İki hafta önce Elips Haber’de, yerel seçimde seçmenin verdiği mesaj doğrultusunda Erdoğan’ın rejimin temel parameterlerinde birtakım değişikliklere gitmesinin bir mecburiyet olduğunu ancak henüz ne yönde bir değişiklik olacağının belirsiz olduğunu yazmıştım.[i]

Şimdi seçimin üzerinden bir aydan uzun bir süre geçti ve muhtemel değişiklikler yavaştan netleşmeye başladı. Bu yazıda bunları irdeleyeceğim.

Erdoğan ne yapmayacak?

Öncelikle genel düzeyde Erdoğan’ın ne yapmayacağını ortaya kayalım. Rejim içinden bazı kesimler faturayı oraya çıkarmaya çalışmasına rağmen Erdoğan ekonomide Şimşek yönetimini değiştirmeyecek. En azından şimdilik, orası yerel seçim öncesinde olduğu gibi aynen devam edecek.

Aynı şekilde, AKP içerisindeki ılımlı-liberal kanadın yoğun eleştirilerine rağmen, Erdoğan Cumhur İttifakı’nı bitirip 2011 öncesi liberal eğilimli AKP’ye de dönmeyecek. Bu doğrultuda, AKP’nin MHP’yle köprüleri atıp Deva ve Gelecek partileriyle mecliste ittifak yapması gibi az da olsa ihtimal dahilindeki senaryo da gerçeklemeyecek.

Hem Erdoğan hem de Bahçeli’nin geçen haftaki görüşmelerinden sonra yaptıkları açıklamadan anlaşılacağı üzere, Cumhur İttifakı bozulmadan devam edecek. Ancak bu, her şeyin olduğu gibi devam edeceği anlamına gelmiyor. Bazı şeyler gene de değişecek.

Erdoğan’ın “yumuşama” açılımı

Geçtiğimiz hafta Erdoğan Özgür Özel’le içeriği kamuoyuna açıklanmayan bir görüşme gerçekleştirdi ve sonrasında siyasette bir “yumuşama” açılımı başlattı.

Anlaşılan o ki, Erdoğan yerel seçim sonrası yapmak zorunda kalacağı değişiklikleri Özel üzerinden gerçekleştirmeyi hedefliyor.

Neden Özel? Çünkü Erdoğan yerel seçim sonrası oluşan yeni siyasal dengeler içinde Özel’le belirli konularda çıkarlarının örtüştüğünü gördü.

Bu doğrultuda, Erdoğan’ın Özel üzerinden başlattığı yumuşama sürecinin dört temel hedefi var:

1)     İmamoğlu ve Yavaş’ı siyasi denklemden çıkarmak

2)     1’le bağlantılı olarak Özgür Özel’i ana rakibi olarak konumlandırmak

3)     Cumhurbaşkanlığı için 2+1 dönem kuralını aşarak yeniden aday olmak

4)     %50+1 ile seçilme kuralını değiştirerek MHP sultasından kurtulmak

Muhalefeti dizayn etme

Erdoğan halkta önemli ölçüde karşılığı bulunan İmamoğlu ve Yavaş’a karşı cumhurbaşkanlığı yarışındaki şansının yüksek olmadığını biliyor. Bu yüzden bu iki ismi siyasetin denkleminden çıkarmak istiyor.

Bu doğrultuda, Özgür Özel’in iktidar medyası tarafından bilinçli olarak parlatıldığını görüyoruz. Bu şekilde Erdoğan bir anlamda rejimin yeni Kılıçdaroğlu’sunu yaratmak istiyor. Teke tek bir seçimde, Kılıçdaroğlu gibi Özgür Özel’i de yenebileceğini, muhafazakâr seçmenin ona oy vermek istemyeceğini biliyor. O yüzden siyaseten asıl muhatabı ve rakibi olarak onu konumlanırmaya çalışıyor.

Bu durum, bir yönüyle Özgür Özel’in de işine geliyor çünkü o da muhalefet içindeki konumunu güçlendirmiş oluyor.

Ancak, unutmamak gerekir ki, geçtiğimiz genel seçim yenilgisi muhalif seçmende büyük tramva yarattı. Bu seçim sonrası Kemal Kılıçdaroğlu’nun düştüğü durum ortada. Özgür Özel bu yola girerse kendisi de benzer bir duruma düşebilir. Özel’in bu yola girmesinin önündeki en büyük engel şu anda bu.

Parlamenter sisteme dönülür mü?

Ben çok uzak olmayan bir tarihte, Erdoğan’ın Özgür Özel’le belli bir zemini yakaladıktan sonra, parlamenter sisteme geçmek isteyebileceğini düşünüyorum.

Çünkü bu şekilde İmamoğlu ve Yavaş’ın belediye başkanı olmaktan öte bir önemi kalmayacak. Bildiğimiz üzere parlamenter sistemde önemli olan parti liderleri. Dolayısıyla böyle senaryoda muhalefetin tek lideri kaçınılmaz olarak Özgür Özel olacak. Ve altını çizdiğim gibi, Erdoğan’ın Özgür Özel’e karşı genel seçim kazanması zor değil.

