Bu gün adı konulmamış bir yarı savaş ekonomisinin içerisindeyiz aslında. Bunda savunmaya ayrılan açıklanan ve açıklanmayan rakamların payı çok büyük.

Bir adam kalbinden geçireceği ciddi bir operasyon için çok iyi bir hastanede çok iyi bir doktor tarafından ameliyata alınmış.

Ailesi ameliyathane kapısının önünde beklemekte. Uzun bir süre sonra doktor ameliyattan çıkıp ailenin yanına gelip ‘’Size bir iyi bir de kötü haberim var’’ demiş.

Aile heyecanla iyi haberi duymak isteyince doktor; ‘’ kapakçıkları değiştirdik, 3 damara by pass yaptık aortta ki sıkıntıyı giderdik’’ demiş.

Aile sevinmiş doğal olarak ve merakla kötü haberi beklerken doktor konuşmaya devam etmiş ‘’ tüm bunları yaptık ama maalesef kanamayı durduramadığımız için hastamızı kaybettik başımız sağ olsun.’’

Bu bir fıkra ama şuan Türkiye’ nin sosyo ekonomik durumunu en güzel anlatan - gerçeklik- aynı zamanda.

Sayın Mehmet Şimşek büyük beklenti ve umutlarla göreve yeniden geldiğinde herkeste bir umut vardı. Borsa yükselişle karşılamıştı kendisini.

Geçen süre zarında Sayın Şimşek’in enflasyonu dizginlemek ve pandemi etkilerini gidermek adına boşalmış bir hazine söz konusu iken yapacağı 2 şey vardı.

1- Arzı arttırarak enflasyonu dizginlemek.

2- Sıkı para politikası ile alımı aşağı çekerek enflasyonu dizginlemek.

Sayın Şimşek burada 2. Yolu tercih etti. Sıkı para politikaları ile ödemelerin maaş zamlarının enflasyonun altında tutarak, vergileri harç ve cezaları arttırarak, Devletin ödeme meblağlarını kısarak ve vadelerini uzatarak, tasarruf (!) tedbirleri uygulayarak bunu sağlamaya çalıştı.

Rakamlar üzerinde başarılı oldu mu evet. Yüzde 70 olan enflasyonu yüzde 35 seviyelerine rakamsal olarak indirdi. Ama buna karşın ülkede ki reel sektör, üretim kesimi ve ihracatçı ne hale geldi bilen biliyor. Baskılanan kur tüm ayarları bozdu.

Her yerden mantar gibi konkardato ilanları geliyor. Tekstil sektörü neredeyse tamamen Mısır başta ucuz işçilikli ülkelere kaçıyor. İnşaat sektörü dinamizmini kaybetti. Esnaf ağır Maliye baskısı ve artan vergiler karşısında çaresiz, çiftçi ise tamamen zararda.

Yani ameliyat çok başarılı ama hasta ölüyor.

Buna karşı herkes elindeki nakitleri banka faizlerinde katlama derdine düşmüş. Bu gün ülke genelinde 10 milyon lira olan bir evin kira getirisi 60 bin TL civarında. 10 Milyon lirası olan bir kişi yatırım için bir ev alıp kiraya vermek yerine o parayı bankaya koyup ayda 450 bin liraya yakın faiz geliri elde ediyor. Bu sırada evin değeri de ne yazık ki faiz getirisi kadar artmıyor. Bunun sektörler bazında etkisi büyük ama esas konut arzı azalmaya başladığı için kiralar her yerde uçtu gitti.

Bu yaşanan süreçte KKM başta olmak üzere yüksek faiz politikaları ülkede resmen servet transferine sebep oldu, para el değiştirdi.

KKM maliyetini hazine yani biz, hepimiz karşıladık. Her beraber aman sakın dolar alıp bizi kilitlemesinler diye ülkenin zenginlerinin cebine fazla fazla para koyduk.

Vatandaş büyük fotoğrafa bakmaz. Pazara çıktığı zaman neyi kaça alıyor, markete girdiği zaman ne ödüyor, maaşı kaç lira, kirası ne olmuş ona bakar.

Hükümet tüm bu ekonomi politakalarını uygularken bir tek şey yapıp Tarımda Üretim Planlamasına geçse ve verdiği destekleri yeniden düzenlese 2 yıl içerisinde bizler et süt peynir ve sebze meyvede bu fahiş rakamlarla karşılaşmayacaktık.

Manisa’ da tarlada karpuz 1 TL ike Pazarda 7, Manavda 10, 3 harfli marketlerde 8 TL nasıl oluyor girdabının tedbirini ve çözümünü hükümet ortaya koysaydı inanın hayat hepimiz için çok daha kolay olurdu.

Bu gün adı konulmamış bir yarı savaş ekonomisinin içerisindeyiz aslında. Bunda savunmaya ayrılan açıklanan ve açıklanmayan rakamların payı çok büyük.

Çok ciddi bir savunma ve saldırı gücümüz oluştu, Havada karada denizde artık NATO’ un ilk 3 ordusu içerisindeyiz. Ama bunu ölen kocasının 17 Bin Liralık BağKur maaşının 3’ te 4’ ünü alan Nazike Teyzeye anlatamazsınız. Asgari ücret ile fabrikada çalışan Nermin ablaya Ali Abi’ ye anlatamazsınız. Bir fincan kahveye 150 TL vermek zorunda kalan üniversite öğrenci Aybüke’ ye anlatamazsınız, ektiği karpuzu toplamak yerine tarlasında bırakan Mehmet Dayıya anlatamazsınız, banka kredilerini kıstığınız için factoringte rica minnet aylık yüzde 8 ile çek kırdıran Muhsin Bey’ e anlatamazsınız.

Ekonomi siyasetin gücüdür. İktidar gücünü aslında güçlü ekonomiden ve konfor alanı oluşmuş olan halktan alır. Bu konfor alanlarını daraltırsanız bir daha ki seçime oy alamazsınız.

Mali disiplin ve sıkı para politikaları ile bir yere geldik. İyi de bir yere geldik ve eğer Hükümet ve Ak Parti iktidarının devamını istiyorsa üretimi arttıracak her alanda arzı arttıracak özellikle tarımsal üretimi yeniden regüle edecek politikalara acilen geçmek ve uygulamak ve bunun kaynaklarını bulmak zorundadır.