Başkanlık sistemi Erdoğan’ın hayali gibi görülse de hikâyesini Bahçeli yazıyor.

Olmaz denilen oldu.

Neden olmasın ki…

Cumhurbaşkanı Erdoğan ufak ufak hedefine doğru emin adımlarla ilerliyor.

Hedef mi ne?

“Bu can bedende oldukça devletin kaderi ile bizim kaderimiz bir olmuştur…”

Demişti bir aralar…

Sanırım sayın Cumhurbaşkanı’nın hedefleri ülkemizin müreffeh ve aydınlık geleceği olmalı.

Aksini düşünmüyorum.

Aksini düşündürmek isteyen dış minnaklar var.

Neyse, geçelim.

Hikâyeyi biliyorsunuz.

Ekonomi kötü…

Düzelebilir mi?

Pek tabii…

Sahibi dizginleri eline alır da “Deh Yavrum!” derse neden olmasın ki?

Fakat dış minnaklar izin vermediği için şimdilik hikâyenin bu kısmı çok gerçekçi değil.

Peki ne olmalı?

Bir Kürt bir de Alevi Cumhurbaşkanı yardımcımız olmalı(!)

Hikâyeye bakınca aslında nereye gittiğini hissettiğiniz anlar olur ya…

İşte hikâyenin bu kısmı Kırmızı Başlıklı Kız’ın ninesinin kurt tarafından yenilerek kurdun kırmızı başlıklı kızı gözüne kestirmesi aşamasıdır.

Tabii ki göründüğü gibi ülkeyi bölmek, vatana ihanete varacak noktalarda değişiklikler yapmak yok.

Aslında eskinin düşmanı ile yeninin kadim dostu arasındaki gelgitler işte…

Ülkenin iki büyük siyasal gücü arasında danışıklı bir dövüş olduğu kadar dövüşmeli bir çekişme de var.

Olması da gerekir zaten.

Malum siyaset!..

Ne olmasını istediğini söyleyerek bazen ne olmaması gerektiğinin altı çizilir.

Bahçeli bu çıkışı yapınca olmayacağını zaten biliyordu.

Amaç ülkeyi Irak’a çevirmek değil.

Başkanlık sisteminde ısrarcı olmak.

Başkanlık sistemi Erdoğan’ın hayali gibi görülse de hikâyesini Bahçeli yazıyor.

Gerek 100 maddelik anayasa teklifinde gerek ise şimdilerde konuşulan çözüm komisyonunda hikâyenin bu kısmı pek bir gizli, pek bir karanlık…

Zamanı geldi diye düşünen bir kesimin artık esti defterleri açacağı inancı bence gerçeği yansıtmıyor.

Tony, Johnny gelse bile bu hikâye değişmez.

Ama hikâyenin başlangıcında denize düşen yılana sarılır sözü ile vuku bulan birliktelik artık tam tersine dönmüş durumda.

Komisyon kurulacak.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ajandasında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini Yarı Başkanlık gibi bir sisteme evirmek ve Cumhurbaşkanlık makamının dış politika, silah sanayi vs. gibi etkili bazı işleri uhdesine alarak ilerlemek arzusu var gibi geliyor bana…

Nasıl bildin demeyin, içime doğdu!..

He bunu nasıl yapacak(?) alabileceği oy oranı belli derseniz, ona da içimdeki o arsız ses şöyle cevap veriyor:

Ne olacak sanki Anayasa değişir, Cumhurbaşkanı’nı halk değil yeniden Meclis seçer.

Erken Cumhurbaşkanlığı seçimi için Anayasa değişikliğine bir madde koyularak mevcut Meclis’in Cumhurbaşkanını seçmesi sağlanır.

Hoop!..

Sandık derdi bitti gitti…

İşte sana mis gibi 2035 Planı…

Gelsin yeniden temsili Cumhurbaşkanlığı ile devlet başkanlığı ve yeniden gelsin 7 bilemediniz 8 senelik görev süresi değişimi…

Diğer maddeleri ne mi yapacaklar?

Güzel kardeşim her şeyi de ben söylemeyeyim şimdi değil mi?

Fakat oyunların üstünde bir oyun vardır!

Dış minnaklar bir yandan, iç minnaklar başka bir yandan hesap üstüne hesap yapıyor.

Bakalım ne olacak?

Benden söylemesi…

NOT: Babamın vefatı vesilesiyle arayan, soran, acımıza ortak olan tüm dostlarıma, okurlarıma ve izleyicilerime gönüldaşlıkları için çok teşekkür ediyorum. Bu süreçte derdimiz ve tasamız nedeniyle aramalarına ve mesajlarına dönüş yapamadığım için gönül koymasalar da onları üzmekten imtina ettiğim büyük bir dost ve seven kitlesi kazanmışım. Ne mutlu bana.