ABD’de, İsrail de Gazze konusunda geri atmayacak, atamaz. Zaten ABD son BM GK kararını Veto ederken de bunu gösterdi. ABD bu anlamda UCM kararlarını da dinlemiyor, görünen o ki, Trump iş başında kaldığı sürece, bundan sonra da dinlemeyecek. ABD İsrail’i arkasına almak ve bundan sonraki süreci kendi yönetmek istiyor, İsrail ise ABD’yi arkasına alarak bu savaşı yönetmek istiyor. Aslında süreci yöneten ne Trump, ne de Netenyahu. Onlar bir süre sonra ortadan kaldırılabilir de. Süreci Şeytan yönetiyor. Bizim gördüğümüz ise süreci Palantir yönetiyor. Katliamdan geri adım onlar için ölüm demektir. Bunlar tamamen Teoloji, Kehanet ve Astrolojiye dayalı bir yol izliyorlar.
Kurulan oyuna göre, AB Rusya ile dengelenecek, Çin Hindistan’la. Diğer ülkeler, savaşla, ekonomik, siyasi kriz, toplumsal olaylarla kontrol edilmeye çalışılacak.
Topyekun saldırıya geçecekler. Siber savaş, biyolojik savaş, kimyasal savaş, Psikolojik savaş, taktik nükleer başlıkların kullanılacağı bir savaş, dini, mezhebi, siyasi, ideoloji, etnik çatışmalar say sayabildiğin kadar. Konvansiyonel sistemlerin vurulması ya da bir şekilde tüketilmesi, dünyadaki nükleer kapasitenin bir şekilde kullanılması ya da yok edilmesi gerekiyor. Matruşka, içiçe geçmiş, çok, asimetrik bir savaştan söz ediyorum. Yani öldürenin niye öldürdüğü, ölenin niye öldüğünü bilmediği bir savaş. İç savaş-dış savaş, soğuk savaş, hibrit savaş, vekalet savaşı, ne kadar savaş türü varsa göreceğiz. Bu şekli ile bu savaş, tarihin, ilk ve son savaşı olabilir. Cinlerin-Şeytanların işin içinde olduğu bir savaştan söz ediyorum, Mehdi, Mesih, Meşiah, Yecüc-Mecüc, Gog-Magog, Dabbetül arz, Mescid-i Aksa’nın yıkılması Süleyman Mabedi’nin yeniden inşası, Deccal, Melheme-i Kübra, “Tarihin sonu” nu getirecek bir “Medeniyetlerarası savaş”dan söz ediyorum. Huntington ve Fukuyama daha 1990’a gelirken, SSCB’nin dağılması öncesi işaret fişeğini çakmıştı. Millenium yani 2000 yılı “yeni dünya düzeni” için sürecin başlangıcı idi. O günlerde bunu anlattığımız komplo deyip geçti insanlar. Bugün de bir çok kişi işin vehametini anlamış değil. Hele gözüne at gözlüğü takılmış siyaset, bürokrasi, akademi, media, cemaat denilen yapılar neyin ne olduğunu bile hala tam olarak anlamış değiller. Dünya nüfusunun 500 Milyona indirilmesi senaryosunu bile birileri “komplo teorisi” olarak görüyor. Ya da Evenjelik’lerin “Tanrıyı kıyamete zorlama” senaryosu hala birileri için bir komplo teorisi.
Bakın ABD’deki seçilmişlerin %90’ı Siyonist lobiyi destekliyor, çünkü oradan fonlanıyorlar. Ama halkın %70-80’e varan kısmı Siyonizm’e karşı. Siyonizm’e destek İsrail’de bile bu kadar yüksek değil. Şunu görelim, bilelim, İsrail’in temelleri Türkiye’de atıldı. Büyük İsrailin temellerini de burada atmaya hazırlanıyorlar. Chabat, Karay ve Hazara senaryolarını hayata geçirmek için burada. Nuhi Yasalar, İbrahim buluşmasının merkezinin İstanbul olmasını F. Gülen başaramadı, iş Chabat’a düştü. Chabat Kıbrıs’ı İsrail için hazırlıyor, Azerbaycan’ı da aynı şekilde. Kıbrıs İsrail için Gazze kadar önemli. O zaman Doğu Akdeniz İsrail’in Münhasır bölgesi olacak, Lübnan’ı ve Lazkiye’yi kendine bağlı bölge haline getirdiğinde. Yani uyumaya devam edersek İsrail’le komşu olacağız.
