Bir kokina almak, küçük bir gelenek sürdürmektir. Gelenekler, gündelik hayatın hızında unuttuğumuz bağları diri tutar.
Yılbaşı yaklaştığında sokakların rengi değişir. Vitrinlerde ışıklar çoğalır, tezgâhlarda narlar, çam dalları ve kırmızıya çalan süsler belirir. Bu manzaranın en sessiz ama en anlamlı simgelerinden biri de kokinadır. Çoğu zaman “yeni yıl çiçeği” diye geçiştirilen kokina, aslında bir süsten çok daha fazlasıdır.
Kokina, dikenli dalları ve parlak kırmızı meyveleriyle dayanıklılığın simgesidir. Zor koşullarda yetişir, kolay solmaz. Belki de bu yüzden yılbaşıyla özdeşleşmiştir: Geride bırakılan bir yılın yorgunluğuna rağmen ayakta kalabilmeyi, yeni yıla dirençle girmeyi hatırlatır. Evlerin kapısına ya da masaların ortasına konduğunda “şans getirsin” denir ama asıl şansı, hatırlattığı anlamlarda aramak gerekir.
Bir kokina almak, küçük bir gelenek sürdürmektir. Gelenekler, gündelik hayatın hızında unuttuğumuz bağları diri tutar. Büyük iddialar taşımazlar ama insanı köklerine bağlarlar. Kokina da tam olarak bunu yapar. Bir evin köşesinde dururken geçmiş yılbaşlarını, çocukluk anılarını, kalabalık sofraları ve paylaşılan umutları sessizce çağırır.
Kokinanın bir başka önemi de emeği görünür kılmasıdır. Bu bitkiyi tezgâha getirenler, soğukta, yağmurda çalışan emekçilerdir. Yılbaşına günler kala sokak köşelerinde, pazarlarda kokina satan insanları görürüz. Onlardan bir demet almak, yalnızca eve bir süs götürmek değildir; o emeğe saygı göstermektir. Küçük bir alışveriş, bir günün yükünü hafifletebilir, bir evin sofrasına katkı sunabilir.
Elbette kokinanın etrafında dolaşan bir batıl inanç da vardır: “Eğer yılbaşından diğer yıla kadar bozulmadan kalırsa, dilek gerçekleşir.” Buna inanıp inanmamak kişisel bir tercih. Ancak bu inanışın kendisi bile insanın umut etme ihtiyacını gösterir. İnsan, her şeye rağmen umut etmek ister. Kokina da bu umudun sembolüdür. Solup gitmeyen bir dal üzerinden, hayatın da aynı direnci gösterebileceğine inanırız.
Yeni yıl kararlarının çoğu birkaç hafta içinde unutulur. Büyük hedefler, uzun listeler hızla anlamını yitirir. Oysa kokina gibi küçük semboller daha kalıcıdır. Her gün gözünüze ilişir, farkında olmadan sizi yavaşlatır. “Geçen yıl ne yaşadım, bu yıl ne istiyorum?” sorusunu sessizce sordurur.