıldı.
Sadece ABD mi?
İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy, İsrail ile yeni serbest ticaret anlaşmasına yönelik müzakerelerin askıya alındığını açıkladı. Lammy ayrıca, İsrail büyükelçisinin Dışişleri Bakanlığı'na çağırıldığını ve bu kararın kendilerine iletileceğini söyledi.
Eş zamanlı olarak AB de ufak da olsa İsrail’e karşı açıklamalar yapmaya başladı. Buna göre, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, İsrail'e AB pazarında ayrıcalıklar tanıyan ve insan haklarına ilişkin maddeler de içeren AB-İsrail Ortaklık Anlaşması'nın gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi. İsrail’in Gazze'ye saldırılarını artırmasını ve insani yardımların bölgeye ulaşımını engellemesini "kabul edilemez" olarak niteledi. "Gazzelilerin acısını görmezden gelemeyiz." diyen Barrot, Hollanda'nın AB-İsrail Ortaklık Anlaşması'nı gözden geçirilmesi teklifini desteklediklerini ifade etti.
Elbette ABD ve AB tümüyle İsrail’in karşısında konum almayacaktır ancak bu, kendilerinin uzun müddet İsrail’e verdikleri maddi ve psikolojik destek, İsrail katliamları arasında sayıldığı için ve İsrail artık kendi sınırını bile aşırı derecede aştığı için gelen tepkilere karşı ufak da olsa bir şeyler yapma zorunluluğunun sonucu. Öyle ya, İsrail’in hakim olduğu istihbarat ağı, teknolojik ve ekonomik güç nedeniyle birçok ülke İsrail’e mecbur olsa da bunun boyutu, İsrail için kendilerinden ve tüm insani değerlerden vazgeçecek kadar değil.
Bu hamleler, uluslararası toplumun gazını almak için ufak göstermelik adımlar mı yoksa Filistin lehine İsrail aleyhine somut adımlar atılır mı henüz bilemiyoruz ancak İsrail’e sadece sözle değil eylemle karşı duran, ticari ilişkileri askıya almakla ilgili bu tavrın, İslam ülkeleri başta olmak üzere tüm dünyaya yayılması gerektiğine dair hiç şüphe yok. Zira İsrail sadece kendi kötülüğünden değil kendisinin sessizce izlenmesinden, binlerce çocuğunun öldürülmesinin kimsenin umurunda olmamasından da yüz bularak katliamlarının dozunu her seferinde biraz daha arttırıyor!