Savaşlar bünyesinde acı gerçekleri barındırır. Bu can alma oyununun en ağır sonuçlarından biri, kuşkusuz ki insan kaybıdır. Askerler kadar sivil halk da savaşın hedefi hâline gelir.

İsrail’in saldırganlığıyla oluşan ortam Gazze’yi haritadan silerken İran ve İsrail içinde de büyük yıkıma sahne oluyor. Buradan hareketle hatırladım; 40 yıl kadar önce ‘Savaş’ başlıklı şiire, “Savaşla savaşmak istiyorum” diye başlamıştım. “Savaş, bak!” diye devam etmiş ve son noktayı koyarken bağırmıştım:

- Ortaya çık şavaaaş!

Çıktı… Yaktı, yıktı. Yakıp yıkmaya devam ediyor.

***

Biliyorum ki savaş, insanlık tarihinin en vahşi ve yıkıcı olaylarından biridir. Sadece cephelerde değil, toplumun her kesiminde derin yaralar açmıştır. Siyasi anlaşmazlıkların, ideolojik çatışmaların ya da inanç farklılıklarının ve ekonomik çıkarların sonucu olarak patlak veren savaşlar, insan yaşamı, doğa, ekonomi ve toplumsal düzen üzerinde onarılması güç tahribat yaratmıştır.

***

Savaşlar bünyesinde acı gerçekleri barındırır. Bu can alma oyununun en ağır sonuçlarından biri, kuşkusuz ki insan kaybıdır. Askerler kadar sivil halk da savaşın hedefi hâline gelir. Çocuklar, kadınlar, yaşlılar; yaşamın en savunmasız kesimleri çoğunlukla en büyük bedeli öder. Kuşaklar boyunca aktarılan bu psikolojik yük, toplumun geleceğini de olumsuz etkiler.

***

Gazze’de ve İsrail ile İran arasındaki karşılıklı saldırılarda görüldüğü gibi savaşlar, ülkelerin ekonomik altyapılarını büyük ölçüde tahrip eder. Tarım alanları, fabrikalar, ulaşım ağları ve enerji kaynakları ya doğrudan yok edilir ya da kullanılmaz hâle gelir. Üretim durur, ticaret kesintiye uğrar, enflasyon artar ve temel ihtiyaç maddelerine ulaşmak zorlaşır. Savaş sonrası ülkelerde işsizlik oranları artarken, halk geniş çaplı bir yoksulluğa sürüklenir. Bu ekonomik çöküş, yalnızca savaşan tarafları değil, bölgesel ve küresel ölçekte diğer ülkeleri de etkileyebilir.

***

Türkiye şunu çok iyi bilir: Savaşlar, milyonlarca insanın evini, yurdunu terk etmesine neden olur. Mülteci krizleri hem göç veren hem de göç alan ülkeler için ciddi insani ve politik sorunlar yaratır. Savaş mağduru insanlar, çoğunlukla temel haklardan yoksun bir yaşam sürmek zorunda kalır. Eğitim, sağlık ve barınma gibi temel hizmetlere erişim kısıtlı hâle gelir. Bu durum, sosyal uyum sorunlarını ve toplumsal çatışmaları da beraberinde getirir. Nitekim bunu Türkiye için bir tuzağa dönüştürmek isteyenler çıkmıştır…

***

Dikkatinizi çekmiştir, Gazze’de ve İran ile İsrail semalarında uçan kuşlardan daha fazla füze görülmesi ve füzeleri avlayan füzelerin ekranlara yansıması bir kez daha göstermiştir ki savaşın etkileri yalnızca insanlar üzerinde değil, doğa üzerinde de yıkıcıdır. Bombardımanlar, kimyasal silahlar ve ağır sanayi faaliyetleri, ekosistemleri tahrip etmekte; ormanlar, nehirler, tarım alanları büyük zarar görmekte; bu da gıda güvenliği için tehdit oluşturmaktadır.

***

Dahası; savaşlar hem içeride hem de dışarıda toplumun birlik duygusunu, sosyal dokusunu ve toplumlar arası barışı bozmakta; etnik, dini ya da mezhep temelli çatışmaların fitilini ateşlemektedir. Savaş insanlar üzerinde öylesine derin izler bırakmakta ve etkiler yaratmaktadır ki kısa vadede zaferle sarhoş olanlar, uzun vadede geri dönüşü zor kayıplarla ayıkmaktadır! Oysa gerçek kazanç, silahların değil, fikirlerin konuştuğu bir dünya düzeninin inşası ile mümkündür…