Gazze düşerse, Mescid-i Aksaya ilk kazmayı vurduklarında İsrail askerlerinin Şam sokaklarında olması gerekiyor. O zaman İsrail’in sınırları Şarm el-Şeyh’e uzanmış olacak Güney’de. Yani Sina Büyük İsrail’in olacak. Ürdün Suriye ve İsrail’le olan sınırından geri çekilecek, yarın İsrail, NEOM - LİNE projesinin de içinde olduğu bölgenin sınırlarını Mekke’ye kadar uzatarak, Hicaz bölgesini Ürdün’e bağlayabilir. Yani İsrail, Ürdün üzerinden Hicaz bölgesine el atabilir. İsrail’in içinde SDG’yı, Dürzileri barındıracak Kürdistan için ve kurulacak kukla Filistin için toprağa ihtiyacı var.. Gazze’liler, Diaspora, Lübnan’dan gelecek olarak, işgal altındaki topraklarda meskun Filistin’liler , bu kukla devletçiğe sürülecek. Bu Şeytani planda Nükleer kapasiteye sahip Pakistan ve İran’ın bölünmesi de var.. İsraile komşu tüm devletler ve Arz-Mevud+Karay+Hazara projesi içinde yer alan devletlerin sınır, rejim ve iktidar yapıları değişecek.
Bu Savaş başladı aslında, ama çoğu kimse farkında değil. O yangınlar durduk yere çıkmıyor. Chemtrails, 5G bu savaşın bir parçası. Küresel ısınmadan söz ediyorlar, iklim yalanları ile insanları kandırıyorlar ama Radyo Frekansların nasıl dünyayı kirlettiğini, bunların canlı hayat üzerinden etkisini söylemiyorlar. 5G oksijen atomlarının frekansını değiştirdiği için nefes aldığımız halde yeteri kadar oksijen alamıyoruz. Bütün canlıların için bu böyle. Hatta bu frekanslar atomik düzeyde hem canlı hücrelerde hem cansız madde üzerinde, tıpkı güneş ışığının oksijen atomlarının sürtüşmesinin sebeb olduğu ısınma gibi dünyamızda ısınmaya sebeb oluyor. Ama kime anlatacaksın. İklim için bakanlık kuruyoruz. 5G’yi milli proje zannediyor birileri siber orduların işgal yolları döşeniyor aslında. Akıllı telefonlar, akıllı otomobiller, akıllı robotlar, akıllı evler, akıllı işletmeler, akıllı şehirler aslında siber orduların işgal ettikleri mekanlardır. O telefonlar, otomobiller, robotik sistemler, şehirler tek TIK’la havaya uçurulabilir. Görünmeyen orduların işgali altındayız. Siber ajanlar her yerdeler, bizi görüyor, dinliyorlar.
ABD ayakta kalacaksa bir iç savaşa, bir dünya savaşına, bölünmeye ihtiyacı var. Bu size saçma gelebilir. Tüm dünyadaki adına dolar denilen yeşil kağıt parçacıklarının karşılığı yok. Bu paralar FED üretiyor. FED’de Rocofeller ailesinin bankacılık sistemi. Bütün dünya için dolar rezerv paradır ve hesaplamalar dolar üzerinden yapılır. Tüm merkez bankalarının paralarının faiz ve değerini de LIBOR belirler. O da Rothchild ailesine bağlıdır ve İngiltere’dedir. Bu iki kuruluş sömürü düzeninin iki kefesini oluşturur.
ABD dağılıp, borç yükü FED’e yüklenip, sonra yeni bir ekonomik ve siyasi düzen inşa etmek gerekiyor. FED dağılırsa, tüm dünya merkez bankalarındaki dolarlar, bankalar, döviz büroları, şirketlerin kasalarındaki dolarla, cüzdanlardaki paralar çöp olacak. ABD’nin bu yükten kurtulması gerekiyor. ABD’nin gücü ve zenginliği tamamen bu büyülü kağıttan geliyor.
