Geçtiğimiz günlerde Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) işsizlik verilerini açıkladı. İşsiz sayısı geçen aya göre 85 bin kişi arttı. Yani şöyle ifade edeyim; Toplam işsiz sayısı 3 milyon 214 bin kişiye yükseldi. 2022’ye oranla bu rakam düşük gibi olsa da Türkiye'de işsizlik sorunu uzun bir süredir devam eden bir konudur. İşsizlik oranını etkileyen faktörler arasında; ekonomik koşullar, demografik faktörler ve diğer birçok etkeni sıralayabiliriz. İşsizlik sorunu genellikle gençler ve üniversite mezunları arasında daha belirgin bir şekilde görülmektedir.

Türkiye'de işsizlik oranı, son yıllarda dalgalanmalar göstermiştir. Ekonomik büyüme ve istihdam artışı bazen işsizlik oranını düşürürken, ekonomik durgunluklar ve yapısal sorunlar işsizlik oranının yükselmesine neden olabilmektedir.

İşsizlik sorununu çözmek için hükümet çeşitli politikalar ve programlar geliştirmiştir. Bu politikalar arasında istihdam teşvikleri, mesleki eğitim ve beceri geliştirme programları, girişimciliğin desteklenmesi, yatırım ortamının iyileştirilmesi gibi önlemler yer almaktadır. Ayrıca, KOSGEB gibi kurumlar küçük ve orta ölçekli işletmelere finansal destek sağlamakta ve istihdam yaratma potansiyeli olan sektörlere odaklanmaktadır.

İstihdam edilenlerin sayısı ocak ayında bir önceki aya göre 160 bin kişi artarak 32 milyon 222 bin kişi, istihdam oranı ise 0,2 puan artarak yüzde 49 oldu. Bu oran erkeklerde yüzde 66,0 iken kadınlarda yüzde 32,4 olarak gerçekleşti.

İstihdam oranındaki bu artış gençler üzerinde pek etkili olmadı. Genç nüfusta işsizlik yükseldi. Gördüğüm kadarıyla başlıca sebepler arasında; gençler daha çok bağımsız olmak istiyor. Önceden üniversite mezunu olmak oldukça prestijli bir durumdu. Şimdi ise üniversitelerden mezun olan gençler iş bulmakta büyük zorluk çekiyor. Maliye, Sosyal bilgiler öğretmenliği, Türkçe öğretmenliği gibi bazı bölümlerde 1 yıldan uzun süre iş arayanların oranı yüzde 40’ı buluyor.

Peki, gençler neden iş bulamıyor?

İlk olarak yanlış bölüm tercihi; gençlerin bilinçsiz yönlendirilmesi ve yeteneklerinin farkına varamaması gibi nedenlerden dolayı eğitimli işsizlik oranı artıyor. Bazen ne kadar iş imkânı bulsa da çalışma koşulları genç mezunu mutlu etmiyor.

Kalıplaşmış mesleklere olan taleplerin artmasıyla mezun sayısı iş gücü ihtiyacından fazla olabiliyor. Basın sektörü de bunların arasında. Çünkü çok sayıda üniversitede iletişim fakültesi var. Sırf bir üniversite okumak için tercih ettikleri iletişim fakültesinden mezun olan gençler hayal ettikleri gibi iş bulamayınca büyük zorluk çekiyorlar. Tarım toplumu olduğumuz unutuluyor. Bu alanda istihdam ise giderek azalıyor. Gençler tercihini emek vererek topluma fayda sağlayacak işler yerine kolay yoldan para kazanabilecekleri alanlara yöneliyor. Aklı bir karış havada olan gençler daha işe başlamadan yüksek maaşlar talep ediyor.

Elbette nedenler sadece bunlarla sınırlı değil. Burada çoğu zaman kişiler doğrudan sorumlu olmayabiliyor.

Ancak işsizlik sorununun çözümü karmaşık bir süreçtir ve zaman alabilir. Ekonomik istikrar, yatırımların artması, girişimcilik ortamının geliştirilmesi, eğitim sistemiyle iş piyasası arasındaki uyumun sağlanması gibi faktörlerin bir araya gelmesi gerekmektedir. Aynı zamanda, işsizlik sorununun çözümü için sürdürülebilir ve kapsayıcı politikaların benimsenmesi önemlidir.

Sonuç olarak, Türkiye'de işsizlik sorunu önemli bir konudur ve çözümü için hükümetin ve diğer ilgili paydaşların uzun vadeli politikalar ve programlar geliştirmesi gerekmektedir.