Hamas’tan beklenen açıklama geldi: Tüm tarafları ile arabuluculuk girişimlerini takdir ediyorlar. Egemen bir Gazze’deki yabancı askerlerin kademeli olarak geri çekilmesi, silah bırakmanın reddi, insani yardımların engellenmesinin durdurulması, diğer ülkelerle serbest ulaşım ve sınır güvenliği ön şart olarak müzakereye hazırız. Derhal ateşkes, esir ve tutuklu takası hemen olabilir. Gazze’de bir vesayet rejimi kurulmasına hayır. Gazze'nin egemenliği ve Filistin direnişinin korunması ön koşuldur. Filistin halkının onuru ve hakları, herhangi bir anlaşmanın temel taşıdır. Hamas olarak Gazze'nin geleceği ve Filistin halkının hakları çerçevesinde Filistin fraksiyonlarının katılımıyla konunun çok yönlü olarak ele alınması ile ilgili olarak Hamas, bu süreçte yer almayı kabul ediyor. Hamas bu konuda Arabulucular aracılığıyla hemen Filistin halklarının haklarının korunması için taraf olarak müzakerelere katılmaya hazır. Şimdi ABD ve İsrail’den cevap bekleniyor.
Hemen belirtelim ki, Trump planı, 2023 Kushner / Dahlan planının güncelleştirilmesinden ibaret. Trump’ıın Washington’da 8 ülkeye açıkladığı planlar, açıklanan plan aynı değil. Değişiklik yapılmış. Bu plan Hamas’la görüşülerek hazırlanmış bir plan değil, dayatılan bir senaryo. Malum 8 ülke, Trump planına destek verirken, tek bir noktada Hamas için açık kapı bırakmışlardı, o da “iki tarafın kabul edeceği bir çözüm”le ilgili idi. Oysa ABD Hamas ve Kassam’ı taraf olarak kabul etmiyor. Silah bırakmalarını ve Hamas’ın kendini feshetmesini talep ediyorlardı. Kaldı ki, Netanyahu bu arada Kudüs’ü kendilerinin ebedi başkentleri olacağını ve Bağımsız ve egemen bir Filistin devletini, iki devletli bir çözüm planını kabul etmeyeceklerini açıklamıştı.
Trump’ın 2023’de Ankara’ya dayatılan, CHABAT’ın da arkasında olduğu Kushner/Dahlan senaryosu olarak bilinen, Türkiye’nin garantörü olması istenen senaryo çerçevesinde FKÖ ve Hamas yetkililerinin Ankara’da masaya oturtulduğu 7 Ekim’de Kassam Tugaylarının eliyle engellenmişti. Bugün aynı senaryo yeniden ısıtılarak masaya konulurken, 8 İslam ülkesinin bu Siyonist plana destek açıklaması aslında Filistin, Gazze, Kudüs, Hazara ve Karay konusu, dinler arası diyalog temelli İbrahimi buluşmalar, ve Nuhi yasalar komplosu karşısındaki bu 8 ülkenin nasıl bir pozisyona sahip olduğunu gösteren adeta bir suç belgesidir ve bu paçavra Hamas tarafından tarihin çöplüğüne, layık olduğu yere fırlatılıp atılmıştır. İsrail’in ve ABD’nin tehdit ve saldırılarından korkmayan bir halkın, bunlardan korkan dostlarının dayatmalarına boyun eğmesi zaten düşünülemezdi.
Şimdi, tam da böyle bir zamanda Sumud filosu katılımcılarının tutuklanmaları ve onlara terörist muamelesi yapılması, Yeni filoların yola çıkması, bütün dünyada İsrail’e karşı grevler, protestolar yaşanması, dünyanın farklı ülkelerindeki Mossad ajanlarının isim ve telefon numaralarının açıklanması tüm dünyadaki Siyonistlere yönelik ciddi bir tehdit oluşturuyor.
Bunlar olurken ABD’nin Halk Bankası’na yönelik Zarrab davası ile ilgili tazminat şartı konuşulurken, ABD’nin Uranyum zenginleştirme projesine destek veren Türkiye’ deki bazı şirketlerin mal varlığına tedbir konulması yönünde Trump yönetiminin Erdoğan’dan talebine anında cevap vermesi, “ne oluyor” soruna kapı araladı. Netfilix’in Zarrab belgeselinin gündeme gelmesinin zamanlaması, Türkiye’deki VIP ve CIP’lerinin yabancı bankalardaki hesapları konusu, Türkiye’nin de adının geçtiği Epstein dosyalarından söz edilmesi kafaları karıştırdı. Erdoğan’ın Trump’la görüşmesindeki “dostluk mesajlarını” orada birileri “uluslararası sistem” nezdinde bir “meşruiyet arayışı” olarak tanımlamıştı.. Aslında Trump’ın Erdoğan’a Rahib Bronson’u hatırlatması, “seçimlere hile karıştırma konusundaki uzmanlık” göndermesi hiç de dostça mesajlara benzemiyordu.
