Terör, yalnızca güvenliği değil, toplumsal yapının dokusunu da sarsmıştı. PKK’nın silah bırakması; Türk, Kürt ve diğer etnik kimliklerin barış içinde bir arada yaşayabileceği demokratik bir zeminin oluşmasına katkı sağlayacaktır.

Bölgemizde akıl almaz gelişmeler yaşanırken Politika Kasabasının Siyaset Bulvarı cıvıl cıvıl. Millet Bahçesinde zılgıt ile şemmame, mani ile halay birbirine karışıyor. 40 yıldır terörle yanıp kavrulan yürekler barış türküleriyle atıp yarışıyor…

On binlerce insanın hayatını kaybettiği, yüz binlerce insanın yerini/yurdunu terk edip göçmek zorunda kaldığı mezralar, köyler, yaylalar, şehirler insan ve hayvan zenginliğiyle şenlenmeye hazır…

PKK’nın fesih kararı alması ve silah bırakması; yalnızca bir örgütün faaliyetlerinin sonlanması değil, aynı zamanda Türkiye’nin demokratikleşme, toplumsal barış, ekonomik kalkınma ve ulusal birliğini güçlendirme adına çok büyük bir adımdır.

***

Yeni durum, Türkiye’nin sınır içi ve sınır ötesi güvenlik önceliklerinin yeniden şekillenmesine imkân tanıyacaktır. Bu, terörle mücadeleye harcanan insan ve para kaynağının yeniden yapılandırılmasını sağlayacaktır. Sınır bölgelerindeki tehdit algısının azalması, askeri operasyonları bitirirken diplomatik ve kalkınmaya dönük politikaların önünü açacaktır…

***

Terör, yalnızca güvenliği değil, toplumsal yapının dokusunu da sarsmıştı. PKK’nın silah bırakması; Türk, Kürt ve diğer etnik kimliklerin barış içinde bir arada yaşayabileceği demokratik bir zeminin oluşmasına katkı sağlayacaktır. Toplumun kutuplaşma eğilimi azalacak, farklılıkların tehdit değil zenginlik olarak görüldüğü bir anlayış gelişecektir. Bu durum, kardeşlik bağlarını kuvvetlendirirken milli birlik duygusunu da güçlendirecektir.

***

Acı gerçeklerden biri de şuydu: Terörün etkilediği bölgelerde yatırımlar azalmış, altyapı projeleri yavaşlamış, tarım, turizm ve sanayi gibi temel sektörler büyük zarar görmüştü…

Yeni dönemde Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’nde güven ortamı yeniden tesis edilecektir. Bu da hem yerli hem yabancı yatırımcıların bölgeye yönelmesini sağlayacaktır. Tarım alanlarının yeniden verimli kullanılması, turizmin canlanması ve üretim merkezlerinin kurulmasıyla istihdam artacak, refah seviyesi yükselecektir.

***

Uzun yıllar terörle mücadele eden Türkiye açısından uluslararası kamuoyunda güvenlik eksenli bir imaj oluşmuştu. Terörsüz Türkiye sürecinde bu imaj değişecek, ülkemizin uluslararası itibarı ve yumuşak gücü artacaktır. Avrupa Birliği üyelik sürecinden, Orta Doğu’da barışa katkı ve dünyada arabulucu rolüne kadar birçok alanda Türkiye'nin eli güçlenecek, yeni fırsatlar doğacaktır.

***

Silahlı çatışmalar, güvenlik önlemlerinin artması yüzünden kimi zaman özgürlük-güvenlik arasında bir tercihte bulunma mecburiyeti doğurmuştu. Bu da pek çok dengenin bozulmasına neden olmuştu.

PKK’nın kendini feshi ve silah bırakması, olağanüstü güvenlik uygulamalarının yumuşamasına, demokratik hak ve özgürlüklerin daha rahat kullanılmasına zemin hazırlayacaktır. Bu ortam, Kürt vatandaşların kültürel haklarını da güven içinde talep edebileceği, özgür bir kamusal tartışma alanı yaratacaktır.

***

Son yıllarda bazı Doğu ve Güneydoğu illerimizi gidip gördüğüm için şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Büyük yatırımlarla fiziki koşulları Batı illerini aratmayacak kadar gelişen bölge şehirleri her yönden cazip hale gelecektir. Turizm ve yatırım faaliyetleri artarken, terör nedeniyle yerini/yurdunu terk edenler de büyükşehirlerden ve diğer kent merkezlerinden köyüne, ilçesine, şehrine hatta mezrasına dönecektir.

Bu insanların bir bölümü üretime dönük OSB’lerin içinde yerini patron ya da işçi olarak alırken, kimileri de tarım ve büyük sürülerden oluşan hayvancılığa başlayacaktır. Böylece bozulan tüm dengeler yerli yerine oturmaya başlayacak ve silah seslerinin yerini zılgıtlar, halaylar, türküler alacaktır…

Şöyle bir özet yapmak isterim: PKK’nın fesih ve silah bırakma kararı, Türkiye açısından sadece bir terör sorununu değil; güvenlik, ekonomi, toplumsal huzur, uluslararası ilişkiler ve demokrasi gibi pek çok alanda eş zamanlı bir iyileşmenin başlangıcı olacaktır. Bu sürecin sürdürülebilir olması, yalnızca örgütün silah bırakmasına değil, aynı zamanda devletin kapsayıcı politikalarına, toplumun sabrına ve demokrasinin güçlenmesine bağlıdır. Zor olan ilk adım atıldı; gerisi hepimizin elinde…

***

Son sözü, ‘Güzel günler göreceğiz’ şiirinin son dizeleri ile Nazım Hikmet söylesin:

Hani şimdi biz
İnanın güzel günler göreceğiz çocuklar
Güneşli günler göreceğiz
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar
Işıklı maviliklere süreceğiz