Yerel seçimlerden hemen sonra 17 Nisan’da twitter’dan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir açık mektup yazmış, şunları dile getirmiştim:

▪️2002’den bugüne kadar Türkiye’de çok büyük işler yaptınız, devrim niteliğinde yenilikler getirdiniz, asla unutulmayacak eserler kazandırdınız.

▪️Türkiye siyasetinde liderler malesef “iyi final” yapmadan veda ediyor.

▪️Bu ülkede “iyi bir finali” en çok hak edenlerden birisi sizsiniz. Diğer siyasetçiler gibi olmayın. Bu millet sizi bağrına bastı. Bu makus kaderi sizinle kırmış olsun bu ülke.

▪️Görev sürenizin dolmasına 4 yıl var. Bu 4 yılı “herkesin Cumhurbaşkanı” olarak geçirin. Herkese kapıları açın. Her hafta 81 ilden vatandaş gruplarını davet edin. Her etnik kimlikten insanlarla kucaklaşın. Milletin evine gelen insanlarla şakalaşın, paylaşımda bulunun.

▪️AK Parti elbette sizin ilk göz ağrınız, partiniz. Ancak sizin temsil ettiğiniz manzume, AK Parti’yi aşan bir manzume. O yüzden partinizi, temsil ettiğiniz manzumenin önüne koymayın.

▪️Türkiye toplumu, partinizi ayrı, sizi ayrı değerlendiriyor. Bu açıdan “partiler üstü bir pozisyonda durmanız” daha doğru olur.

▪️Türkiye sizi reformcu kimliğiniz, cesur siyasetiniz ve dobralığınızla tanıdı, sevdi.

▪️Reformist Erdoğan’ı özlüyor herkes. Yepyeni bir sayfa açın. Kürtlere tekrar kucak açın. Kürtler de biliyor ki “yaparsa Erdoğan yapar

▪️Halk, ekonominin kötüye gidişini sineye çeker. Bu yükü omuzlar. Ama bürokrat ve siyasetçilerin lüks içinde yaşadığını, bedelini sadece kendisinin ödediğini düşünürse o zaman “dur” der. Bu yüzden tasarruf tedbirleri uygulayın. İhtişam, şatafat ve israfı önleyin. Ekonomik faturayı önce devlet bürokrasisine ve AK Partili siyasetçilere kesin. Halk bunu görürse kendisi de fedakarlık yapmaktan, kemer sıkmaktan kaçmaz.

▪️Kızgın olduğunuz, darıldığınız, küstüğünüz her kim varsa affedin.

▪️AK Parti’ye daha az uğrayın. Halkın içine daha çok karışın.

▪️Partiler üstü Cumhurbaşkanı olun.

▪️Muhalefet liderlerini Külliye’ye çağırın, birlikte piknik yapın.

▪️Şehir gezilerinizde gittiğiniz ilin belediye Başkanı CHP’liyse çat kapı gidip ziyaret edin. Sohbet edin.

▪️Böyle bir Cumhurbaşkanını bu halk elbirliği yapar bir dönem daha seçer. Anayasa uygun degilse baskı yapar Anayasa’yı uygun hale getirir. Yine seçer, yine seçer.

▪️31 Mart seçim sonuçları, sizin bu halkta halen kredinizin oldugunu gösteriyor. Bundan sonra atacağınız adımlar AK Parti’nin değil ama sizin geleceğinizi belirleyecek.

▪️Eserlerinizle halkın yüreğinde bir iz bıraktınız. Bundan sonra kucaklayıcılığınız ile de tarihe büyük bir iz bırakın.

Ardınızda bırakacağınız en iyi iki motto:

“Halkın Cumhurbaşkanı”

“Herkesin Cumhurbaşkanı”

Bu önerilerden bazıları gerçekleşti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile görüştü ve buna “siyasetin normalleşmesi” dedi.

Kuşkusuz muhalefet ile diyalog kanallarının açılması “yumuşama” adına çok önemli.

Öte yandan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş da DEM Parti dahil mecliste grubu bulunan siyasi partileri “yeni anayasa” için ziyaret etti.

Mektupta dile getirdiğim diğer konu devlet bürokrasisinin kemer sıkmasıydı.

Geçtiğimiz hafta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek kamuda tasarruf dönemine girildiğini ilan etti. Bu devletin kemer sıkması anlamına geliyor ve oldukça önemli.

Diğer bir konu da “af etmek” hususuydu.

Bu husus toplumsal rahatlama adına önemli. Zira gerilen bir toplum var. Siyasilerin gerilmesi topluma da yansıyor. Kutuplaştırıcı siyaset, Türkiye’deki fay hatlarını keskinleştiriyor. Bu açıdan farklı toplum kesimleri ile kucaklaşmak ve helalleşmek toplumu normalleştirir, yumuşatır.

Bu minvalde Cumhurbaşkanı Erdoğan, 28 Şubatçı paşaları affetti.

Ne var ki bu af sadece toplumun bir kesimini ferahlatabilir.

Buna benzer bir af ve helalleşmeyi Kürtler de hak ediyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kürtlere de kucak açmalı, onlarla yeniden diyalog zemini kurmalı.

Unutulmamalıdır ki AK Parti’nin ilk 16 yılında Kürtlerin büyük bir desteği oldu.

Şimdi bu desteğin azalmasının nedenlerini AK Parti sorgulamalı.

Çünkü hem Türkleri hem de Kürtleri bir arada tutan, oylarını alabilen bir parti “doğru” yoldadır.

Demokrat, çoğulcu ve reformcu kimliği” canlı demektir.

Kürtleri yeniden kazanmak, AK Parti’nin yeniden kazanması anlamına gelir.

Diğer bir husus da AK Parti’deki değişim.

Bu değişimin geciktiği hususunda bir çok görüş var. Erdoğan, bu tür konuları zaman yayan bir lider. Aceleyle hareket etmiyor. Ancak nihayetinde böyle bir büyük beklentinin de var olduğunu not düşmek gerekiyor.

Değişim yüzeysel değil, derinlemesine olmalı” diyenlerin sayısı bir hayli fazla.

Yani Ak Parti, değişimi küçük çapta yaparsa hayal kırıklığı yaşayabilir.

Umarım mektupta dile getirdiğim diğer hususlarda da adımlar atılır.

Zira bu adımlar Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve AK Parti’ye puan kazandıracak adımlar!