Ankara’nın İran’a nükleer kapasitesini artırma konusunda destek sağlayan bir düzine firmanın mal varlığına el koyma kararı da aslında zamanlama olarak çok ilginç. İşte boykot, ambargo böyle olur. İşin bir ucunda ABD, bir ucunda İran olunca boykot/ambargo böyle olunca, bir ucunda İsrail varsa, öbür ucunda biz varken, İsrail’le ticaret konusunda bu hassasiyet neden gösterilemiyor, bunun bir mantığı var mı? Ya da işin bir ucunda İtalya’da, İsrail’e savunma araç-gereçlerinin tedarikini yapan Leanardo şirketini bizim de boykot etmemiz, gerekirken, nasıl oluyor da, bu şirketle ortaklık kurabiliyor, bu şirketi İDEF’e davet edip stant verebiliyor, bunu eleştirenleri ise yargılanması gereken şirkete karşı bir yaptırım uygulamazken, bu konuda boykot çağrısı yapanları sanık sandalyesine oturtabiliyoruz. Hem de Leanardo’nun milyon Euro’luk Vatikan’a bağışını bizzat Papa, Gazze’deki savaş suçları ve UCM kararlarını gerekçe göstererek reddederken biz nasıl oluyor da bu şekilde dostluklar geliştirebiliyoruz.
İran’la iş tutan şirketlere operasyon düzenleyip mal varlıklarına niçin el koyuyoruz? Çünkü, Atom Ajansının denetimini kabul etmiyorlar ve ”Dostumuz, müttefikimiz, stratejik ortağımız ABD”, İran’a ambargo uyguluyor, onun talebi ile biz de bu işi yapıyoruz. Hatta daha önce biz İran’la Zarrab üzerinden bazı işler yaptığımız için ABD bizi de cezalandırmış, kendi yüzünden bizim cezalandırıldığımız ana fail ise ABD’ye kaçıp, onlara sığınmış, ABD’de onu aklamıştı. Hatta tam da Erdoğan ABD’de iken nasıl da denk geldi ise Netflix onun hayatını bir belgesel şeklinde yayınlayacağını duyurmuştu. Madem öyle İran örneğinden yola çıkarak, ABD ve İsrail, UCM kararlarına uymuyorlar. İsrail savaş suçu işliyor. ABD ise bu kararı uygulamak yerine, bu kararı veren mahkeme üyeleri ABD’ye gittiklerinde tutuklanması yönünde karar veriyor. Bu arada İran Atom bombası yapmaya çalışıyor da, ABD, Atom Ajansının denetiminden kaçırıp, İsrail’e Atom Bombası vererek aslında o da suç işliyor. Bu durumda Türkiye nerede durmuş, ne yapmış oluyor. Peki, İran konusu bu şekilde gündeme gelirken ve ABD’nin Katar’a olağanüstü bir askeri yığınak yaptığı böyle bir zamanda, ABD’nin İncirlikle ilgili bazı talepleri oldu mu? Olmadı ise de olabilir? Sadece İncirlikle ilgili değil, Türkiye’de insanların Gazze konusundaki hassasiyetlerinin kontrol altına alınması, baskılanması konusunda Trump ve Trump’ın “Kafir” trolleri(!?), Ankara’daki siyasiler, bürokratlar üzerinde tehdit ve şantajlarla baskı kurmasından endişe ediliyor. İran dediğiniz ülke, Türkiye’den sonra en büyük Türki ülke. İslam Konferansında üye. Dahası D8 üyesi. Bu uygulamada adalet var mı? Reel Politik dediğiniz şey yeri geldiğinde Diplomasinin Put’una dönüşebiliyorlar. Bir korku ya da menfaat uğruna her şey tersyüz edilebiliyor. Son günlerde “Erdoğan’dan gerçeğin gizlemesinden söz ediliyor ya, sosyal media’da soruyorlar: “Yoksa yine birileri Erdoğan’dan ve damadından gerçeği gizledi mi?”
Erdoğan’ın Kudüs ve Gazze konusunda Cihad çağrısına varan söylemleri bir yandan ABD’yi rahatsız ederken, öte yandan dindar kesim, sözden çok eylemlere bakıyor ve bu sözlerin bu kesim üzerinde, AK Partinin tabanı üzerindeki sınırlı etkisinden öte bir etkisinin olmadığı da görülüyor. İnsanlar politikacılarının sözleri, gösterdiği hedeflerden çok ayaklarının nereye gittiğine bakıyor. Ankara’nın artık bir karar vermesi gerekiyor. Gazze konusundaki tutum bir diplomasiden çok, aktif denge politikası görünümünde bir mavi bocuk politikası olarak görülüyor toplum un gözünde.
