Uluslararası hukuk kurumları da yaşananları kaygıyla izliyor. Amerikan Devletleri Örgütü, birçok gözlemci kurum ve insan hakları örgütü, anayasal düzenin altının oyulduğunu ve temel özgürlüklerin ciddi şekilde zedelendiğini açıkça ifade etti.
Latin Amerika’da sular durulmuyor.
Gözden ırak, sakin bir coğrafya gibi görünen bu bölgede neredeyse her gün yeni bir siyasi kriz doğuyor. Bu sefer de; El Salvador’un mevcut lideri Nayib Bukele, artık süresiz cumhurbaşkanlığına aday olabilecek. Başka bir söyleyişle bir zamanlar sadece bir dönem için seçilmesine izin verilen devlet başkanlığı koltuğu, Bukele için artık sonsuza dek rezerve edilebilecek. Latin Amerika’da demokrasiler zaten uzun süredir çok kırılgan; Bukele örneği de ise bunun güncel örneği.
Bukele, iktidara geldiği ilk günden bu yana dikkatleri üzerine hep çekti. Karakteri, söylemleri ve tarzıyla geleneksel lider profiline tersti. Deri ceketler, ters ışıkta çekilmiş selfieler, halka seslendiği kapüşonlu tişörtler, Twitter üzerinden alınan kararlar... Belediye başkanlığından itibaren sanki bir dijital çağ pop yıldızı gibi konumlandı. Kısacası o, yeni nesil liderlerindi. Kaldı ki kendisini “dünyanın en havalı diktatörü” olarak görüyordu.
Bu yeni nesil liderliğin belki de en gösterişli adımı, El Salvador’un resmi para birimi olarak Bitcoin’i ilan etmesi oldu. Tüm dünyanın şaşkınlıkla izlediği bu karar, Bukele’nin daha ne kadar yeni nesil olabileceğinin de sesiydi. Ancak kripto paranın oynak doğası, ülkenin sarsıntılı ekonomisine umut değil, daha fazla belirsizlik getirdi. Yoksulluk azalmadı, gelir adaletsizliği derinleşti. En temel gıda ürünlerinin fiyatları yükseldi, halk günlük yaşamını idame ettirmekte zorlandı. Buna rağmen Bukele, güçlü algı yönetimi sayesinde seçmenle kurduğu bağı güçlü şekilde korumayı başardı.
El Salvador’da bir kişi yalnızca bir kez başkan seçilebilirdi. Bukele 2019’da göreve geldiğinde bu kural geçerliydi ve süresi 2024’te sona erecekti. Ancak süreç hiç de öyle işlemedi. Önce anayasa mahkemesinin üyelerini değiştirdi. Yerine kendi çizgisinden yargıçları atadı. Ardından bu yeni mahkeme, Bukele’nin bir dönem daha aday olabileceğine hükmetti. Bu karar hukukçular arasında büyük tartışma yarattı. Ama son hamle çok daha ileriydi: Mecliste yapılan oylamayla, Bukele’nin sınırsız kez aday olmasının önü resmen açıldı.
Destekçileri bu süreci “istikrar” olarak nitelendiriyor. Bukele’nin suç oranlarını düşürdüğünü, çeteleri zayıflattığını, sokakları güvenli hale getirdiğini savunuyorlar. “Halk istiyorsa neden tekrar seçilmesin?” sorusunu sıkça dile getiriyorlar. Ancak bu görüşün tam karşısında duran, çok daha temel bir gerçek var: Demokrasi yalnızca yazılan bir kaç kanundan ve o kanunun uygulanmasından ibaret değil, o kanunların; hukuk devleti, yargı bağımsızlığı, kuvvetler ayrılığına uyup uymadığı önemli. Bunlar olmadan yapılan seçimler, şeklen seçimden öteye geçemez.
Tam da bu noktada insan hakları hukukçuları ve sivil toplum kuruluşları devreye giriyor. Bukele’ye yöneltilen eleştiriler sadece anayasal manipülasyonlarla sınırlı değil. En çok tepki çeken uygulamaların başında, olağanüstü hal altında gerçekleştirilen toplu tutuklamalar yer alıyor. Hükûmetin çetelerle mücadele gerekçesiyle başlattığı kampanyada, aralarında çocukların da bulunduğu on binlerce kişi, adil yargılanma hakkı gözetilmeden gözaltına alındı. Tutuklulara işkence ve kötü muamele iddiaları gündeme geldi; haber yapmak isteyen gazeteciler baskıya uğradı. Hapishane koşulları, hukukçuların “insan onuruna aykırı” dediği ölçüde ağırlaştı.
İfade özgürlüğü, toplantı ve gösteri hakkı gibi temel hakların kısıtlanması da Bukele döneminin başka bir kötü görünümü de hükümeti eleştiren gazetecilere ve medya kuruluşlarına açılan davalar, mali denetimler, sosyal medyada eleştiri yapan vatandaşlara yönelik yıldırıcı uygulamalar... Tüm bunlar insan hakları savunucularının daha fazla tepki göstermesine sebep oluyor.
Uluslararası hukuk kurumları da yaşananları kaygıyla izliyor. Amerikan Devletleri Örgütü, birçok gözlemci kurum ve insan hakları örgütü, anayasal düzenin altının oyulduğunu ve temel özgürlüklerin ciddi şekilde zedelendiğini açıkça ifade etti. Bugün sevilen bir lider için esnetilen yasalar, yarın daha otoriter biri için denetlenmesi zor bir kurum olacak.
Bugün Bukele, hem kahraman hem de endişe kaynağı. El Salvador halkı onun sayesinde sokaklarda daha rahat dolaşabildiğini düşünürken, hukukçular ve demokratlar kurumların zayıflamasını büyük bir tehlike olarak görüyor. Bir gün halk “artık yeter” demek isterse, buna izin verecek bağımsız bir yargı, eleştirel bir medya ve işlevsel bir anayasa kalacak mı?