Türkiye demografik yapısı gereği genç ve dinamik bir nüfusa her zaman sahip. Bu noktada bu genç nüfusun da her dönem belli eksenler üzerinde talepleri olmuştur. Bir dönem bu eksen “parasız eğitim istiyoruz” talebiyken bir dönem de “akademik özgürlük istiyoruz” şiarı olmuştu.
“Bizim zamanımızda böyle miydi” naralarını atıp hayıflanmadan önce şartların değiştiğini ve gençliğin artık daha talepkâr bir eğri çizdiğini söylemek mümkün. Gençler bu talepkârlığını siyasal katılım ve temsiliyet üzerinden ifade ediyor.
Türkiye’de henüz bir “genç” tanımı yapılmamış. Dolayısıyla “genç”lerin yaş aralığı da net değil. Örneğin sivil çalışmalarda hedef kitle genellikle 18-25 arası. Bu skala dönem dönem değişiyor, tavan 35 yaşına kadar çıkabiliyor. Tuhaf olan şudur ki: Anayasamızda gençlerin spor yapması ve spora teşvik edilmesi gerektiğine dair bile hüküm olup “genç” kitlesinin yaş aralığı belirtilmemiş.
Yine genç siyasetçilere dönecek olursak siyasi arenadaki genç kitlesine bir yaş skalası getirilmemiş. Keza yaş skalası getirilmediği gibi gençliğin temsiliyetini gerektiren birçok alanda da gençlik kotası uygulanmıyor. Başka bir deyişle “karar alma süreçlerinde gençler adına da biz konuşuruz” demek oluyor bu.
Türkiye’de genç siyasetçi olarak anılan ve siyasi arenada varlığını hâlâ sürdüren örnekler var. Örneğin bir dönemin Ekonomi Bakanı Ali Babacan. Şu an farklı bir eksende siyasi çalışmalarına devam etse de bakan olduğundaki dinamiğini hepimiz hatırlarız. Bu bağlamda o dönemlerin Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç; hâlâ siyasi arenayı terk etmemiş ve çalışmalarına farklı kurumlarda devam etmiştir. Bu demek oluyor ki genç siyasetçilerin varlığı siyaseti sürekli kılabiliyor.
2016 darbe sürecinden sonra ülkemizde siyasi hayata katılımda gözle görülen, elle ölçülebilen bir geriye düşüş oldu. Bu kapsamda bu geriye düşüşten ve temsiliyetten en çok gençler etkilendi. Siyasi partilerin gençlik kollarındaki üye sayıları hızla düştü, hatta bazı ilçe teşkilatlarında gençlik kolları başkanlığına aday olabilecek kimseler bulunamadı.
“Genç siyasetçi” dediğimiz kişi de yaşı ve kinetik enerjisi gereği talepkârlığını politik yönleriyle alan kişidir. Dediğim gibi talepkârdır: İsteklerinin içinde bulunduğu kurum aracılığıyla dönüştürülmesi adına hamleler sergiler.
Genç siyasetçi, genç yaşta olana, bu yaşta koltuğa oturana denmez. Mecliste oturup aylarca komisyonlara uğramayana, gençlerin sorunları sorulduğunda dosyadan cümle okuyana denmez. Sosyal medyaya iki fotoğraf koyup kendini “gençlik temsilcisi” ilan edene de keza denmez. Kapısına gelen gençlerin problemlerini dinleyip onları anlamaya çalışmak yerine onları protokol sıralarında oyalayana hiç denmez.