Medya da bu denklemde önemli bir oyuncudur. Ana akımın verdiği mesajlar, sosyal medyada yayılan içerikler seçmenin algısını şekillendirir. Özellikle kararsız seçmen, gördüklerinden kolay etkilenebilir.
Her seçim dönemi geldiğinde aynı soru yeniden gündeme gelir: Vatandaş neye göre oy verir? Kimi ideolojiye sadık kalır, kimi hizmete bakar, kimi de hayat pahalılığına… Ancak işin aslı, oy verme davranışı sanıldığından çok daha karmaşık ve katmanlıdır.
Birçok seçmen için ekonomi en belirleyici faktördür. Cebindeki para azalmış, mutfaktaki yangın büyümüşse, vatandaş bunu pusulada bir tepkiye dönüştürür. Ancak ekonomi her şey değildir. Bazen bir liderin karizması, bazen bir partinin geçmişte bıraktığı izler oy tercihini belirler.
Medya da bu denklemde önemli bir oyuncudur. Ana akımın verdiği mesajlar, sosyal medyada yayılan içerikler seçmenin algısını şekillendirir. Özellikle kararsız seçmen, gördüklerinden kolay etkilenebilir.
Bir diğer faktör de kimliklerdir. Etnik, mezhepsel ya da kültürel aidiyetler, seçmenin yönünü belirlemede güçlü bir etkiye sahiptir. Bazen mantık devre dışı kalır, duygu kazanır.
Elbette umut da unutulmamalı. Seçmen sadece geçmişe değil, geleceğe de oy verir. Geleceğe dair umut veren liderler, projeler ya da vaatler birçok kişiyi sandığa götürür.
Sonuçta her bir oy, bireysel bir hikâyenin dışa vurumudur. Seçmenin zihninde nelerin ağır bastığını anlamadan, gerçek demokrasiyi kavrayamayız.
Sandık sadece sayıların değil, duyguların ve beklentilerin de fotoğrafını çeker. Ve o fotoğrafa iyi bakmak, toplumun nabzını tutmanın en doğru yoludur.