ABD’nin ikinci belası ise Fort Knox belası! Resmi adıyla United States Bullion Depository olan, ABD Hazine Bakanlığı'nın Kentucky'deki altın rezervlerini sakladığı, yüksek güvenlikli ve denetime kapalı bir askeri komplekstir. ABD'nin resmi altın rezervlerinin yaklaşık yarısı olan 147 milyon ons burada tutulur ve burada son tam bağımsız denetim 1974'te yapılmıştır. Vietnam savaşı sırasında ABD’nin Bretton Woods anlaşmasına aykırı şekilde karşılıksız dolar bastığı biliniyor. 1970 sonrası Bretton Woods sisteminin çöküşünün ardından yapılan ana toplantı, “Smithsonian Agreement” olarak bilinen anlaşmanın imzalandığı 18 Aralık 1971 tarihli Washington'daki G-10 ülkeleri zirvesidir. Bu, orijinal 1944 Bretton Woods Konferansı'ndan sonra sistemin son büyük revizyonu olup, ABD Başkanı Nixon'ın 15 Ağustos 1971'de doların altına çevrilebilirliğini askıya alması (Nixon Şoku) sonrası gerçekleşmiştir. Burada diğer önemli sorun öğünden beri denetime kapalı olan Fort Knox’daki altınların yerinde durup durmadığı. ABD’de son dönemde Trump ve Elon Musk gibi isimler tarafından denetim çağrıları yapılmış ancak bir sonuç alınmamıştır. Soru şu: Bu altınlar yerinde duruyor mu, durmuyorsa nerede?
Barış falan olmayacak. Bu bugünkü İsrail yöneticilerinin savaş suçlusu olarak mahkum edilmesi anlamına gelir. Ağır bir tazminat ödemeleri anlamına gelir. Bu İsrail’in sonu olur. Tüm dünyadaki Siyonistlerin sonu olur. Savaşmak zorundalar. Üzerlerindeki baskıyı hafifletmek için dünyayı bir “kıyamet savaşı”na sürüklemek zorundalar. Bunun için aslında bunlar yıllardır “Tanrılarını kıyamete zorluyorlar”. Bunlar geç kaldılar. Bunların planlarına göre 2030’da yeni uluslararası düzenin kavram ve kurumları ile varlığını göstermesi bekleniyor, 2040’da ise arkalarında kimse kalmayacak ve geri dönüş yolları da yıkılmış olacak..
Gerçeklerle yüzleşmekten korkan siyasiler, politikacılar sanıyorlar ki Gazze’de çatışma biter, İsrail’in kabul edeceği Dahlanist bir Filistin devleti kurulursa sorun biter!. Hayır bitmez! Gazze düştüğü gün, Siyonistlerin ilk hedefleri Kudüs - Mescid-i Aksa olacak. Şiddet belki 100 katı artacak. Savaş Şam’a sıçrayacak. Arz-ı Mev’ud senaryosunun içinde Nil ile Fırat arası var.
Bu senaryoda Mehdi, Mesih, Deccal, Güney Anadolu topraklarında yaşanacak Melheme-i Kübra, Megitto da yaşanacak “Armagedon savaşı” da var. Bunlar “Yuhanna Vahyi”ni hiç okumuyorlar ve Enok’un kitabından haberleri yok mu bunların.. Bizimkiler olaya hiç TeoPolitik açıdan bakmıyorlar, Laik dediğiniz ülkelerin yöneticilerinin neredeyse tamamına yakını olayı TeoPolitik açıdan okuyor. Bu süreçte Laiklik, Demokrasi, İnsan Hakları, adalet, barış öldü! Ya da bunları ölmeden mezara koydular. Oyun bitti! Kuklacı kuklalarını topluyor.
Sahi, durduk yerde NetFlix neden Zarrab’ın hayatını film konusu ediyor ki. Bir taşla iki kuş vurmak istiyor olabilirler mi ya da aba altından sopa mı gösteriyorlar. Zarrab’ın karanlık ilişkileri, İrandan Türkiye’ye, oradan ABD’ye ulaşıyor olmalı. Bir ucu da Epstein’e uzanır mı dersiniz? Yoksa yeni bir 15 Temmuz’a giden yolda 17/25 olayı mı ya da Suriye’ye giden MİT TIR’larını hatırlatan yeni olaylar mı gündemde. “Olmaz olmaz” deme, olmaz olmaz!. Bu sürecin sonunda sıra Kudüs geldiğinde; söylüyorum, o zaman halkın hedefinde sadece İsrail ve Siyonistler değil, İsrail’le dost olan ve Siyonist, Pedefolik Satanislerin ağına takılan ülkelerin yöneticileri ile de hesaplaşma başlayacaktır. Ve hatta onlar, daha kolay ve öncelikli bir hedef olabilir. Mücadele alanı ise sadece işgal altındaki topraklar değil, tüm dünya olacaktır. O zaman “Hergün aşura ve heryer kerbeladır” Selam ve dua ile.