Trump “Tarihin sonu”na giden yolda, “Tanrıyı kıyamete zorlarken”, Mesih’i karşılayacak ve onun yanında olacak kişi olmak istiyor. Onun için “Dinlerarası diyalog” ve “İbrahim buluşmaları”, Yahudilerin Meşiah, Hristiyanların ve Müslümanların “Mesih” beklentisinin buluşma noktasındaki kişi olmak. Nobel barış ödülünü de bunun istiyordu, beklentisini gelecek yıla erteledi.. Gazze onun için Kudüs’e sıçramak için bir trampen tahtasından başka bir şey değil.
Bu yılın sonuna geldik. Millenium’un ilk Jübilesi tamamlanırken İznik’ten Kudüs’e bir kapı aralamak istiyor. Kasım başında Papa İznik’e gelecek. Trump’un bu yolculukta Rusya’yı ve Çin’i frenlemesi gerekiyor. Hepsinden önce ABD’yı bölünse de birleştirerek ayağa kaldırması gerekiyor. Onun için ABD’yi mevcud haliyle ayakta tutmaya çalışmaktan daha kolay ve daha itibarlı bir yol var, o da dağılan Amerika’yı birleştirip yeniden ayağa kaldırmak. Yani Kaos’dan doğacak düzen!
Trump’ın asıl korkusu düşmanlarından değil, kendi içinden kaynaklı bir korku. ABD’nin dış borcu, yani Dolar kamburu. Trump bugünden 2026’da açıklayacağı, altın karşılığı üretilebilecek, AltCoin’lerle, muhasebeleştirilebilir devletlerin kabul edileceği, mevcut bankacılık sistemini dönüştürmeyi hedefleyen, yapay zeka destekli, tek bir global para sisteminin tedavüle sokulması için. Planter üzerinden simülasyonlar, ihtimal, maliyet ve risk hesabları yapıyorlar. Bu başarılırsa, tek bir ekonomik sistem ve ardından tek bir hukuk sistemi. Ondan sonra arkası gelir zaten. Siyasi sistem, Sivil toplum, dinin yeniden yapılandırılması filan. Geçenlerde ciddi bir kripto para krizi yaşandı. Yüz milyar’larca dolar karşılığı kripto para kaybedildi. Bundan sonra da olacak buna benzer şeyler. O küçük tasarruf sahipleri piyasadan kışkışlanacak, daha sonra kara para, kayıt dışı para, of shore’lerdeki paralar, gizli hesaplara gelecek sıra. Bunun anlamı şu, Trump bu süreçte trilyonlarca dolar borcundan kurtulmak için Bir gasb/çökme operasyonuna imza atacak. İtiraz edenlerin kara para kaynakları, ilişkileri açıklanacak, gerekişe işte o zaman onlar hakkında Epstein dosyaları, kasetleri devreye girecek.
İtiraz eden ülkeler olursa, Starlink’ler üzerinden Laser ve RF silahları ile onları yola getirmek hiç de zor değil. Ya da Akıllı telefonlar, akıllı evler, akıllı otomobiller, Akıllı robotlar, akıllı işyerleri, akıllı şehirler, bir anda Global çetenin kontrolüne geçmiş.
HAARP teknolojisi ile iklim manipülasyonu, deprem, kuralık, sel baskınları, dolu, fırtına, şimşek şeklinde iklimin silah olarak kullanılması artık mümkün. RF, Laser, Artırılmış sanal gerçeklerle, gökten gelen görüntüler ve garib seslerin dünyanın bir çok yerinde duyulması sürpriz olmamalı.
