Sosyal medya “İnci Taneleri” dizisinin tanıtım videosundaki kesitlerle dolu.

İnstagram ve X de gezinirken denk gelmemek elde değil. Haber sitelerinde yazılan haberleri bile anında milyonlarca tık alıyor.

Daha dizi yayınlanmadan Sincanlı Erkal Sonel’in “Gemileri Yakarım” şarkısı dillere dolandı. Dilber karakterini canlandıran Hazar Ergüçlü’nün kıyafeti yok sattı.

Yılmaz Erdoğan’ın hem yazıp hem de başrolünde oynadığı Şenol Sönmez’in yönettiği dizi,  yayına girmeden adından sıkça söz ettirdi. Yaşamın içinden kareler, bize ait kodlarla, toplumsal problemlere duyarlı bir içerikle karşımıza geldi.

‘Akım’ adı altında dansı taklit edip, kendi sosyal medya mecralarından paylaşanlar, dizi, karakterler üzerinden kendi PR’nı yapanlar, sayısız söylem ile adeta bu kez de “pavyon” uzmanı olan yorumcuları da gördük.

Hatta “O nasıl dans” , “pavyon kültürünü evimize kadar getirecekler” “ Pavyon ne alaka” gibi daha birçok eleştiri alan dizi, 25 Ocak 2024 gecesi yayınlandığında tüm kategorilerde birinci oldu. Reyting rekoru kıran dizi bir anda Türkiye gündemine oturdu.

Şarkısıyla, danslarıyla bu kadar gündem olunca bende izlemek istedim. Ama yayınlandığı gün değil de bir sonraki gün youtube’dan izledim.

Yıllar sonra cezaevinden çıkan Azem Yücedağ'ın, kaybettiklerini bulabilme mücadelesini ekrana getiren dizinin oyuncu kadrosu ise Yılmaz Erdoğan, Hazar Ergüçlü, Selma Ergeç, Kubilay Aka, Güven Kıraç, Yasemin Baştan ve BKM kadrosundan oluşmuş başarılı bir kadro olarak görünüyor.

Dizinin ilk bölümünde seyircinin oturup Hazar Ergüçlü’nün hayat verdiği Dilber’in Sincanlı Erkal Sonel’e ait “Gemileri Yakarım” şarkısı eşliğinde ettiği dans sahnelerini beklediğine eminim.

Merakıma yenik düşüp izlediğim de ilk bölümden kendine izleyiciyi bağlayabilir diye düşündüm. Hayatın içinden diye tabi ettiğimiz pavyon sahneleri o ortamı merak edenlerinde yakından izlediği bir bölüm oldu.

Ancak ahlaki açıdan düşündüğümüzde herkesin izlediği bu sahneler bir özendirme haline dönüşür mü? Uzmanlara sormak lazım. Pavyon hayatının eğlenceli, genç bir kadın olan Dilber ile Azem arasındaki ilişkinin normalleştirilmeye çalışıldığı yönündeki tartışmalarda RTÜK’ün radarına ne zaman takılacak merakla bekleniyor.

Bu konu da Ankara Seymenler Kulübü Derneği Genel Başkanı Şerafettin Demir, reytinglerde zirveye yerleşen diziye dava açacaklarını söyledi. Kadına karşı şiddetin konuşulduğu “Kızılcık Şerbeti” de önce tepki aldı ve yayınları durduruldu. Ardından yeni bölümlerini izlemeye devam ediyoruz.

Alıştırılıyoruz...

Tepki göstere göstere alıştırılıyoruz. Dizilerde normalleştirilen hayatları yaşıyoruz. Çocuklarımız her gün bu sahnelere tanık oluyorlar. Evinde televizyon olmayan çok az insan vardır. Sosyal medya kullanmayan gençlerimiz kaldı mı bilmiyorum. Yeni dünya düzeni içerisinde kaybolan aile hayatlarına tanık oluyoruz.

“Z Kuşağı” diye tabir ettiğimiz gençlerimiz ekranda gördükleri hayatları yaşam biçimi haline getiriyor. Bir oyuncunun çocuk yaşta yaşadığı ilk cinsel deneyimi ve bunu annesinin gülerek karşılamasını anlatmasına şahit oluyoruz. İnci Taneleri dizisinin ardından pavyon sahneleri her fırsatta önümüze çıkarıldı. Kendini fenomen diye tanımlayan bir öğretmenin öğrencileriyle çektiği "Dilber dansı" akımı olayın vahametini ortaya çıkarıyor.

“İnci Taneleri” dizisine gelecek olursak. İlk bölüm sırf pavyon sahneleri merak edildiği için izlendi. Yılmaz Erdoğan’ın söz sanatıyla harmanladığı oyunculuğu daha çok ön plana çıkarsa şiir tadında bir dizi olur. Sırf reyting uğruna toplumun yapısını değiştirecek sahnelere daha fazla yer vermek, toplumun içinden diye sürekli küfreden Recep İvedik filmlerine benzer.

Ailece oturup psikolojimizi düzelten, biraz olsun günün stresini atacak dizilere ihtiyacımız var. O zaman git çizgi film izle dediğinizi duyar gibiyim. Yok valla onu da bozdular.