Henüz Gazze’deki insani kıyım son bulmamış ve uluslararası kamuoyunun gündeminde olsa dahi uluslararası boyutta İsrail, engellenmemişti ki bir insani kıyım haberi de Sudan’dan geldi.

Sudan’daki insani kıyım, yeni bir gelişme değil ancak şiddetin boyutu arttığı için bugünlerde Sudan’ı konuşmak gerekiyor. Ve aslında Sudan’daki vahşeti konuşmanın bir gereği de bu vahşetin önlenmesi noktasında uluslararası boyutta bırakın fiziki bir girişimi sözlü bir girişimin dahi neredeyse olmaması.

Sudan’da katliam ve etnik temizliğe dönen iç çatışmalar, 2000’lerin başlarında başladı. Sudan merkezi yönetimlerinin, uzun yıllar boyunca Darfur bölgesini eğitim, altyapı gibi hizmetlerden mahrum bırakması, burada merkezi yönetimlere karşı hareketler oluşmasına neden oldu. Sosyolojik yapısı kabileleşme üzerine kurulu, kaynak kıtlığı yaşayan ve merkezi hükümet tarafından “dışlanan” Darfur merkezli olarak oluşan yapıların Sudan’da iç çatışmalara varacak hareketler oluşturması aslında şaşırtıcı bir gelişme de değildi.

Sudan’da 2003 yılında yoğunluklu olarak Arap olmayanların uğradıkları ayrımcılık nedeniyle merkezi yönetime karşı silahlanmasıyla iç savaş yaşandı. 2003 iç savaşında yaklaşık olarak 300 bin kişi hayatını kaybetti ve 2 milyondan fazla kişi yer değiştirmek zorunda kaldı.

2003 Sudan iç savaş sırasında oldukça tartışmalı bir isim olan dönemin Devlet Başkanı Ömer El-Beşir, isyancılara karşı savaşmak için bölgenin yerlisi ve çoğunluğu Arap kökenli olan Cancavid milislerinden destek aldı. Cancavidler, bugün Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK/RSF) olarak isimlendirilen ve resmi olarak tanınan oluşumun kökenlerini oluşturuyorlar.

El-Beşir hakkında Darfur’da insanlık suçu işlediği gerekçesiyle 2009'da Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde (UCM) açılan dava ve isnat edilen soykırım suçlamaları, Cancavidlerin kontrol altına alınmasını zorunlu kıldı. Sudan’ın o dönemki yönetimi, 2010’da başlayan bir süreçle bu silahlı oluşumun orduya entegre edilmesi için çalışmaya başladı. Cancavidler, çeşitli entegrasyon politikaları yürütülerek nihayetinde 2014’te tanındı ve HDK, paramiliter bir güç haline geldi. Vaktiyle El- Beşir’e destek veren Cancavidler, daha sonra ise Beşir’in devrilmesine rol oynadı.

Bugün Sudan’da yaşanan kıyımın arka planını özetle bu gelişmeler oluşturuyor. Sudan’ın Darfur bölgesindeki el-Faşir kenti, uzun süren bir kuşatmadan sonra ordunun çekilmesiyle birlikte HDK’nın eline geçmiş durumdaydı. Son günlerde Sudan'da ordu ve müttefik güçler, HDK’nın yoğun saldırılarının ardından Darfur, Faşir şehrinden çekilmesiyle, HDK'nin şehri ele geçirmek için şehirde sivillere yönelik "katliama varan" suçlar işlediği ifade ediliyor. Faşir, Darfur eyaletinin merkezi olmasının yanı sıra Darfur bölgesinin idari merkezi konumunda. HDK, Faşir'i Mayıs 2024'ten bu yana sıkı bir kuşatma altında tutuyordu ve son günlerde şehre 5 ayrı cepheden saldırarak kontrolü ele geçirmeye çalıştı ve 26 Ekim'de ordunun Faşir'deki 6. Piyade Tümeni Komutanlığını ele geçirdiğini açıkladı.