Bu süreçte Trump’ın “Nadir Elementler” ile ilgili olarak sık sık Ankara’nın kapısını çalması sürpriz olmayacak. Bu nadir elementler, stratejik madenler konusu, netameli bir konu. NATO’nun bir “stratejik madenleri sınırlandırma komisyonu” var. Adı COCOM. Bu madenlerin işlenmesi, satılması, kullanılması onların iznine bağlı. Onlar “satamazsın” dedi mi satamazsın. Boraks konusu öyle oldu. Boraks için bu karar alındıktan sonra da bu işin İngiliz Boraks Consalited’e verilmesi için solcuları (DİSK), sağcıları (DP), İslamcıları, herkesi kullandılar. (Mesela DESİYAB’ın bu alanda yatırım yapması engellendi)DP döneminde oldu bütün bunlar. Sıtkı Yırcalı bu şirketin Türkiye’deki temsilcisi. DP finansmanı da bu yoldan sağlandı. Biz Boraksı yakıt olarak kullanamıyoruz ama, Bizim Boraksımız “Batıya kalkan tren”in yakıtı oldu. Bu Boraksı Türkiye’de işleten iki şirket vardı, biri Kimsan, öteki Atabay. Sonrada bunların rafinerileri kapatılıp yetki Etibank’a verildi, Etibank’ta yetkilerini büyük ölçüde BC’ye devretti.
İşin içine Atabay girince, hemen ilk akla gelen isim Mehmet Öz. Öz Türk-Amerikan vatandaşı kalp cerrahı, televizyon sunucusu ve şu anda Trump yönetiminde “Medicare ve Medicaid Hizmetleri Merkezi” (CMS) Yöneticisi, Türk ilaç şirketi Atabay İlaç ile aile bağlarına sahip. Annesi Suna Öz (kızlık soyadı Atabay), İstanbul’un tanınmış Atabay ailesinden geliyor ve bu aile, Atabay İlaç’ın kurucuları arasında. Bu bağ, özellikle CoVID-19 pandemisi sırasında Atabay’ın ürettiği CoVID ilacının, ARGE çalışmaları, Sağlık Bakanı F. Koca’nın başında olduğu Medipol’de yapıldı.
Trump’ın özel ajandasında en önemli konulardan biri “Nadir Elementler” konusu. Onun için Türkiye’ye sarmış durumda. Afganistana bunun için geri dönmek istiyor. Ukraynayı bunun için istiyor. Bizim Eskişehir, Kütahya, Afyon, Balıkesir bölgesinde, çok fazla çeşitliliğe sahip önemli bir miktarda Nadir element bulunuyor. Çin tek başına nadir element üretiminin yaklaşık %80’ini kontrol ediyor.
Neodimyum ve disprosyum, yüksek performanslı kalıcı mıknatısların üretiminde kullanılır. Bu mıknatıslar, elektrikli araç motorları, rüzgar türbinleri, sabit disk sürücüleri ve hoparlörlerde bulunur. Seryum, ekran parlatma tozlarında kullanılır. Öropyum ve Terbiyum, LED ekranlarda ve floresan lambalarda fosfor malzemesi olarak renk üretimini sağlar. Bataryalar: Lantan, nikel-metal hidrit bataryalarda (hibrit araçlarda) kullanılır. Lazerler: Erbiyum ve İtriyum, fiber optik iletişim sistemlerinde ve tıbbi lazerlerde kullanılır. Rüzgar Türbinlerinde Neodimyum bazlı mıknatıslar, rüzgar türbinlerinin jeneratörlerinde yüksek verim sağlar. Güneş Panellerinde Nadir elementler, ince film güneş hücrelerinin üretiminde kullanılır. Nükleer Enerji santrallerinde Gadolinyum, nükleer reaktörlerde nötron absorbanı olarak kullanılır.
Savunma Sanayinde Radar ve Füze Sistemleri için Samaryum ve Neodimyum, hassas güdüm sistemlerinde ve radar teknolojilerinde kullanılır. Jet Motorları: İtriyum, yüksek sıcaklıklara dayanıklı seramik kaplamalarda kullanılır. Tıp ve Sağlık Görüntüleme Cihazları: Gadolinyum, MRI (manyetik rezonans görüntüleme) cihazlarında kontrast madde olarak kullanılır. Kanser Tedavisinde Lutesyum, bazı kanser türlerinin tedavisinde kullanılan radyoizotop terapilerde rol oynar.Kimya Endüstrisinde Katalizörler olarak Seryum, petrol rafinasyonunda ve otomotiv egzoz sistemlerinde katalizör olarak kullanılır, böylece emisyonlar azalır. Cam ve Seramik’de Seryum cam parlatma ve renk giderme işlemlerinde kullanılır. İtriyum, yüksek mukavemetli seramik üretiminde önemlidir. Araştırma ve Bilim Alanında Nadir elementler, süperiletkenler ve kuantum hesaplama gibi ileri teknoloji araştırmalarında kullanılır. Örneğin, İtriyum bazlı bileşikler yüksek sıcaklık süperiletkenlerinde rol oynar.
