Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) için fırsatlar giderek daha da şekillenmeye başlıyor.
ABD’nin Rusya ve Çin’in ekonomik ve siyasi yayılmacılığını kullanarak oluşturduğu silah ve ticaret ekonomisi yıkılmanın eşiğinde…
Türkiye bile bir dönem uzun menzilli hava savunma sistemleri için Çin’i ihaleye davet etmiş ve Çinli firmanın kazanması ile sonuçlanın durum, NATO üyesi bir ülkenin çok farklı perspektif açılımı sergilemesine neden olmuş ve ihale iptal edilmişti.
Türkiye’nin NATO’suz bir geleceği olmaz.
Hatta o kadar olmaz ki; ABD, “Ben artık NATO’dan çıkıyorum.” diyecek olsa Türkiye zevkle NATO’nun devamlılığını sağlamak için gövdesini ortaya atmaktan çekinmez.
Fakat aynı refleksi kısa zaman önce 2035 yol haritasıyla iddialı bir patikaya giren TDT için yapamıyor.
Çünkü TDT üyesi devletlerin bir kısmı Rusya’nın Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü üyesi…
Azerbaycan ve Özbekistan’ın bir dönem üye olduğu örgütte hâlâ üyeliğini koruyan devletlerden biri Kazakistan…
Halihazırda TDT’nin önemli fikir ve aksiyon ülkesi olan Kazakistan’ın şu an için birlikten ayrılmak gibi bir tasarrufu olmasa da ülkenin Rusya tarafından işgal edileceğine dair yoğun bir inanç var.
Bu inanç ister istemez Rusya’nın dikkatini çekecek olaylardan uzak durmayı bir devlet güvenliği olarak ortaya koyuyor.
Fakat bölgede oluşacak yeni bir denklem Kazakistan’ın ve hatta Kırgızistan’ın bile tercihlerini sorgulamasına neden olabilir.
Şu sıralar böyle bir hareketlenme ortaya çıkacak gibi bir hava oluştu.
Azerbaycan ile Rusya arasında başlayan, karşı ülkenin vatandaşlarını suçlayarak aşağılayıcı bir şekilde göz altına alma furyasının tonu giderek yükseliyor.
ABD’nin bir şey yapmasına gerek olmadan TDT’nın bir ordu kurması ile bölgede ABD’nin iki düşman gücü çevrelemesine fırsat sağlayacak bir güç oluşabilir.
Özellikle İsrail’in İran’a saldırılarına Rusya ve Çin’in kayıtsız kalışı bu devletleri derin düşünceye sevk etmişken…
Tabii ki Türkiye’nin tercihleri ve yönlendirmesi çok belirleyici olacaktır.
Fakat, Azerbaycan’ın yıllar önce, Ermenistan’ın da yakın zamanda uzaklaştığı Rusya’nın artık bölgede varlığından korkan tek devlet olarak Kazakistan’ın kalmış olması ve onların da toprak güvencesini garantiye alacak bir proje araması, yeniliklere gebe olan bir gündem doğuruyor.
ABD’nin yeni bir Ukrayna Krizi çıkarmasına fırsat verecek NATO üyeliği süreci anlamlı bir yol gibi görünmese de gerek Ermenistan’ın Avrupa Birliği ile hızla ilerleyen yolu gerek ise Azerbaycan’ın Türkiye ile yaptığı askeri iş birliği anlaşması bölgede ciddi bir askeri hareketliliği ortaya koyacak zemini oluşturdu.
Ukrayna ile yaptığı savaşta ciddi yara alan Rusya’nın kayıplarını dikkate almayan politikası, Sovyet Rusya’sının bir refleksi olsa da Ana Vatan için canını verecek Rusların sayısında bir azalma olmaya başladı.
Bunun etkileyeceği süreci yakın zamanda Gürcistan’da askerden kaçan Rusları görünce anlamıştım.
Ama bundan çok daha ötesi sonuç alamayan ve müttefiklerini koruyamayan bir Rusya’nın yalnızlaşması ile olacağı çok açık görülüyor.
Artık Türkistan bölgesinde ortaya çıkacak denklemlerde küresel hareketlerden ziyade bölgesel dinamikler daha bir oyun değiştirici hâl almaya başladı.
Azerbaycan ile Rusya arasındaki gerginlik nerede son bulacak bilinmez fakat Türkiye’nin NATO’ya yeni bir nefer katması ile TDT’nin ordu kurması arasındaki ince çizgiyi belirleyecek iki olay var:
1. Kazakistan’ın Ukrayna’dan sonra sıranın kendisine geleceğine dair öngörüsünün bir takvime bağlanması.
2. Azerbaycan’da yükselen Rusya karşıtlığının getireceği eğilimin artması.
İki olay da hemen sonuçlanacak bir gündem ortaya çıkarmasa da Türkiye’nin iki boyutta da aktif rol alacağı bir senaryo ortaya çıkacak.
Hem Çin hem Rusya hem AB hem de ABD ile eş zamanlı iyi ilişkiler kurarken arkadan hepsinin çıkarını bozacak adımlar atmaya odaklanan dış politikanın yürütülemeyeceği açıkça görülüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yakın zamanda iç politikadaki durgunluğu fırsat bilerek yurt dışında yeni bir hikâyeye yönelmesi gayet olası bir senaryo olsa da Türkiye’nin güvenlik ihtiyaçları da burada iyi okunmalı.
Ne olursa olsun Bahçeli’nin yükselen tonda Terörsüz Türkiye gündemini ayağa kaldırma girişimini sahiplenmeyen Erdoğan’ın alternatiflere odaklanması yeni dengeleri ortaya koyabilir.
Durumdan rahatsız olan seçmen kitlelerine karşı sunulacak çözülme gündemi Türk askerini ortaya koyarken PKK’nın bitişiyle âtıl kalacak ordunun AB ile de paylaştırılıp çoklu ordu formasyonuna gelmesi ile yeni bir yapı kurulması gündeme gelebilir.
Benden söylemesi…