Bu güzelim yaz mevsiminde gökyüzüne her baktığımda Gazze ve oradaki çocuklar aklıma geliyor. Biz belki de günbatımlarının kızıllığıyla romantik müzikli, şiirli fotoğraflar paylaşırken Gazze ‘de bombalar yağıyor aynı gökyüzünden…
Ve çocuklar un için, ekmek için açlıktan ölmemek için haykırıyor dünyaya takati yettiğince…
Gazze’de bir çocuğun neler yaşadığını hissettiğini tam olarak anlamak zor belki de, biz sadece gördüklerimizi, gösterilenleri biliyoruz. Empati yapmaya çalışalım o halde, bir çocuğun sesi olalım…
“Adım Ahmed, kaç yaşında olduğumu tam bilmiyorum, çünkü burada günler birbirine karışıyor. Annem “On yaşındasın” diyor, ama ben bazen bir günde yüz yıl yaşadığımı hissediyorum. Eskiden evimizin önünde ağaçları vardı. Kardeşimle orada top oynardık. Bazen annem bize ekmek arası zeytin yapar, gülerek izlerdi. Şimdi o ağaçlar yok… Top da yok… Kardeşim de yok. Şimdi biz iki ölüm arasında ya bombalarla vurulup ölmek ya da açlıktan ölmek arasında tutunmaya çalışıyoruz hayata.
Evet, artık açlık bizim evin en sessiz misafiri. Karnım guruldayınca annem, “Biraz sabret, belki bugün yardım gelir” diyor. Ama çoğu zaman gelmiyor. Babam bana bir yudum su veriyor, ama önce yaralılara, hasta olanlara veriyoruz. Bazen günlerce ekmek görmediğimiz oluyor. Her gece gökyüzüne bakıyorum. Eskiden yıldızları sayardım. Şimdi gökyüzü hep kırmızı…
Yıldızlar, patlayan bombaların ışığına karışıyor. O sesler kulaklarımı sağır edecek gibi oluyor. Annem beni sarıp “Korkma” diyor ama ben onun ellerinin titrediğini hissediyorum. Biliyorum, o da korkuyor. Komşumuz Hatice teyze, geçen hafta hayatını kaybetti. Onun gibi artık yok olan çok kişi var. Bazılarının mezarı bile yok. Sadece yok oldular…
Adları, yüzleri ve hikâyeleri bizimle birlikte hafızamızda kalıyor. Okulumu çok özledim. Defterim, kalemim, öğretmenimin sesi… Artık hepsi yok. Okulum, bir bombayla yerle bir oldu. Arkadaşlarım da başka yerlere gitti ya da… gidemedi.
En büyük hayalim, sabah uyandığımda sessizlik olsun. Ne bombaların sesi, ne çığlıklar… Sadece kuşların sesi. Başka ülkelerdeki çocukların ellerinde oyuncaklar, telefonlar, sırtlarında çantalar var. Benimse elimde boş bir plastik şişe var, onunla oyun oynuyorum. Hayalim büyük değil; sadece doymak, susuz kalmamak, uyandığımda ailemin hala yanımda olması…
Bize “Bu sadece savaş” diyorlar. Ama ben anladım ki bu savaş değil… Bu, bizi yeryüzünden silmek isteyenlerin hikayesi. Bizim evimizi, mahallemizi, okulumuzu, hatıralarımızı yok etmek istiyorlar. Neden bize hayatı çok görüyorlar? Neden hiç kimse, hiçbir güç engel olamıyor? Siz bizi unutmayın olur mu?”