Bizde nerede ne kadar nadir element var ve bunlar nerelerde kullanılır, bunu da yazarsam yazı uzayacak. Arkadaşlarla konuştuk, bugün elipshaber’de bu konuyla ilgii bir röportajım yayınlanacak, orada bu konuda bilgi vereceğim inşallah.
Peki bu durumda ne yapacağız? Aslında Devlet içinde bir “Stratejik Madenler ARGE, Değerlendirme, Derecelendirme, İzleme Merkezi” kurulması gerekiyor. Bunun içinde Enerji Bakanlığı, Teknoloji Bakanlığı, Çevre Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, TÜBİTAK, YÖK, TOBB, Milli Emlak, MİT, EGM, Jandarma da mutlaka olması gerekir. Ayrıca mutlaka bu konuda, taleb ve şikayetleri değerlendiren bir birim yanında, muhtemel hukuki sorun çözümü için gerçekten tam bağımsız bir İhtisas Mahkemesinin kurulması gerekir. Bütün çalışmaları, temasları takib edecek bir TBMM daimi Takip ve inceleme komisyonu kurulması gerekir. Bu konuda Üniversitelerimizin akademik çalışmalara başlatması, TUBİTAK’ın SİADlara danışmanlık yapması ve milli üretim için teşvik programları hazırlaması gerekir. Bu kaynağı elimizden alırlar. Şimdiden başladılar, rezerv yetersiz, işlenebilir elementlerin kalitesi düşük , oranı az diye. Üretemezsin, satamazsın diyorlar. Teknolojik ve İnsan Kaynakların yetersiz diyorlar. Çin, “ben sana teknoloji vereyim sen ürününü zenginleştir bana sat” diyor. ABD, sen madenleri bana ver, ben üreteyim ve ben kendi ürettiğimi kendim kullanayım değerlendireyim”, diyor. Yani bizden toprağı kiralayacak, işçimizi, mühendisimizi kendi kullanacak.
Dışarından teknolojik ve İK getirecek ve sonra da ürettiği ürünü kendi alıp gidecek. Hatta belki ön rafinerasyonu burada yapıp, cevher zenginleştirmesini kendi ülkesinde yapacak. Yani bize para da vermeyecek, iş de öretmeyecek. Ve biz bu ürünlerden ne kadar ne üretildi bilmediğimiz gibi, kimseye de satamayacağız, hatta belki bizim kendi kullanımımız için bile, “benim üretimim bana yetmiyor” diye vermeyecekler. Trump’la el sıkışıyorsanız, hemen elinize bakın, parmaklarınızdan biri eksik olabilir. Çünkü çalmış olabilir. İkincisi elinizi koklayın bakalım, kan kokuyor mu? Çünkü onun ellerinde aynı zamanda Gazzeli çocukların kanları da var. Bu konuda bir şey yapmak isteyenler varsa, bana kalırsa basiret sahibi, irfan sahibi, münevver bir zat olan emekli Prof. Abdullah Çoban ile bir konuşsunlar. Benim tanıdığım nadir element rafinarasyonu konusunda dünyadaki sistemlerle boy ölçüşebilecek bir teknolojiye sahip, yerli ve milli iş adamlarımız da var. Bilim adamlarımız da vardır. Bunların ortaya çıkmasının önündeki en büyük engel, yerli, milli ve yabancılarla işbirliği içindeki (!?) yamyamların, tehdit, şantaj ve müdahelelerine muhatab olma endişesidir.