Allah (cc) servet ve iktidarı halklar ve ülkeler arasında evirir çevirir. Türkiye’de İstanbul neyse, ABD’de Newyork onun gibi. Artı BM Merkezide orada. HollyWood orada değil ama Brodway orada. Özgürlük anıtı da. Yahudilerin yoğun olarak yaşadığı Brooklyn de orada, Siyahların yaşadığı Harlem’de. İkiz kuleler de oradaydı, Manhattan’da. Hadiseler karşısında biz adil şahidlerden olalım. Bilgi sahibi olmadığımız bir konuda zannımızı kanaate dönüştürmeyelim. Biz muhatabımız kim olursa olsun, güzel söz ve hikmetle onları Hakka çağıralım. Tabi önce biz Hak’ka tabi olalım. Allah (cc)nin bizden istediği bu.
Zohran Kwame Mamdani’yi yazmaya çalışacağım. Onun o kadar çok kimliği var ki, babası Hindistanlı Şii bir Müslüman, Annesi Hindistanlı bir Hindu. Uganda’da doğmuş. Eşi Suriyeli, Şam’da yaşayan tanınmış bir aileden gelen Sünni bir Arab.. Seküler bir hayat yaşıyorlar. Şii olduğu için bir yandan da İran’la gönül bağı olmalı. Kendini Demokrat, Sosyalist ve Müslüman olarak tanımlıyor. LGBT+ ve Toplumsal cinsiyet kimliğini korumakta kararlı. Anne meşhur film yapımcısı Mira Nair ve baba akademisyen Mahmud Mamdani. Mira Nair'in ilk eşi gerçekten Mitch Epstein (Amerikalı Yahudi kökenli fotoğrafçı, 1952 doğumlu). 1977'de Harvard'da tanışıp 1981'de evlenmişler, 1987'de boşanmışlar. Mira Nair, 1989'da Uganda'da araştırmadayken Mahmud Mamdani'yle tanışıp 1991'de evlenmiş ve aynı yıl Zohran doğmuş. Buyurun, dolaylı da olsa bir Yahudi bağı var yani. 27 yaşındaki Eşi “Rama Sawaf Duwaji” Suriye/Şam doğumlu. (“Rama” Yüce, baba adı “Nail”miş, Babanın soyadı “Duwaji”, bu da “Tavukçu” demekmiş. Babası Nael Duwaji, Dubai’de çok tanınmış bir iş insanı imiş). Anne tarafından gelen “Sawaf” Yün tarakçısı ya da Hallaç gibi bir anlamı var. İllüstratör ve görsel sanatçı. Ailesi Şam’dan ABD’ye göçmüş. Kendi ABD’de doğmuş. Rama, Brooklyn'de yaşayan 28 yaşında bir illüstratör, animatör ve seramik sanatçısı. Filistin yanlısı çizimleri ve Orta Doğu temalı eserleriyle tanınıyor. Çift 2021'de bir etkinlikte tanışmış, 2025'te Dubai’de evlenmişler. Banu Avar’a göre “Mamdani’nin en büyük destekçisi renkli darbe kralı George Soros ve Demokratik Parti’nin sahte muhalefet aparatlarından biri olan Amerika Demokratik Sosyalistleri hareketi” imiş. Mamdani, New York Times’a verdiği son röportajda, inanç konusundaki tavrını şu şekilde ifade etmişti:“Hindu-Müslüman bir ailede büyüdüm, inançları birleştirme konusunda çekingen değilim”. Bu ifadeler onun “Dinlerarası diyalog” konusunda istekli olduğu anlamına geliyor. Hatta daha ileri gidiyor ve “Diyalog” değil, “Dinleri birleştirmek”ten söz ediyor.
Ha! İşin bir de Magazin yanı var: Zohran Mamdani, 5 Kasım 2025’te New York Belediye Başkanı seçilen yeni isim, son kampanya ve zafer etkinliklerinde sol bileğinde kırmızı ip bileklik ile görülüyor. Bu ip “Kabala ipi” olarak bilinen kırmızı ip, Yahudi halk geleneklerinde, özellikle Kabala mistisizminde kullanılan bir ipliktir. Sol bileğe takılır; çünkü Kabala’ya göre sol taraf “alan” (enerjiyi alan) taraftır. Amaç, “nazar” (kötü göz) olarak bilinen kıskançlık, haset veya kötü niyetli bakışlardan korunmaktır. Bu ip genellikle Beytüllahim’deki Rahel’in mezarına sarılarak kutsanır, ardından parçalara ayrılıp Ana Bekoach duası okunarak takılır. Benzer kırmızı ipler Hinduizm’de (raksha sutra), Hristiyanlıkta veya Akdeniz kültüründe de koruyucu sembol olarak bulunur. Bu bilinçli bir tercihmi, folklorik anlamda, bizdeki “nazar boncuğu”na benzer bir şey mi, bir hediye mi bilmiyoruz. Hepsi mümkün ama bilgi sahibi olmadan kanaat sahibi olmamak gerek. Mamdani ve ailesi İsraili eleştiriyorlar. Seçilirse “ilk ziyaretini İsraile yapmayacağını” söyleyen tek adaydı. İsrail ve Siyonizm karşıtı Musevi Rabbi’lerden bu seçimde büyük destek gördü. Bu ipi Musevi bir Rabbi de hediye etmiş olabilir mi? Mamdani’nin Kipa’lı resmi de var, Pedofoli bayrağı ile resmi de. Ziyaret ettikleri, ziyarete gelenler onu kendilerine benzetmek istemiş, onun da bunu reddetmemiş olma ihtimali var. “Cinsiyet değişikliği ameliyatları için 65 milyon dolar ayıracağını” da söylemiş, bu ameliyatları yapmayan hastanelere ceza keseceğini’de.
