Biz, bu ülkenin insanları…
Farkında olmadan, hep birlikte üzerine oturduğumuz bir bombanın geri sayımını dinliyoruz.
Adı sanal kumar, yasa dışı bahis.
Bu artık üç beş kişinin gizli köşede oynadığı bir oyun değil; hepimizi içine çeken dev bir bataklık.
MASAK’ın verilerine göre sadece İstanbul’da yılda 400 milyar TL kara para dönüyor.
Ülke genelinde bu rakam 50 milyar dolar… Yani 1 trilyon TL!
Bu, devletin bütçesini sarsacak, toplumu çürütecek büyüklükte.
Yasal bahis hacmi bunun onda biri bile değil.
Bu tablo, yangının sadece görünen kısmı.
233 bin yasa dışı bahis sitesi kapatılmış… Ama her kapatılanın yerine üç tane yenisi açılmış.
280 bin banka hesabı, 1 milyondan fazla ödeme hesabı bu pisliğe hizmet etmiş.
Üniversite öğrencisi, ev kadını, emekli… Hepimizden insanlar 20-30 bin liraya hesaplarını kiralamış.
Bu demek ki, hastalık sadece dışarıdan gelmiyor; bizim içimizden yayılıyor.
Ve para kaybı en küçük zararı!
Asıl kaybettiğimiz şey; ahlakımız, onurumuz, ailemiz.
Biz çalışarak kazanma kültürünü kaybediyoruz.
Yerine kolay para hayali yerleşiyor.
O hayal uğruna yalan söyleyen, hırsızlık yapan, borca batan, intihar eden bir toplum haline geliyoruz.
Evlerimiz yıkılıyor, sofralarımız boşalıyor, gençlerimiz gözümüzün önünde çürüyor.
Bu, sadece bir bağımlılık değil; bu planlı bir işgal.
Tankla, tüfekle değil; cebimizdeki telefonla, elimizdeki klavyeyle işgal ediliyoruz.
Ahlakımız çürütülüyor, üretim gücümüz yok ediliyor, gençlerimiz bağımlı yapılıyor.
Bu, geleceğimizin beynine yerleştirilmiş bomba.
Ve o bomba geri sayıyor.
Biz ya şimdi dur diyeceğiz…
Ya da patladığında hepimiz altında kalacağız.
O zaman “eyvah” demek için çok geç olacak.