Seri katillerin suç işleme davranışları, yalnızca olay sonrası analizlerle değil, psikolojik yapılarının derinlemesine incelenmesiyle anlaşılabiliyor. Uzmanlar, bu bireylerin kişilik özelliklerinin, çocukluk ve ergenlik döneminde yaşadıkları travmaların ve toplumla kurdukları ilişkilerin suç işleme potansiyelini belirlemede kritik rol oynadığını vurguluyor.
Konuya dair değerlendirmelerde bulunan Psikiyatrist Dr. Sabri Yurdakul, çocuklukta maruz kalınan şiddet, dışlanma ve ihmalin, bireyin ileriki yaşamında suç eğilimini ciddi şekilde etkileyebileceğini ifade ediyor. Ayrıca, doğuştan gelen anti sosyal ve narsistik kişilik özelliklerinin, bu eğilimleri güçlendiren önemli etkenler arasında yer aldığı belirtiliyor. Uzmanlar, seri katillerin yalnızca bireysel psikolojik faktörlerle değil, çevresel ve toplumsal etkileşimlerle de şekillendiğine dikkat çekiyor ve bu süreçlerin erken dönemde fark edilmesinin suçların önlenmesi açısından kritik olduğunu söylüyor.
Konu hakkında Elips Haber’e konuşan Psikiyatrist Dr. Sabri Yurdakul çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
“Çocukluk ve ergenlik döneminin önemli”
Yurdakul, “Seri katillerin psikolojik yapısını etkileyen faktörler arasında çocukluk ve ergenlik dönemi öne çıkıyor. Bu dönemlerde yaşanan travmalar, şiddete uğrama ve dışlanma gibi deneyimler kişiliğin şekillenmesinde etkili oluyor. Doğuştan gelen narsistik ve anti sosyal kişilik özellikleri, bireyin ileride suç işleme olasılığını artırıyor” ifadelerini kullandı.
“Kişinin toplumla sınırlı ilişki kurması suç potansiyelini yükseltiyor”
‘Seri katillerin davranış biçimleri ve toplumla kurdukları ilişkiler, suç işleme süreçlerinde belirleyici oluyor’ diyen Yurdakul şunlara dikkat çekti:
“Anti sosyal eğilimler gösteren, kendini üstün gören ve başkalarının duygularını önemsemeyen kişiler, toplumla sınırlı ilişki kuruyor ve suç potansiyeli yükseliyor. Başkalarına verdikleri zararı görmemeleri ve kendilerini haklı görmeleri, topluma karşı öfke beslemelerine ve cezalandırıcı davranışlara yönelmelerine neden olabiliyor. Empati eksikliği ve anti sosyal kişilik bozukluğu, seri katillerin suç işleme döngüsünü açıklayan temel faktörler arasında yer alıyor. Bu kişiler, başkalarına zarar verirken vicdan azabı çekmiyor, toplumun dışında kalıyor ve sosyalleşmekte ciddi zorluklar yaşıyor. Sonuç olarak suç işleme eğilimleri ve davranışları, planlı veya plansız şekilde ortaya çıkabiliyor.”
“Medya nasıl etkiliyor?”
Medyanın seri katillere gösterdiği ilginin tehlikeli sonuçlar doğurabildiğinin altını çizen Yurdakul, “Yaptıkları eylemlerin toplumda yarattığı infial, katillerin kendilerini daha güçlü hissetmesine yol açıyor ve davranışlarını sürdürmelerini kolaylaştırıyor. Bu nedenle, medyada bu tür olayların duyurulma biçimi, suçun motivasyonunu ve yayılma riskini etkileyebiliyor” dedi.
“Erken uyarı neden önemli?”
Yurdakul konuşmasına şu şekilde devam etti:
“Seri katilleri önceden tespit etmek günümüz imkânlarıyla kolay değil. Bu bireyler ömür boyu suç işlemeyebilir. Ancak erken uyarı işaretleri arasında; içine kapanıklık, insanlardan uzak durma, topluma karışmama, yüksek zekâ, narsistik ve psikopatik özellikler öne çıkıyor. Dışlanma, içe kapanıklık, özgüvensizlik, gizli şiddet eğilimleri, aşağılanma, başkalarını küçümseme, empati eksikliği ve suç işleme heyecanı, bireyleri suç işlemeye yönelten psikolojik ve çevresel faktörler arasında sayılıyor.
“Müdahaleler uzun süreli ve planlı olmalı”
Seri katil davranışları bir hastalık kapsamında değerlendirilemiyor; daha çok kişilik özellikleri ve davranış bozukluklarının bir yansıması olarak ortaya çıkıyor. Seri katillerin sorunları kişilik düzeyinde olduğundan psikolojik ve davranışsal tedavilerden fayda görebiliyor. Ancak bu müdahaleler uzun süreli ve planlı olmalı. Erken müdahaleler, davranış ve düşünce örüntülerinin değişmesinde etkili olabiliyor.
Kişinin öldürme eğilimini çok uç bir davranış olarak tanımlıyor. Normal bir insan, normal şartlarda başka bir insanı öldüremez. Bu eğilim, oldukça problemli bir kişilik yapısının sonucudur ve davranışsal olarak ciddi riskler barındırır.”