Erdoğan’ın Şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da. “peygamberlerin bizlere emaneti olan Kudüs için mücadele etmeyi azim ve kararlılıkla sürdüreceğiz." Aile gençlik konusunda da bu “Şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da söylemi”, artık insanları korkutuyor. Adalet, Aile, Ekonomi, Gençlik, uyuşturucu ve daha birçok konuda ülkenin geldiği yer ortada. Artık “eski hal muhal, ya yeni hal, ya izmihlal”. İha, Siha, hava alanı, hastahane, yol, köprü, tünelle, yeşil kartla, Yeşil Kart Süt Parası Çocuk Parası Elektrik Yardımı Gebelik Yardımı Kömür Yardımı, Ayasofya'yı açtı Taksim'e cami yaptı Başörtüsüne serbestlik getirdi Kur'an kurslarına konulan yasağı kaldırdı Askeri vesayeti bitirdi Savunma sanayisine çağ atlattı PKK'yı duman etti Feto'yu tarihe gömdü Davos'ta “One minute” ile buraya kadar! Geçen şöyle bir haber vardı sosyal media’da: Erdoğan'dan beklenilen "CİHAD" çağrısı Camiden yapıldı.! -Rabbim, Allah yolunda cihadı bizlere emrediyor.! -Âlem-i İslam'ın uyanışına ve ittifakına (Hilâfet) bizleri vesile eylesin. -Bu millet ayağa kalktığında birçok şey değişecektir." "Vakit Çok Yakın. Hem de çok"..
Erdoğan’ın konuşmasını hazırlayanlar, bazı ifadelerin dünya, ülke, muhalefet üzerindeki etkisini ölçüyorlar mı? (Partizanların coşkulu tezahüratından söz etmiyorum) Erdoğan diyor ki, "Ne şahsımız ne de birlikte yol yürüdüğümüz arkadaşlarımız birileri gibi Filistin davasıyla iki yıl önce tanışmadı, biz bu davaya ömrümüzü adadık. Allah izin verirse son nefesimize kadar da Filistin’in ve ilk kıblemiz Kudüs-ü Şerif’in hakkını korkusuzca savunmaya devam edeceğiz." O beraber yol yürüdükleri arkadaşlarından öyleleri var ki, Ah! 4. Yasama Yılı Açılış Konuşmasında da Erdoğan "Gazze’li ve Filistinli kardeşlerimize de buradan dayanışma mesajlarımızı gönderiyor, her zaman yanlarında olan Türkiye’nin inşallah bundan sonra da yanlarında olmaya devam edeceğini önemle ifade ediyorum." Erdoğan “Dün neyse bugün de oyuz” diyor, ama artık tekrarlanan ama karşılıksız kalan sözler, anlamını kaybetti. Dün dünde kaldı, bugün orda durmak bir kazanımı ifade etmiyor bugün. 2023’deki Türkiye’yi Garantör yapmak istedikleri planı da biliyor insanlar, bugün geldiğimiz noktada boykot konusundaki yaşananları da. Limanlarımızdaki sevkiyat ve İDEF de yaşananlar da halkın bilgisi dâhilinde artık.
Görelim Mevla’m neyler. Herkesin bir hesabı var, Allah’ın da bir hükmü var. Mekerallahu! . Galib olacak olan Allah’ın hükmüdür. La galibe illallah! Selam ve dua ile.
NOT: SON HABERLER.. Sumud yolcularının sorgusu devam ediyor. Yeni gemiler yolda. Hiç dikkat ettiniz mi Fas halkı tam 5 gündür meydanlarda. Emir-el mü’minin (!?) karanlık ve kirli ilişkileri dökülmeye başladı media’ya. / Fas Türkiye’den sonra Chabat’ın en etkili örgütlendiği İslam ülkelerinden biri. ve Siyonist yapının iti haline gelmiş olan kralı ciddi ciddi sallıyor ama bizim medya sus pus... Bunun sebebi Fas yönetimin Siyonist yapının bir iti olduğu için olabilir mi? Yani bizim medya Siyonist yapının kalelerinden birinin düşmesinin bilinmesini mi istemiyor? Zira düşerse bu Siyonist yapıya eksi yazar ve pek çok halk Siyonist yapıya karşı daha da fazla bilenir. / Suud halkı da kıpırdanmaya başladı. Öğrenciler sokağa çıktı. Diğer daha bir çok İslam ülkesinde de hareketlilik bekleniyor. / Bu arada Sisi de felç geçirmiş. Bu bilgi henüz doğrulanmadı. / Trump Hamas’ın açıklamasından kendine bir pay çıkartmak için, “Rehinelerin ailelerine kavuşmasını görmek için sabırsızlanıyorum" dedi. / İsrail Gazze’yi bombalamaya devam ediyor, / Hamas’ın açıklamasından sonra da. FİFA’dan İsrail için yaptırım kararı çıkmadı.