Politika Kasabasının Siyaset Bulvarında, kireç boyalı odadan hatıra güleç yüz maskemi takıp akşamdan kalma ser/hoşluk ile dolaşırken, Millet Bahçesine dayandım! Herkes, müsebbibi olmadığı bir illetin ağrısıyla kıvranıp duruyordu. İçlerinden biri el ederek seslendi:
- Gelele gel…
Vardım… Sordu:
- Sırrı Süreyya’dan ne haber?
“Ben de senin gibi yapılan açıklamalardan takip ediyorum” deyince, utandırmaya çalıştı!
- Sen gaseteci değil misin? Niye bilmiyon?
Dolaşmaya ayırdığım mecali dalaşmaya harcamak istemiyordum. “Şaka yaptım, iyi iyi! Herkes şifa nöbetinde…” deyince, gösterdiği tepkiyle rahatladım:
- Bak, bi de beni gandırıyon! Biliyon işte…
Ne diyeceğimi bilemedim. Uzaklaşmak için sağa/sola yalpalarken bir soru daha yöneltti:
- Elips TV’den Bülent Aydemir’i danır mısın?
- Tanırım! Selamını söyleyim mi?
- Yok… O diyo ki: Madem CHP, Ekrem’i aday gösteremiyo, o zaman diploma derdi olmayan ve Altılı Masa'nın ruhunu yansıtan Ali Babacan’ı Cumhurbaşkanı adayı göstersin…
“Emmi senin de bilmediğin yok” diye iltifatta bulunayım dedim ama yanlış anlamasından çekinip sustum! O devam etti:
- Bülent diyo ki, “Ali Babacan aynı zamanda ekonomiyi iyi bilen bir isim.”
- Sen diyorsun, millet ne diyor emmi?
Bir nefeslik susarak kıvırdı:
- Bizim adımıza Bülent diyo!
***
Gündemi sıkı takip eden millet mensubunun yanından ayrılırken anladım ki insanların ense karartır gibi durduğuna aldanmamak gerek. Sanki büyük hesaplaşma için fırsat kollanıyor.
***
Bahçeden çıkarken, bir ağacın altına toplanmışların ‘İBB operasyonları’nı tartışıyor olması ilgimi çekmedi! Aklıma millet mensubunun Bülent Aydemir ‘önerisi’ takılmıştı.
Kendi kendime, “CHP’nin İmamoğlu ısrarı siyaseten anlaşılabilir” dedim ama kafam karışıktı. Çünkü; fakatlar, amalarla bir olmuş ancaklarla tek kale maç yapıyordu zihnimde!
Meşakkat mağduru, çile mahkumu millet mensuplarının ne yapacağını enine boyuna hesaplayarak ona göre bir duruş alıp tavır sergilemeyenleri ‘2023 akıbeti’ bekliyor gibi geldi.
***
Sırrı Süreyya Önder için şifa, geleceği için umut peşine düşmüşlerin ‘siyasette yeni arayışlar’ içinde olması derde derman birini bulması gerekiyor…
Ben;
Acı çektim günlerce
Acı çektim susarak
Şu kısacık konuklukta
Deprem kargaşasında
Dizelerine sığınıp, Hasan Hüseyin’in isyan ağacına sığınırken, Ahmet Kaya’nın sesi yankılandı, şairden ödünç şarkıyla:
Yalanmış hepsi yalan
Savrulup gitmek varmış
Ayrı yörüngelerde
Genimize işlemiş siyaset canımıza kastetmeden bir çıkış yolu bulmak zorundayız diyerek düştüm yola; ‘Ortadoğu’dan alıntı yapıp mırıldanarak:
Yine palto, yine gocuk, yine odun, yine kömür
Yine sövgü kara kışa, yine bahara selam