Bu şekilde Erdoğan bir taşla birden çok kuş vurmuş olacak. Hem İmamoğlu ve Yavaş’tan kurtulmuş olacak, hem yenmekte zorlanmayacağı Özgür Özel’i tek siyasi rakibi yapacak hem de sistem yenilendiği için Erdoğan tekrar aday olabilecek.

2+1 dönem kuralından kurtulmak, Erdoğan’ın “yumuşama” açılımı ile ulaşmayı umduğu diğer bir çok önemli hedef. CHP’nin desteğiyle Cumhur İttifakı bir anayasa değişikliği yapabilirse, Erdoğan “sistem resetlendi” deyip tekrardan cumhurbaşkanı seçilebilecek. Yeni sistemde cumhurbaşkanlığı görünürde eskisi kadar yetkili olmasa bile Erdoğan fiili olarak AKP’nin ve rejimin iplerini elinde tutmaya devam edecek.  

Tabii bunların olabilmesi için Erdoğan’ın ilk etapta Özgür Özel’i ve CHP’yi sürece ikna etmesi gerekiyor. İşte son dönemde Abdülkadir Selvi gibi gazetecilerin yazdıklarından anladığımız üzere Osman Kavala’nın ve Gezi tutuklularının salınma ihtimali bununla ilgili.

Erdoğan bu şekilde Özel’e ve CHP’ye bir “jest” yapmış olacak. Bu jest üzerinden hem Özel kamuoyunda parlatılacak ve “Erdoğan’a istediklerini yaptırabilen lider” olarak muhalif kamuoyuna sunulacak hem de İmamoğlu ve Yavaş’ı devreden çıkarmaya ve Erdoğan’ı yeniden seçtirmeye dönük anayasa planı daha kolay uygulanabilecek.

MHP bu işe ne diyecek?

Ancak burada MHP’nin tavrı önemli bir değişken. Çünkü böyle bir jeste MHP veya milliyetçi devlet bürokrasisi taş koymak isteyebilir.

Nitekim geçtiğimiz haftaki Erdoğan-Bahçeli görüşmesinin ana gündem maddesi de çok büyük ihtimalle buydu. Aynı şekilde, bu hafta Özgür Özel’in Bahçeli ile görüşecek olması da tesadüf değil.

Erdoğan-Bahçeli görüşmesinde Erdoğan büyük ihtimalle Özel ve CHP’yi ikna etmek için Kavala ve Gezi tutuklularının salınması gibi bazı tavizler vermesi gerektiğini ve Bahçeli’nin de bunlara olur vermesini istedi.

Dikkat edilirse, Kavala ve Gezi tutuklularının salınması konuşulurken Demirtaş ve Kürt hareketine mensup siyasi tutukluların salınması hiç konuşulmuyor. Bu da Erdoğan ve Bahçeli arasındaki belli uzlaşmaların halen devam etmekte olduğunu gösteriyor.

Kritik iki aktör: Özel ve Bahçeli

Önümüzdeki süreçte, Erdoğan’ın kafasındaki yeni oyun planında en kritik aktör Özgür Özel.

Kendisi Erdoğan’ın bu planına hizmet edecek şekilde mi hareket edecek yoksa onunla mücadele mi edecek?

Özel, Kılıçdaroğlu gibi, rejim-içi muhalefet mi olacak yoksa rejime muhalif mi?

Örneğin, önümüzdeki dönemde parlamenter sisteme dönüş süreci olursa Özel, Kılıçdaroğlu’nun farklı bir biçimde yaptığı gibi, kendi bireysel çıkarlarını önceleyerek Erdoğan’ın tekrardan seçilebilmesinin kapısını mı açacak? Yoksa, Kılıçdaroğlu’nun düştüğü duruma düşmemek için, Erdoğan’ın yeniden seçilebilmesine olur vermeyecek ve muhalefette en güçlü cumhurbaşkanı adayı kimse onun önünü mü açacak?

Özel’in bu sorulara vereceği cevap ve alacağı tavır önümüzdeki süreci belirleyecek.

Önümüzdeki sürecin başka bir kritik aktörü de elbette Bahçeli.

Erdoğan’ın yukarıda bahsettiğim oyun planını Bahçeli ne noktaya kadar tolere edecek? Çünkü Erdoğan’ın Özel ile yürüttüğü “yumuşama” açılımı ile bir amacı da %50+1 kuralından ve böylece MHP sultasından kurtulmak. Bu sebeple Bahçeli’nin yeni sürece ne derece uyum göstereceği de başka bir önemli değişken.

Artık Erdoğan’ın oyun planını genel hatlarıyla biliyoruz. Genel seçime daha dört yıl olsa bile yerel seçim sonrası yeniden şekillenen dengeler gereği önümüzdeki süreç Türkiye siyasetinde önemli değişimlere gebe.


[i] https://www.elipshaber.com/rejimin-degismekte-olan-parametreleri