Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yerel seçim yenilgisi sonrası başlattığı “yumuşama” süreci devam ediyor.
Bayram öncesinde Erdoğan ile Özel arasında yürüyen görüşme trafiğinden sonra dün de Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile CHP’nin maliye bakanlığından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yalçın Karatepe görüştüler.
Erdoğan ve Özel’in yerel seçim sonrası Erdoğan’ın isteği üzerine bir veya iki kez görüşmesi o kadar problem olmasa da, sürecin iki tarafın baş ekonomistlerinin görüşmesi noktasına gelmiş olması artık kafada ciddi soru işaretleri yaratmaya başladı.
Hiçbir sonuç vermesi mümkün olmayan bir görüşme
Öncelikle, CHP’nin ekonomi heyeti Mehmet Şimşek’le neden görüşmektedir? Eğer ekonomi politikalarından bir rahatsızlık var ise, CHP bunu kamuoyu önünde dile getirebilir. Eğer görüşmede mevcut iktidara bazı ekonomi politikaları önerilecekse, CHP bu iktidarın koalisyon ortağı mıdır da AKP’ye ekonomi politikası önermektedir? CHP’nin görevi bu iktidarı seçimle göndermek, sonrasında ise kendi ekonomi politikalarını uygulamaktır, AKP’ye ekonomi politikası önermek değil.
Türkiye’de ekonominin bu derece kötü durumda olmasının arkasındaki nedenler zaten belli. Mesele bu nedenlerin bilinmemesi değil, bilindiği halde başta Erdoğan olmak üzere belli iktidar çevrelerinin çıkarlarına uymadığı için gerekli değişikliklerin yapılamaması. Şimdi CHP heyeti Şimşek’e “Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın ve Diyanet’in bütçesini sınırlandırın, Varlık Fonu’nu kapatın, Kamu İhale Yasası’nı keyfi değiştirmeyin, Sayıştay’ı yeniden etkin hale getirin, TÜİK verileriyle oynamayın” gibi bir dolu öneride bulunsa, Mehmet Şimşek “bunları ben hiç düşünememiştim, hemen uygulayalım” mı diyecek? Hayal görmenin lüzûmu yok, bunların hiçbirisi elbette olmayacak.
Nitekim olmadı da.
Ben yukarıdaki satırları görüşme devam ederken yazmıştım. Görüşme sonlandı ve Yalçın Karatepe’nin belirttiği üzere görüşmeden hiçbir sonuç çıkmadı.
Peki, Özgür Özel ve CHP yönetimi bunun zaten böyle olacağını bilmiyor muydu?
İşte bu noktada süreç daha da kuşku uyandırıcı bir hale geliyor. Çünkü muhtemelen durumun benim dediğim gibi olacağını CHP yönetimi de biliyordu.
Özgür Özel’in denge siyaseti
İki tarafın başekonomistlerinin görüşmesindeki tuhaflığı bir de Özgür Özel’in süreç içerisinde gütmeye çalıştığı denge siyaseti ile birlikte düşündüğümüzde, CHP açısından ortada sanki bir ana muhalefet partisi yokmuş da bir koalisyon ortağı varmış gibi bir durum ortaya çıkıyor.
Dikkat ederseniz, Özel yerel seçim sonrasında erken seçim çağrısı hiç yapmadı. Halbuki bunun zemini gayet vardı ve bu şekilde iktidarı epey bir yıpratmak mümkündü.
Zaten Erdoğan’ın bu “yumuşama” sürecindeki hedeflerinden birisi, erken seçim çağrılarının önüne geçmek ve kamuoyunda halen rejimin lideri olduğu algısını tazelemekti. Nitekim Özgür Özel’in “yardımıyla” iki hedefine de ulaştı.
Özgür Özel’in iktidara olan muhalefetini, yürütülen sürece zarar vermemek adına, sadece iktisadi meselelerle sınırlı tuttuğunu görüyoruz. İktisadi meselelere odaklanmak elbette yanlış değil ama başka alanlarda muhalefet yapmama ve bunu bir erken seçim talebine dönüştürmemenin bu iktidara yaradığı da oldukça açık.
Öte yandan, bu durumun muhalif cenahta bir huzursuzluk yarattığını tahmin ediyor olsa gerek, Özgür Özel ara ara muhalefeti rahatlatacak çıkışlar da yapıyor. Bir konuşmasında Bahçeli’ye yönelik olarak Erdoğan’ı kastederek “memleketi bu hale kadar getirip suç ortağını bize doğru itmesin” dedi. Geçtiğimiz günkü başka bir konuşmasında ise “geçtiğimiz seçim Ekrem İmamoğlu veya Mansur Yavaş aday olsaydı şu anda Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturmuyordu” dedi.
Ancak bu çıkışlara rağmen muhalif kesimin ne derece rahatladığı oldukça tartışmalı. Şu anda Erdoğan’la yürütülen sürece sert bir muhalefet yok ama seçmende bir huzursuzluk da hakim.
Görüşmelerdeki temel sorun: Şeffaflık
Görüşmelere dair temelde en büyük sorun içeriğine dair belirsizlik.
Bu süreç tam olarak niçin yapılıyor. Hedef ne? Anayasayı değiştirmek ise tam olarak hangi maddeler ve nasıl? Sürecin içeriği ve hedefine dair bir şeffaflık olmadığı için, Erdoğan iktidarı döneminde görmediği şey kalmayan muhalif kesim elbette ki huzursuzlanıyor. Bu doğrultuda, Özel’in muhalif kesimi rahatlatmaya dönük çıkışları da pek etkili olmuyor.
Çünkü muhalif kesim şunu biliyor: Sonunda bu sürecin içinden ne çıkarsa çıksın, çıkacak şey Erdoğan’ın kendi iktidarını sürdürmeye dönük olacak.
Peki, Özgür Özel buna destek olacak mı?
Seçim kendisinin. Ama geçmişte muhalefetin Erdoğan iktidarını göndermeye dönük ana hedefinde, bu hedefe ulaşılmasını engellemeye dönük hamleler yapan eski muhalefet liderlerinin şu an nerede olduğuna bakarsa, doğru seçimin hem kendisi hem de ülke için hangisi olduğunu görebilir.