Seçim sonrası CHP’de arayış başladı. Ekrem İmamoğlu ‘değişim’ söylemiyle tartışmayı alevlendirdi. İstanbul’un başındaki isim açıktan dile getirmese de Kemal Kılıçdaroğlu’nun 14 yıldır oturduğu CHP genel başkanlık koltuğuna talip.

İMAMOĞLU’NUN İKİ AÇMAZI

İmamoğlu’na genel başkanlık kapısını aralayacak değişim söyleminin bir türlü eyleme geçmemesinin iki nedeni var. Birincisi CHP’nin delege yapısı. Muharrem İnce’nin de söylediği gibi genel merkez dışından bir ismin CHP’ye genel başkan olması neredeyse imkansız. İkincisi ise İmamoğlu’na siyasi yasak getirebilecek davalar. Bu iki nedenden dolayı eyleme geçemiyor. Hareket alanını kısıtlamamak için İstanbul belediye başkanlığını bırakıp da genel başkanlığa oynayamıyor. Daha çok Kılıçdaroğlu’na karşı değişim söylemleri ve sosyal medya mesajlarıyla kamuoyu baskısı oluşturmaya çalışıyor. Rüzgârı arkasına alarak değil, önüne katarak Kılıçdaroğlu’nu gönderip o koltuğa oturmak istiyor. Arkasına alacağı rüzgârın ‘delegelere’ ya da ‘yargı davalarına’ toslayacağını düşünüyor. Ancak rüzgârı önüne katarsa Kılıçdaroğlu’nun tartışmalı hale gelen koltuğunu bırakacağını hesap ediyor.

İKTİDARI DEĞİL AMA CHP’DE KAZANMAYI ÖĞRENDİ

İmamoğlu’nun gel-gitleri karşısında Kılıçdaroğlu’nun baskı altında kalmaya hiç niyeti yok. Kılıçdaroğlu, etrafını saran değişim söylemlerini ‘değişimin öncüsü ben olurum’ diyerek dağıtırken, İmamoğlu’nu da ‘ikinci kez İstanbul’un başında olmalı’ sözüyle frenlemeye çalışıyor. Kılıçdaroğlu,  Erdoğan karşısında bunca zaman ‘kazanan lider’ olamasa da CHP’de ‘kalıcı lider’ nasıl olunur öğrendi. 28 Mayıs seçimlerini kazanamasa da yüzde 48 oy alan Kılıçdaroğlu, sahip olduğu koltuğu bırakmak istemiyor. Bu konuda da en çok güvendiği partinin delege yapısı. Kılıçdaroğlu’nun bu tavrı -yani işleri kolaylaştırmaması- İmamoğlu’nun da değişim hareketini sınırlıyor. İmamoğlu bir türlü genel merkez yürüyüşünü gerçekleştiremiyor.

TANJU ÖZCAN İLE MUSTAFA SARIGÜL SAHADA...

Bu tür açmazların yaşandığı dönemlerde CHP gibi köklü yapılar farklı uçlar verir. Şu anda CHP’de daha çok Tanju Özcan ve Mustafa Sarıgül konuşuluyor. Tanju Özcan ‘olumsuz’ eleştirileriyle Mustafa Sarıgül ise ‘olumlu’ tavrıyla gündemde.

Tanju Özcan, aşırı milliyetçi tavırlarıyla bilinen Ümit Özdağ’ın CHP versiyonu olarak adlandırılıyor. Bolu’nun CHP’li belediye başkanı Özcan, partinin kurumsal kimliğine yakışmayan hareketlerinden dolayı tam da ihraç edileceği dönemde Ankara’ya yürüyüş başlattı. İmamoğlu’nu kendisini sahiplenmese de Özcan, onun ‘değişim’ söylemini sahiplenmiş durumda. Hatta ‘İmamoğlu geç kaldı, harekete geçmeli’ diyerek İmamoğlu’nu harekete geçmeye zorluyor.

Mustafa Sarıgül cephesinde ise durum biraz farklı. Seçimlerde İstanbul’dan kalkıp gittiği Erzincan’da parti oylarını yükselterek Meclis’e gelen Sarıgül bu süreçte oluşturduğu olumlu havayı sürdürüyor. CHP’de kimi çevreler değişim isterken Sarıgül tuttu kendi kurduğu Türkiye ‘Değişim’ Partisi’ni CHP’ye kattı. Memleketi Erzincan ve CHP için büyük çaba harcayan siyasetçi görüntüsüyle Sarıgül ‘merkez siyaset’ rolünü oynarken CHP genel merkezine Bolu’dan yürüyüş başlatan Özcan ise, daha çok ‘cephe siyaseti’ni benimsemiş durumda.

CHP ÜÇ FARKLI ANLAYIŞ OLUŞTU

Seçim sonrası başlayan ‘genel başkanlık’ tartışmalarında partide üç farklı görüş oluşmuşa benziyor. Birincisi Kılıçdaroğlu kalmalı. İkinci görüş ise, İmamoğlu gelmeli. Üçüncü görüş ise ilk iki görüşten farklı. Özetle şöyle; Kılıçdaroğlu ile bu iş yürümez, İmamoğlu ile de olmaz. Çünkü partinin içinden, genel merkezi bilen bir isim değil, kurumsal kimliği bozar.

Bu üçüncü gruptakiler Deniz Baykal-Önder Sav ikilisinin yıllar boyu oluşturduğu CHP DNA’sına uygun bir lider peşinde. Özgür Özel gibi isimler bundan dolayı telaffuz edilmeye başlandı.

Anlaşılan CHP’de sular durulmayacak. Değişim rüzgarı esmese de değişimciler rüzgar yapmaya devam edecek.