Demem o ki Bukele iktidarı ele geçirir geçirmez havalı bir diktatör edasıyla her şeyi çözebilmiş değil, yürüttüğü bu politika süreci kusursuz ilerlemiyor.
Geçtiğimiz senenin sonlarına doğru yaklaşırken El Salvador, ülkede işlenen cinayetlere yönelik tarihi bir rakam açıkladı: Bir sene boyunca sadece 114 cinayet işlenmişti…Bu rakamlar Latin Amerika ekseninde diğer ülkelere kıyasla çok başarılı. 100 bin kişide yaklaşık olarak 2 kişiye tekabül ediyor çünkü.
El Salvador, uzun yıllar boyunca MS-13 ve Barrio 18 adlı çetelerin hâkimiyetinde bir ülkeydi. Bu iki büyük çete; uyuşturucu ticareti, haraç, adam kaçırma ve cinayetlerle devletin otoritesine tehdit oluşturuyordu sürekli. 2019’da iktidarı elde eden şu anki Nayip Bukele ilk iş olarak bu çetelere karşı ülke içi sağlam güvenlik politikası geliştirmeye çalıştı.
Bu güvenlik politikası dahilinde ülke genelinde kolluk kuvvetinin varlığı devlet tarafından halka derinden ‘hissettirildi’. Özellikle suç işleyenleri toplumdan izole etmeyi ve suç işlemeyi düşünenlere de göz dağı veren bu yeni sistem apayrı noktalara evrilecekti. Bir başka deyişle, bu yeni sistem hem suçluyu hem de suç işleme potansiyeli olan kişileri yontamaya çalışırken bambaşkaya bir dereceye evrilecekti.
Cinayet başta olmak üzere çeşitli suçlarda rakamlar 2022lere doğru aşağı düşerken ortaya gizemli bir iddia atıldı: Bukele, çetelerden aman dilemiş, şiddeti azaltmaları karşılığında hapishanelerde onlara kolaylık sağlayacağı sözünü vermiş. Bu her ne kadar birer iddiadan ibaret olsa da o dönem hükümet tarafından yalanlananmış ve buna dair belgeler ne hikmetse yok oluvermişti…
Günler böyle geçerken Mart 2022’de her şey alaşağı olacak halk, 87 kişinin çetelerden tarafından öldürüldüğü bir güne uyanacaktı…Hükümet ve çeteler arasındaki anlaşma bozulmuştu, kozlar karşılıklı paylaşılacaktı bu saatten sonra. Yukarıda da ismini zikrettiğim iki büyük çete ilk iş olarak sivillere saldırdı. Bukele Hükümeti bu saldırıya karşılık cezaevi koşullarını kötüleştirerek, cezalandırma koşullarını ağırlaştırarak yanıt verdi.
Bu olayın arka planını daha çok irdelemek ve karşılıklı bu anlaşmada hangi vaadler yerine getirilmedi de süreç buraya evrildi diye düşünmekte yarar var. Bukele, çetelerden daha az suç işlemlerini mi ya da farklı ekonomik karşılığı olan şeyler mi istiyordu? Burası hep meçhul kalan nokta olacak… Sonrasında ne değişti de yakalanan çete mensupları çok ağır cezalandırma koşullarına tabi tutuldu ve dünya gündemine oturacak kadar tepki topladı? Yine ifade edeceğim gibi burası hep muallakta kalan soru işaretleri olarak kalacak…
Bugüne dönecek olursak Bukele ve çeteler arasında bir anlaşma olduğunu iddiasını varsayarsak; Bukele bu suç oranlarını ciddi ölçüde azaltmak yerine çetelerle ‘anlaşma’ yı sürdürüyorsa Mart 2022’deki saldırıların tekrarlanmayacağının bir ehemniyeti yok.
Gözden kaçan ikinci bir nokta da şu: Bukele her ne kadar geçtiğimiz sene kendine sınırsız kez aday devlet başkanı adayı olma statüsü tanımış olsa bile birgün muhakkak iktidardan düşecektir. Bukele iktidardan düştüğünde çeteler ve hükümet ilişkisi nasıl olacak, yeniden ‘varsayımsal bir sözleşme’ olacak mı?
Demem o ki Bukele iktidarı ele geçirir geçirmez havalı bir diktatör edasıyla her şeyi çözebilmiş değil, yürüttüğü bu politika süreci kusursuz ilerlemiyor. Başta muhaliflere yönelen baskı politikası ardından toplumun tümüne çetelere yaptıkları kötü muamele üzerinden verilen gözdağı meşru değil. Velhasılıkelam Bukele o kadar da havalı bir diktatör değil…