Enflasyon rakamları açıklandı. Konuyla ilgili haber elipshaber.cm’da ayrıntılı biçimde iletildi sizlere. Bendeniz de 1960’lardan özellikle de 1970’ten buyana enflasyon rakamları ve sebepleriyle ilgili bir yolculuğa çıkarmak istiyorum.

Öncelikle şunu belirteyim: Enflasyon dendiği zaman, yıllaaar önce ‘Çoban Sülü’ ve ‘Baba’ lakaplı merhum cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel Başbakan iken yazdığım bir yazıdaki şiirin şu dizeleri gelir hatırıma:

(Birinci dizeyi okurken sol elinizle sağ kolunuzu dirsekten tutup sallayabilirsiniz. Kolunuzu sallarken elinizi yumruk yaparsanız daha şık olur! İkinci dizeyi okurken de, sağ elinizin başparmağını işaret parmağınızın birinci boğumuna birkaç kez sürtün lütfen.)

Eniflasyon aha böyle
Sen dersinki yok yok şöyle
Baba Allah için söyle
Hiç gaste mi okumazsın

***

Evet, şimdi asıl konumuza geçebiliriz… Türkiye ekonomisi, 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren döviz ve enflasyon dalgalanmaları ile şekillendi. TL’nin değer kaybı ve enflasyon sarmalı, kimi zaman siyasi kararları, kimi zaman sosyal dengeleri doğrudan etkiledi. 2000 sonrası dönemde ise bu tarihî süreç, daha kontrollü politikalar ve küresel ekonomik etkilerle devam etti.

Demirel’in zor kararı ve 1970 devalüasyonu

1960’lı yılların sonuna gelindiğinde Türkiye, döviz darboğazı ve ekonomik istikrarsızlıkla boğuşuyordu. IMF’nin 1968 raporları ve Paris’teki Türkiye’ye Yardım Konsorsiyumu toplantıları, devalüasyon baskısını artırdı. Başbakan Süleyman Demirel, yaklaşan seçimleri gözeterek uzun süre direnmesine rağmen, 10 Ağustos 1970’te TL’nin dolar karşısındaki değeri 9 liradan 14,85 liraya düşürüldü. Bu adım, 12 Mart 1971 muhtırasının da habercisi oldu; Türkiye’de devalüasyonların siyasi etkileri bu örnekle somutlaştı.

1980: Ekonomik reform ve askeri müdahale

15 Ekim 1979 seçimleri sonrası kurulan azınlık hükümeti, döviz darboğazı, elektrik kesintileri ve karaborsa ile mücadele ediyordu. Turgut Özal’ın önerileri doğrultusunda alınan 24 Ocak Kararları, TL’yi dolar karşısında 70 liraya indirerek radikal bir ekonomi politikası başlattı. Ancak, sekiz ay sonra 12 Eylül 1980 askeri müdahalesi, büyük devalüasyonların sosyal ve siyasi sonuçlarını yeniden ortaya koydu.

1994 faciası ve TL’nin eriyişi

1990’lı yıllarda ekonomik göstergeler, kriz sinyalleri veriyordu. 1994’te açıklanan 5 Nisan Kararları ile TL bir gecede yüzde 40 değer kaybetti; serbest piyasada dolar 42 bin TL’ye ulaştı. Toptan Eşya Fiyatları Endeksi’nde enflasyon yüzde 149,6’ya çıkarken, tüketici fiyatları endeksi yüzde 125,8 olarak gerçekleşti. Bu, Türkiye’yi adeta savaş şartlarına sürükleyen bir felaket olarak tarihe geçti.

TL ve enflasyonun süregelen mücadelesi (2000-2025)

2000’li yıllarda Türkiye, IMF programları ve ekonomik reformlarla daha istikrarlı bir döneme girdi. 2001 krizi, bankacılık sektöründe radikal düzenlemelere ve enflasyonla mücadele politikalarının hızlanmasına yol açtı.

2000-2025 arası verilere göre enflasyon oranları özetle şöyle gerçekleşti:
2000: yüzde 54,4
2001: yüzde 68,5 (2001 krizi)
2002–2007: yıllık ortalama yüzde 25–10 civarında
2008–2010: küresel kriz etkisi ile yıllık yüzde 10–8
2011–2015: yıllık yüzde 6–10 aralığında dalgalanma
2016–2019: yıllık yüzde 8–15 arası artış
2020–2021: pandemi etkisi ve küresel enflasyon ile yıllık yüzde 14–36
2022–2023: TL’de değer kaybı ve yüksek enerji fiyatları ile yıllık yüzde 50–85
2024–2025: kısmen faiz ve para politikası müdahaleleri ile yıllık yüzde 35–50 arası

Bu dönemde, TL’nin değeri ve halkın alım gücü, küresel ekonomik dalgalanmalar, enerji fiyatları ve iç politik kararlarla yakından ilişkilendi. Türkiye, geçmişteki 1970 ve 1994 örneklerinden dersler çıkararak, devalüasyon ve enflasyon yönetiminde daha kontrollü adımlar atmaya çalıştı. Ancak, TL’nin baş belası enflasyon hâlen gündemin en önemli konularından biri olmaya devam ediyor.