Mamdani’nin, seçim zaferinin ardından yaptığı konuşma önemliydi. Orada şöyle dedi: "New York, göçmenler tarafından inşa edilmiş ve bu gece itibarıyla göçmenler tarafından yönetilen bir şehir olarak kalacak. Beni dinle Başkan Trump, herhangi birimize ulaşmak için hepimizi aşmanız gerek. Müslümanım. Demokrat bir sosyalistim. Bunlar için özür dilemeyi reddediyorum". Mamdani bu söylemiyle %50.4 oy aldı. Beş eyalette 4 belediye başkanlığı bir valilik seçimi vardı, hepsini de Demokratlar kazandı. Bu sonuç Trump için referandum gibi bir etki yaptı. Zaten bir ayı aşkın zamandır geçici bütçe onaylanmadığı için memurlar maaşlarını alamıyorlar ve ABD de gerilim giderek artıyor. Mamdani bu galibiyetle "siyasi bir hanedanı devirdiklerini" belirterek, “New York'un artık Müslüman karşıtı nefret söylemi yayarak seçim kazanılan bir şehir olmayacağını” söyledi. “Artık New York, İslamofobi ticareti yaparak seçim kazanabileceğiniz bir şehir olmayacak.” Uganda doğumlu, Filistin dayanışmasıyla tanınan, sosyalist çizgideki 34 yaşındaki Mamdani’nin bu zaferi, “kapitalizmin kalbi” olarak bilinen New York’ta küresel siyasetin yönünü etkileyecek bir kırılma olarak değerlendiriliyor. Amerikalı sağcı siyasi aktör Charlie Kirk (Charles James Kirk) 10 Eylül 2025’de suikaste uğramadan 2 gün önce onun hakkında, “Sol'un Amerika'yı devirmek için İslam'ı kullanacağını” söylemişti "Ruhsal savaş Batı'ya geliyor ve bunlar bizim uygarlığımıza düşmanlar, Amerikan yaşam tarzını hedef alıyorlar. İslamcılıkla birleşen Marksistler günde beş vakit Müslüman ezanını dinlemeye razı. Bu iki tehdit güçlerini birleştirerek bize saldırıyorlar. İslam, solun Amerika'nın boğazını kesmek için kullandığı kılıçtır" diyordu. Şimdi bu fikri savunanlar Mamdani’ye saldırmaya hazırlanıyorlar.
Mamdani’nin iç poltikaya dönük bir kaç yönünü daha not edeyim buraya. Bir Yunanlı gazeteciye verdiği mülakatta Erdoğan’a “Diktatör” diyor. Gezi’yi destekliyor ama Kemalist değil. Davutoğlu’nun ise dostu. Davudoğlu onun için “Değerli dostum, yiğit kardeşim” diye söz ediyor ve “birlikte kaleme aldığımız Gazze kitabının tanıtım metinlerini de yazan Mahmud Mamdani’nin oğlu. (…) bu yiğit kardeşimizi alkışlamaya ve TBMM’den bir selam göndermeye davet ediyorum.” diyor. Yani AK Partililere de, CHP’lilere de, ekmek çıkmaz buradan. Bana kalırsa Liberaline de, Dindarına da, Milliyetçisine de, solcusuna da, Alevi’sine de, Sünni’sine de. Kimse hemen heveslenmesin. Adam Kapitalizmin merkezinde Sosyalizmin bayrağını yükseltti. Müslüman, Yahudi, Hristiyan, Liberal, Sol, Göçmen, LGBT’li herkesin oyunu aldı. “İslamofobya”ya karşı “Ben Müslüman’ım” dedi. Epstein+Siyonizm rüzgarına karşı, “hayır ilk seyahatimi İsraile yapmayacağım” dedi. Zafer konuşması için sahnete çıkarken Hind müziği eşliğinde Suriyeli eşini davet etti sahneye, Sonra Hindli annesini, sonra Ugandalı Müslüman olan babasını davet etti.
