Demokratik toplumun bel kemiğini oluşturan ifade özgürlüğü, demokrasilerdeki çoğulculuk ilkesi ile doğrudan ilintilidir.
İfade hürriyeti, çoğulculuğun koruyucusu olarak hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri. Çoğunluğun kabul etmediği, toplumda kabul görmeyen ifadelerin açıklanmasın için güvence sağlar.
Bizler sanıyoruz ki ifade özgürlüğü sadece özgürce düşündüklerimizi dünyada vücut bulmasından ibaret. Fakat ifade özgürlüğü aynı zamanda dile getirmeyi hedeflemediğimiz düşüncelerimizi açıklamaya zorlamamamızı da kapsıyor.
İfade özgürlüğü çok boyutlu yapısıyla başta inanç özgürlüğü sonrasında demokratik hakların her türlüsünün korunmasını sağlar. Örneğin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, toplantı, gösteri ve yürüyüş hakkıyla ilgili verdiği ihlal kararlarında genellikle bu hakları, ifade özgürlüğü ile iç içe değerlendirmiş ve bu hakkın da ihlaline karar vermiştir.
Demokratik toplumun bel kemiğini oluşturan ifade özgürlüğü, demokrasilerdeki çoğulculuk ilkesi ile doğrudan ilintilidir. Çoğunluğun kabul gördüğü ifadeler toplumda alışagelmiş olmakla birlikle toplumun kabul görmediği ifadeler azınlıkta kalır. İfade özgürlüğü de bu azınlıkta kalan, toplumda rahatsızlık uyandırabilecek ifadelerin de korunması ve diğer insanlarla paylaşılması gerektiği gerçeğini yerine getirir.
İfade özgürlüğünün mihenk taşı olan Handyside – United Kindom kararında ifade özgürlüğünün yine toplumda kabul görmeyen ifadeleri de kapsadığını ifade etmiştir. Avrupa insan hakları Mahkemesi’nin verdiği bu tarihi karar geçmişten günümüze ifade özgürlüğünün sınırlandırılma standartlarını ortaya koymuştur.
Richard Handyside, 70’li yılların başında İngiltere’de yayımladığı bir kitapla gençlere otoriteye karşı eleştirel bakış ve toplumsal normlar hakkında doğrudan bilgiler veriyordu. Yerleşik ahlak kurallarına meydan okuyan ifadeler barındıran bu kitap karşısında Çocukların kötü etkilenebileceği gerekçesiyle para cezası kesen İngiliz idari makamları ardından toplatma kararı çıkardı.
AİHM; yapılan müdahalelerin (kitabın toplatılması ve para cezası) kanuna ve demokratik toplumun gereğine uygun yapılarak idarenin takdir marjını kullandığına kanaat getirerek ihlal kararı olmadığına kanaat getirdi. Mahkeme, kamu ahlakı konusunda üye devletlere geniş bir takdir marjı tanımayarak ifade özgürlüğünün yalnızca toplumun çoğunluğunca kabul edilen düşünceleri değil; rahatsız edici, şok edici ve incitici fikirleri de kapsadığını vurgulamıştır.
Bu karardan hareketle AİHM’in ifade özgürlüğünü sınırlandırma rejimi hakkında şöyle bir ölçüt kullanılabilir:
1.Kanunla öngörülmüş olma
2.Meşru amaç
3.Demokratik toplumda gerekli olma
Handyside – Birleşik Krallık davasında AİHM, müdahalenin kanunla öngörüldüğünü (İngiltere’deki müstehcen yayınlar yasası), meşru amaca (kamu ahlakının ve çocukların korunması) dayandığını ve demokratik toplumda gerekli olduğunu değerlendirerek iafde özgürlüğünün ihlal olmadığına karar vermiştir.
Özetle ifade özgürlüğünün sınırlandırma rejimi açısından büyük önem taşıyan bu karar tarihe geçmiştir. Birbirinden oldukça farklı eksenlere dayanan ifadelerin bir potada eriyebilmesi ve çeşitlilik yelpazesinin korunabilmesi için bu hakka biçtiğimiz değer atfı önemli.