SETA araştırmacılarından Dr. Tunç Demirtaş, El-Faşir’deki durumu şu şekilde ifade ediyor; “El-Faşir, uzun süredir HDK kuşatması altındaydı. Bu ablukayla birlikte şehirde insani durum aylardır alarm veriyordu. 18 aylık kuşatma, gıda, su ve tıbbi malzeme girişini kesmişti. BM kaynaklarına göre şehirde kalan 260 binden fazla sivilin yarısı çocuktu. Sağlık altyapısı çöktüğü için binlerce çocuk açlık nedeniyle ölüm riski altında ve insanlar hayatta kalabilmek için hayvan yemi yemek zorunda kalıyordu. Geçtiğimiz günlerde HDK, ordunun Darfur’da son kalesini yani el-Faşir’i ele geçirdiğini ilan etti. Son günlerde sivillere yönelik infazlar ve yağma vakalarında patlama yaşandığı biliniyor. Sudan Doktorlar Birliği’ne göre HDK milisleri, teslim olma umuduyla kaçmaya çalışan silahsız sivillere karşı “etnik temizlik düzeyinde” katliamlar gerçekleştirmekte. Hastaneler ve tıbbi tesisler yağmalanmış durumda. Şehirde sağlık altyapısı neredeyse tamamen çöktü.”

El-Faşir’den gelen haberlere göre HDK, 2 binden fazla silahsız sivilin infaz edilmesi de dahil olmak üzere tarif edilemez bir vahşete imza atıyor. Uydu görüntüleriyle desteklenen çok sayıda ihlal olduğuna dair rahatsız edici haberler de mevcut.

HDK’nın son günlerdeki katliamlarıyla ilgili bir mesele de Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile alakalı. 2011’den bu yana BAE dış politikası ve güvenlik politikaları, “siyasal İslam’a” karşı olan tüm yapıları desteklemek üzerine kurulu. Bu minvalde, BAE’nin HDK’yı desteklediği uzun süredir konuşulan bir realite. BAE’nin Sudan’a müdahale etmesinin bir diğer sebebi BAE’nin Kızıldeniz bölgesindeki nüfuzunu arttırmak istemesi. Buna göre BAE, Somaliland’daki Berbera limanı ve Puntland’daki Bosaso’da güçlü bir lojistik varlığa ve askeri üslere sahip ve bu nedenle de müdahale etme imkanını kolaylaşıyor. Buradaki tesisleri sayesinde BAE, deniz yoluyla ve hava yollarıyla, HDK’ya askeri teçhizat ve mühimmat aktarabiliyor.

Sudan’daki vahşetin arkasında bunlar var ancak önünde izlemeye dahi dayanılmayacak bir vahşet var. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Faşir Hastanesi’nin doğum servisinde 500’e yakın kişinin topluca öldürüldüğünü belirtiyor. Tanıklar, Faşir’de kadın ve çocukların toplu tecavüze uğradığını belirtiyorlar. Uydu görüntüleri bu iddiaları, toplu mezar noktaları ve toplu katliamlara dair “yoğun kan” olan bölgeler üzerinden doğruluyor. Ve Sudan Hava Kuvvetleri, HDK milis mevzilerine yönelik bir saldırı başlattı. Ancak yaklaşık bir haftadır devam eden saldırılarda 2 bin sivil öldürüldü.

Aslında mesele bilinmedik bir durum değil, araştırmacı-yazar Bülent Şahin Erdeğer’in X platformunda belirttiği gibi, Sudan’da gücü ele geçiren grup, kendisine rakip gördüğü kim varsa hiçbir insani değer gözetmeden yok ediyor. Bunu yaparken de “İslamcılarla” mücadele gibi oldukça tanıdık bir maymuncuğu kullanıyor, bunu BAE de yapıyor, ABD de yapıyor hatta meseleyi Müslüman Kardeşler’e kadar bile götürebiliyorlar. Ancak bu çıkar gruplarının çatışması maalesef kendilerini değil kendileri dışındaki sivilleri hedef alıyor. Uydu görüntülerinden Feşir’deki kan gölü noktalarını paylaşmak ise maalesef sivillere yönelik tecavüz ve katliamları önlemeye yetmiyor.