Yunus Emre Erdölen “Serbesiyet”teki makalesinde onu şöyle tanımlıyordu: “34 yaşında. Uganda doğumlu. Hint asıllı Şii bir Müslüman. Ücretsiz kreş ve ulaşımı, kadın ve eşcinsel haklarını destekleyen örgütlü bir sosyalist. Cesur bir Filistin aktivisti. Suriye asıllı karikatürist eşiyle dating uygulamasında tanışan cool bir rapçi. Annesi solcu bir yönetmen, babası Marksist bir akademisyen. Hayır, (…) Netflix karakteri değil. %50 oyla New York’un ilk Müslüman belediye başkanı seçilen sosyalist Zohran Mamdani. Mamdani, sadece Trump’ı, Elon Musk’ı, elitleri, iş insanlarını, aleyhine harcanan milyonlarca doları, İslamofobi’yi, İsrail lobisini alt etmedi, aynı zamanda yeni bir siyasetin mümkün olduğunu da gösterdi”.
Z.K.Mamdani’nin babası Mahmud Hamdani aynı zamanda ABD’deki İslam karşıtlığı üzerine “İyi Müslüman, kötü Müslüman / ABD, Soğuk Savaş ve Terörün kökleri üzerine” bir de kitab yazmış, “ABD’nin İslam dünyası’na karşı yalan, basmakalıp, genelleyerek yaptığı eleştiriler”e karşı. Aile alışılmış tiplerden oluşmuyor. Daha nitelikli bir derinliğe sahip, ADD, ÇYDD gibi değil yani. 10 Kasımda Mustafa Kemal için camilerde mevlüd okutanlardan değil. (Sahi, o mevlüdü, Diyanet değil de CHP+ADD, Camide değil de Anıtkabirde okutsa nasıl olur. Yeşil Kemalistler ve CHP’lilerde birlikte ağlaşırlar). Mamdani Camiye de gitti, Kiliseye de, Havraya da.. Genç, yoksul kesimin sözcüsü oldu bir anda, Sandığa gitmeyen Müslümanları sandığa gitmeye ikna etti. Mamdani’nin kazandığı seçim, en yüksek katılımlı seçimlerden biri oldu. DP ya da CP’lilerin dışındaki sessiz kalabalıkları uyandırdı ve onların sesi oldu. Kampanyasını destekleyen 50 bin’i aşkın gençle birlikte, ya da sosyal mediada birlikte oldular. Bu karıncalar “fil ordusu”nu ve “inatçı eşekler”i yenilgiye uğrattılar. Sadece Trump değil, Siyonistler, Elon Musk da kaybetti. İddiaya göre bu 50 bin kişi bir günde 150 bin evin kapısını çaldı.. Amerikalı Müslümanlar, Siyonistlerin baskısı altındaki siyasilerin kendilerinden uzak durduğu bir zamanda Mamdani’yi Cuma namazında aralarında saf tutup namaz kılarken, kendileri ile konuşurken, destek isterken buldular.
“Zohran”ın “Zühre yıldızı” gibi bir anlamı var. "Parlayan, ışık saçan, çiçek açan, güneş gibi parlayan gökyüzündeki en parlak yıldız gibi bir anlama geliyormuş. Kwame "Cumartesi doğan erkek çocuk" demekmiş. O’na babası bu ismi, Gana'nın ilk devlet başkanı Kwame Nkrumah'ya ithafen vermiş. "Mamdani" ise Hint kökenli “Hoca’lar/Mollalar” denen (İsmaili Müslüman) topluluğundan geliyormuş ve bu isim Uganda’da yaygın bir soyadı imiş. Bakalım bu “yeni yıldız” NewYork’un ufkunu ne kadar aydınlatacak. İlginç bir aile. Asya, Afrika, Avrupa geçmişleri var. Kapitalizmin kalbinde yaşayan bir Sosyalist geçmişe sahip entellektüel bir aile. Sanat, siyaset herşey var. Bundan sonraki yolculuğunda sanırım 1. Dünya savaşı yıllarında, kapitalizmin, Komünizm’in, Faşizmin gölgesinde şekillenen kavram ve kurumlarla 21. YY’ı açıklamanın mümkün olmadığını o da görecek. “Düne dair ne varsa dünde kaldı. Şimdi yeni şeyler söyleme zamanıdır”. Evet “Biz insanız”! Buradan başlamalıyız. Ahlak ve aile temelli yeni bir toplum ve yeni bir dünya. Dini, etnik, ideolojik, politik, felsefi ve vijdani kanaat farklılarına hayat hakkı tanıyan yeni bir siyaset tarzına ihtiyaç var. Müslümanım dediğine göre, Mekke’deki “Hılful Fudul”u biliyor olmalı. Farklılıklarımıza rağmen barış içinde bir arada yaşama anlayışının filizlendiği bir zeminden söz ediyor. “Medine sözleşmesi” yine çoğulcu bir hukuk topluluğu oluşturuyor. Hz. Ömer’in “Kudüs beyannamesi” ise, geçmişin manevi mirası ile birlikte, herkesin can, mal, namus, akıl-inanç ve nesil emniyetini esas alan, adalet, barış, hürriyet temelli, herkesin inandığı gibi yaşadığı, düşündüğünü özgürce ifade edebildiği bir toplum düzeni, bir siyasi sisteme ihtiyaç var. Selam ve dua ile.