Her damlasına muhtaç olduğumuz bir kaynak "su"
22 Mart 1993 yılında Birleşmiş Milletler tarafından "Dünya su günü" ilan edildi.
Bu günün anlamını suya ulaşım konusunda sıkıntı yaşadığımızda anlayacağız.
Su hem insan vücudu hem de doğa için çok önemli.
Metabolizmamızın yüzde 70'e yakını sudan oluşuyor. Peki güvenli suya erişim noktasında 2,2 milyar insanın sıkıntı yaşadığını biliyor musunuz?
Temiz suya ulaşımda sıkıntı yaşayan insanlardan bahsetmişken asıl korkutucu tablo tüm dünyayı etkileyecek olan kuraklık...
Korkutucu bir tablo var önümüzde. Düşünmek dahi istemiyorum. Su olmadan yaşamak, susuz bir dünya hayal bile edemiyorum.
Suyun yokluğu da aşırısı da insanlığı ciddi oranda tehdit ediyor.
Küresel ısınmayı sadece kuraklık olarak düşünmeyelim aşırı yağışlarda bunun bir parçası. Örnek vermek gerekirse Şanlıurfa'da aşırı yağışlar sonucu meydana gelen sel bunun kanıtı. Zira Mezopotamya dediğimiz o topraklar sıcak ve kurak olarak biliyoruz. Bir yılda yağması gereken yağmur iki gün içinde yağdı. Deprem ardından sel... Urfa ve Adıyaman büyük yara aldı. Bu olay nedeniyle hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyorum.
Yıllardır uzmanlar uyarıyordu. İklim krizi ile mücadele planları yapıldı. Ama ne kadarı uygulandı?
Dünya genelinde sel, fırtına, hortum, deprem, heyelan, orman yangını, kuraklık gibi doğal afetlerde ciddi artışlar yaşanıyor, bunun en önemli etkenlerinden biri iklim değişikliği...
Küresel Denge Derneği Başkanı Dr. Nuran Talu ile iklim konusu üzerine derin bir sohbet etme imkanı buldum. Yıllardır iklim krizi ile mücadele noktasında çalışmalar yürüten bir isim Dr. Nuran Talu.
Talu, 2050 yılına dikkat çekti. Şimdi 30 yıla kadar kim öle kim kala diye düşenenler olacaktır. Ama zaman su gibi akıp geçiyor. Torunlarımıza yaşam olmayan bir gelecek bırakıyoruz.
Küresel ısınma ile birlikte aşırı yağışlara hazırlıklı olmalıyız. Peki, nasıl hazırlık yapacağız? Dere kenarlarına ev inşa edilmemeli. Sel riski olan bölgelerde bodrum katlarında yerleşim olmamalı.
Dünya bunları yasalara döktü. Güney Kore de çıkan bir yasada bodrum katlarına artık konut yapılmıyor. Sadece depo ve otoparklar için kullanılıyor bodrum katları. Hali hazırda bodrum katında evleri olan ev sahiplerine ise teşvikler veriliyor.
Hava olaylarının değiştiği bir zamanda yaşıyorsak ona göre hareket etmeyi öğrenmeliyiz.
Bir başka konuya daha dikkat çekmek istiyorum. Tuz gölü'nün her geçen yıl suları azalıyor. E ne olacak insanlığın tuzu azalıyor gibi düşünebilirsiniz. Ama orda yaşayan canlı türleri de risk altında. Yavru flamingoların öldüğünü hatırlıyor musunuz?
Doğa bir denge içerisinde biri bozulduğunda tüm düzeni etkiliyor.
Acaba farkında mıyız?
Farkında mıyız?
Sibel Yazıcı
Yorumlar