En akla yatkın cevap CHP’nin barış sürecinden faydalanarak kendisini Erdoğan’ın baskılarına karşı korumaya almaya çalışması gibi duruyor. Tam olarak nasıl?
Hafta başından beri CHP’nin mecliste kurulacak barış süreci komisyonuna katılma kararını tartışıyoruz.
Görüldüğü üzere CHP’nin kararına sosyal medyada muhalif tabandan büyük bir tepki var. Pazartesi günü CHP’nin komisyona katılacağını parti sözcüsünün açıklamasının ertesi günü Özgür Özel’in açıklamaları ile tepki biraz yatıştı ve komisyona katılımı destekleyenler de çıkmaya başladı. Ancak, tepkinin hâlâ devam ettiğini söyleyebiliriz.
Burada tepki gösterenleri de iki gruba ayrımak gerekiyor. Daha ulusalcı ve milliyetçi kesim barış sürecini zaten baştan bir “ihanet süreci” olarak kodladığı için CHP’nin komisyona katılarak böyle bir sürece meşruluk sağlamasını istemiyor. Tepkili diğer kesim ise barış sürecine esastan karşı değil ama CHP’ye yönelik böyle ağır baskıların olduğu bir dönemde hiçbir şey olmamış gibi gidip komisyona katılınmasını haklı olarak kabul edilebilir bulmuyor.
Peki, CHP bu tepkiye rağmen neden komisyona katılıyor?
Bu soruya “Özgür Özel’in rejime ve Erdoğan’a boyun eğdiği ve artık kontrollü muhalefet olmayı kabul ettiği” şeklinde yanıt vermek şu aşamada doğru olmaz. Bu ihtimal hep olsa da Özgür Özel’de şu anda böyle bir boyun eğme ve “davayı satma” emaresi ne söylemlerinde ne de eylemlerinde varmış gibi gözüküyor.
Peki öyleyse neden?
En akla yatkın cevap CHP’nin barış sürecinden faydalanarak kendisini Erdoğan’ın baskılarına karşı korumaya almaya çalışması gibi duruyor. Tam olarak nasıl?
Barış sürecinin yürütülme biçimine dair Erdoğan ile Bahçeli arasında bir görüş ayrılığı olduğunu biliyoruz. Ben de Elips Haber’deki yazılarımda bunu çok defa yazdım ve sebeplerini açıkladım. Özetle, Erdoğan CHP’yi dışlayarak süreci AKP, MHP ve DEM Parti üçlüsüyle yürütmek istiyor (ki bunu açıkça bir konuşmasında da söyledi). Öte yandan, Bahçeli ise süreci CHP’nin de katkısıyla bir toplumsal mutabakat görüntüsüyle yürütmek istiyor. Bunu aynı şekilde DEM Parti de istiyor.
Eğer CHP komisyona girmezse bu aslında bir yönüyle Erdoğan’ın işine gelecek. Çünkü CHP yalnız kalacak ve yalnız kalan CHP’ye Erdoğan daha kolay saldıracak. Yargı operasyonları artarak devam edecek, hatta belki de çok konuşulan ama bu aralar gündemden düşen “mutlak butlan” kararı da çıkacak.
Ancak, CHP komisyona girerse ve sürece de destek olursa Erdoğan’ın CHP’ye saldırıları zorlaşacak. Çünkü Erdoğan CHP’ye her saldırdığında barış sürecinin ana ortakları olan MHP ve DEM bunu barış sürecini sabote etme girişimi olarak değerlendirecek ve Erdoğan’ın bu yöndeki eylemlerine karşı çıkacak.
Diğer bir deyişle, CHP barış sürecine katılarak MHP ve DEM Parti üzerinden kendisini Erdoğan’ın yeni saldırılarına karşı koruma altına almaya çalışmakta gibi görünüyor. Şimdiye dek mitinglerle durduramadığı belediye başkanlarının tutuklanmasını hiç olmazsa bundan sonrası için engellemeye çalışıyor. Hatta belki de barış süreci içerisinde DEM Partili siyasetçiler salınırken CHP’lilerin de salınacağını umuyor.
CHP’nin barış süreci komisyonuna katılmasında, komisyonu en başta zaten kendisinin önermiş olması, CHP’nin son tahlilde sosyal demokrat bir parti olması ve ilkeleriye çelişmemek adına Kürt meselesinin çözümüne katkı sunmaktan kaçamayacağı ve önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kürt seçmeni kendinden uzaklaştırmak istememesi gibi gerekçeler de öne sürülebilir. Ancak bu gerekçeler daha çok ikincil gibi duruyor.
Öte yandan, CHP’nin motivasyonu gerçekten bu ise bu durum aslında CHP’nin elinin epey bir güçsüz olduğunu da göstermekte. Yani CHP komisyona katılması karşılığında mevcut belediye başkanlarının salınmasını şart koşmayı geçtim, sadece bundan sonrası için bir tutuklama olmamasını ummakta. Bu da aslında önemli olsalar da mitinglerin Erdoğan’ı dizginlemekte yetersiz kaldıklarını gösteriyor. CHP her hafta yüksek katılımlı iki miting yapsa da Erdoğan buna aldırış etmeden yargı operasyonlarını sürdürüyor.
CHP’nin planı işleyecek mi göreceğiz? Eğer önümüzdeki haftalarda yeni bir yargı operasyonu olmazsa demek ki plan işliyordur. Ancak, yargı operasyonları kaldığı yerden devam ederse CHP o masaya boşuna oturduğuyla ve karşı tarafa istediğini vermiş olmakla kalacak.
Hep birlikte neler olacağını göreceğiz.