Bir yıl önceydi. Umutsuzluğun, güvensizliğin, "değişmez" sanılan düzenin en kalın duvarlarına karşı bir anahtar uzatıldı bu ülkeye. O anahtar, sadece bir partinin değil, başka bir yol mümkün diyenlerin çözüm sembolüydü. Dün o anahtar, binlerce insanın elinde, sesinde, yürüyüşündeydi.

#BizSeninleBirOlduk derken kastedilen tam da buydu: Halktan kopuk siyaset anlayışına karşı yeniden biz olabilmenin heyecanı vardı salonda. Türkiye’nin yeni umudu, salonların duvarlarını aşarak meydanlara taştı. Genel başkan Yavuz Ağıralioğlu’nun konuşmasıyla birleşen atmosfer, toplumun siyasete ve siyasetçiye güven duygusunu adetâ yeniden çerçeveledi.

Gelelim etkinliğin etkinliğin PR boyutuna:
Slogan seçimi - #BizSeninleBirOlduk - başarılı bir strateji hamlesiydi:Siyasette hem biz duygusunu hem de seçmenle kurulmak istenen güven ilişkisini taşıyor. Bir iletişim akademisyeni olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim; Anahtar Parti’nin birinci yıl kutlaması, “PR yapmak” ile “hikâye kurmak” arasındaki farkı gösterdi kamuoyuna. Çünkü burada bir yıldır medya tarafından görmezden gelinen bir hareket vardı. Çünkü burada reklam yoktu; sahicilik vardı. Ve sahiciliğin sesi, oraya gelenlerin kalplerinin yankısıyla karşılık buldu.

Ağıralioğlu’nun söylemlerine gelirsek kullandığı dil, duygusal bağ kurmaya dönük. Bunu da hamasete düşürmeden yürütmesi dikkat çekmekte. Kelimeleri seçerken milli ve ahlaki kodları kullanıyor, bunu bir ideolojik sertlikle değil de ahlaki çağrı biçiminde yapıyor. Sadece konuşurken değil, sessiz kaldığında bile güven telkin eden bir duruşu var. En çok da bunu özledi Türk seçmeni; bir siyasetçiye inanmayı ve güvenmeyi… Yeni kurulan bir partinin PR kampanyasının erişemeyeceği kadar derin bir bağdır bu.

Aslında bir yılın sonunda sahneye şu tablo çıktı:

Salon doldu ve dışarı taştı,

Umut yeniden biçim aldı.