TÜİK verilerine göre, Türkiye’de her dört gençten biri ne okuyor ne çalışıyor,her dört gençten birinin statüsü yine ev genci.
Geçtiğimiz günlerde mecliste bir ‘ev genci’ konuştu. Uzun süreden beri problemleri çığ gibi büyüyerek bu grubun sesinin ve temsiliyetinin de ne kadar kıymetli olduğunu görmüş olduk böylelikle. Çünkü ne çemberin içindeler ne de dışında…
Peki kimdir bu ‘ev gençleri’?
Bir okulun yoklama listesinde yoktur adları mesela, öğrenci değillerdir. Sabah kalkıp gidecekleri işleri de yoktur. Ne üretim ilişkilerinin bir parçasıdırlar ne de tüketim zincirinin tam içinde. İşte tam bu noktada karşımıza “NEET” kavramı çıkıyor. İngiliz menşeli bu kavram “Not in Education, Employment or Training” ifadesinin kısaltması. Yani eğitimde olmayan, çalışmayan ve herhangi bir mesleki eğitim programına dahil olmayan gençleri ifade ediyor. “NEET” kavramı ne kadar teknikse “ev genci” tanımı da o kadar duygusal. Çünkü bizim ev gençlerinin bu durumu tercihi değil zorunluluk, zorunda kalmak.
TÜİK verilerine göre, Türkiye’de her dört gençten biri ne okuyor ne çalışıyor, her dört gençten birinin statüsü yine ev genci. Eurostat verilerine göre Avrupa Birliği ülkelerinde bu rakam Türkiye’dekinin yarısı kadar. Avrupa bunun çok ilerisine gitmeden önlemlerini aldı. Eğitimden iş hayatına geçiş programları ve gençlik garantisi programları bu noktasıyla Avrupa’daki ev genci sayısını azaltıyor.
Bu tablo Türkiye’deki gençlerin istihdamda var olmasında ya da eğitimde herhangi bir statüye sahip olmasında ciddi yapısal sorunlar olduğunu gösteriyor. Türkiye her şeyden önce ev genci olma potansiyeli taşıyan bireyleri iş hayatına kazandırmakla başlamalı işe. Çünkü hem üretim ilişkileri içinde kendini var edemeyen yani üretemeyen hem de tam anlamıyla öğrenci olmayan yani tüketici olmayan yeni ara birsosyal statü oluştu. Sayısı da artıyor, bu artışın önüne geçilmeli.
Bu anlamda mecliste ev gencinin konuşması yalnızca göstermelik değil, aynı zamanda yapısal dönüşüm istendiğinin kanıtı. Yıllardır adı konmamış bu sosyal statünün temsiliyetinin ve taleplerinin ne kadar önemli olduğunu anlamış bulunmaktayız.
Bu gençler sistem içindeki anlaşamamazlıklarla birlikte dev bir yalnızlık yaşıyorlar. Gözümüzün önünde olsun istemiyoruz ama onlar kendini sokağa taşıdı. Ve dertlerini. mizahşör bir şekilde tiyatroya döktüler. Eh ne diyelim izahı olmayan şeylerin mizahı olur.