Politika Kasabası sakinlerinin birbirine hitabı ‘lan’ seviyesine düşerken…

Siyaset Bulvarında partiden partiye koşanların topuk sesi yükselirken…

Millet Bahçesinde emekli ve asgari ücretli inleşirken…

Bağrı yanık hallerin içinde geziniyordum! Çünkü “Bahçeye indim de taş bulamadım / Bir yüzük yaptırdım eş bulamadım” havalarındaydım.

***

Kızlı / erkekli gencecik insanlar bir hiç yüzünden sokak ortasında can alırken, canı candan alan canana yalakalık yaptım!

Nasıl methedeyim sevdiğim seni / İstanbul Bursa’yı değer gözlerin
Arasam bulunmaz ruhi revanı / İzmir’i Konya’yı değer gözlerin

Kars, Ardahan, Erzurum, Van, Belh, Buhara demeden bir göz için dünyayı dolaşırken hal ve gidişimi Erzincan’dan yükselen bir türkü faş etti…

Şu benim divane gönlüm / Yine hubdan huba düştü
Mah cemalin şulesine / Çalkalanıp göle düştü

***

Yanına Putin’i alarak Ukrayna’yı Çankırı’nın 10 dilim kavununa döndüren Trump, bununla yetinmeyip dünyaya çökme Al Capone’luğuna soyununca, belki bir faydası olur da imana gelir kefere diyerek, Kul Yusuf’tan bir dörtlük saldım üzerine:

Felek bir gün cana kıyar / Bizi kabdan kaba koyar
Kimi atlas libas giyer / Şükür bize aba düştü

Putin ile el ele tutuşmuş halde sırıtan Trump’ın cevabı gözlerinden okunuyordu:

- Abanızı da donunuzu da alacağım!

***

Ne içerde ne de dışarda hal hal değildi. Bir ulu ozana sığınmaktan kelli yol kalmamıştı. Pir Sultan’a vardım!

“Yarim ile hoş değilim” dedim, “Hoş olasın, olmayasın kime ne” dedi!

“Öyle de… Bir zalımın pençesinde çırpınıp duruyorum; bir diyeceğin yok mu” dedim.

“Var… Var git de ki” dedi:

Nasıl yar diyeyim ben böyle yâre
Mecnun edip çöle saldıktan sonra
Alemin bağına bülbüller konmuş
Nidem benim gülüm solduktan sonra

***

“Coşkun çaylar gibi çağlamayan yar / Gönlünü gönlüme bağlamayan yar” çığlığımın tesiri bünyemi sarsarken, Ali Ekber Çiçek bitirdi türküyü:

Pir Sultan Abdal'ım sürem bu yolu / İnsanı kamilin olmuşam kulu
İster yağmur yağsın isterse dolu / Nidem ben ummana daldıktan sonra

***

Trump’lığım tuttu! Ruhsati’nin bir dörtlüğüne çöktüm ve mahlas değişikliği ile gönlüme ayar verdim:

Mevlam kanat vermiş uçamıyorsun
Bu nefsin elinden kaçamıyorsun
Hırkalı dünyadan geçemiyorsun
Topraklar başına vay deli gönül