İran’ın İsrail saldırılarına cevap vereceğini göstermesi İran’ın nükleer güç elde etmeden ABD tarafından dizginlenmesi şart koşuyor.

ABD’nin Rusya ile Ukrayna arasındaki savaştan bu kadar kazandıktan sonra şimdi bunu bu kadar çok istekli bir şekilde bitirmek istemesi biraz anlamsız geliyor.

Bu savaş sayesinde Avrupalı devletlerin uzun yıllardır NATO’nun talep ettiği bütçelerindeki savunma artışı sağlanmış oldu.

NATO ayrıca Finlandiya ve İsveç’in üye olmasıyla İskandinavlarda genişleyerek etkisini büyüttü.

Daha fazla Amerikan silahı satıldı.

Üstelik AB, 2028 yılına kadar Amerikan kaya gazını —piyasadan daha pahalı olmasına rağmen— satın almak üzere Washington’la anlaştı.

Peki Trump neden, Avrupalı liderleri Beyaz Saray’daki o ünlü oval ofiste toplayarak birçok sübliminal mesaj verdi ve Ukrayna’nın halihazırda işgal edilmiş haritası üzerinden Zelensky’i ağırladı?

Bu tabloya bakınca sanki hikâyenin gözden kaçan başka kısımları var gibi geliyor.

Onları da size ben söyleyeyim.

Biri Arktik

Trump’ın Grönland’ı satın alma planı işe yaramadı.

ABD’nin buradan çıkarı Arktik’te, Çin ticaret filolarını durduracak ölçekte yüksek geçiş tarifeleri uygulamaktı.

Bunu başaramadı.

Ve ne olduysa bir anda Putin’i SSCB’den satın aldıkları Alaska’da ağırladı ve gökyüzünde ABD bombardıman uçaklarıyla gözdağı verdi.

ABD, diplomasi, tarife artışları ile başaramadığı “Yeniden Büyük Amerika”yı yani Trump’ın MAGA’sını sanırım yeni bir askerî harekât ile gerçekleştirmeye çalışacak.

Fakat böyle bir askerî harekâtın Ukrayna meselesi nedeniyle nükleer savaş tehditleri savurarak son raddeye geldiğini gösteren Rusya’yı harekete geçirmemesi gerekiyor.

Çünkü Ruslar, İkinci Dünya Savaşı’nda yaptıkları gibi vatanlarını kurtarmak için milyonlarca insanını feda etmekten geri durmayacaktır.

Trump, Putin’in bu sıkışmışlık hâlinin planlarını bozmasından endişe ederek masaya oturmasını sağlarken bir yandan da “Dünya’nın Kabadayısı Hâlâ Benim” mesajının altını çizdi.

Ermenistan ile Azerbaycan arasında uzlaşıyı sağlama ve koridorun gücünü kontrol altına alma sürecine bakınca sanırım hikâye ortaya çıkıyor.

Şer üçgenlerinden biri ABD’nin açık hedefi hâline gelmiş.

Ama hangisi…

Öyle bir hedef seçilmeli ki dünya ekonomisi zarar görmemeli,

Öyle bir hedef seçilmeli ki en büyük rakibi Çin’e zarar vermeli,

Öyle bir hedef seçilmeli ki savaştan usanan Amerikan halkının tepkisi çekilmemeli,

Bu şartları sağlayan tek hedef: İran.

İşte Putin’e verilen bir diğer mesaj da bu…

İran’ın İsrail saldırılarına cevap vereceğini göstermesi İran’ın nükleer güç elde etmeden ABD tarafından dizginlenmesi şart koşuyor.

Öte yandan İsrail’i rahatlatmak için bölge dışından yapılacak bir hamle ile İran’ın beli kırılacak.

Süreç belli…

İran’a yapılacaklarla Türkiye’ye gözdağı verecek ve İsrail’in Suriye’deki varlığı kabul ettirilecek.

Bunun nasıl yapılacağını henüz bilmiyorum ama askeri bir gözdağı aynı zamanda Trump’ın sonraki dönem başkanlığı için de kullanacağı önemli bir argüman olacaktır.

Zira Trump, ABD tarihinde iki dönemi arasına başka bir başkanı almış olan tek lider…

Emin olun bunu deneyecektir.

ABD anayasasında açıkça belirtilse bile bu kesinlikle deneyecektir.

Ne de olsa o hikâye bizde tuttu. Onlarda da tutabilir.

Neyse…

İran bunu anlamış olacak ki en büyük müttefiki Rusya’nın bir saldırı durumunda destek gönderme hattı olan Ermenistan’ı hemen ziyaret etti.

İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan’ın her şey bittikten sonra yaptığı ziyaret stratejik olarak çok anlamlı değil.

Zamanında Azerbaycan ile Ermenistan arasında yapıcı bir görev edinebilecekken yanlış ata oynadı.

Bugün o tercihinin sonuçlarıyla karşı karşıya kaldı.

En güvendiği ve NATO’nun olmadığı tek yer olan kuzey koridorunu artık İran için en büyük tehditlerden biri hâline getirdi.

İran’ın en büyük petrol müşterisi Çin de tabii ki bu süreçte yaşayacağı enerji kriziyle ve peşinden gelecek bilinmeyen daha ne kadar çok Amerikan oyunu ile sekteye uğrayacak.

ABD’nin yumuşak gücü rafa kaldırdığı anladıktan sonra tek hedefin artık deli Dumrul pozisyonuna kayan bir gücün karşısına çıkmamak olduğunu her babayiğit bilir.

İşte bu nedenle olacak ki 2026 yılındaki NATO zirvesi bilin bakalım nerede olacak?

Tabii ki de Ankara’da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde…

Ortaya çıkan küresel krizlerin Türkiye’de siyaseti getireceği zorunlulukları düşününce insan “Ben bu hikâyeyi bir yerden biliyorum!” deyiveriyor ama…

Deme kardeşim, deme…

Benden söylemesi…