Cumartesi Anneleri/İnsanları 27 Mayıs 1995 yılından bu yana gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak için Galatasaray Meydanı’nda buluşuyor. İnsan hakları savunucularıyla 999’uncu haftalarında bir kez daha bir araya gelen Cumartesi Anneleri, geçen hafta vefat eden kayıp yakınlarından Cemil Kırbayır’ın kardeşi Fatma Kırbayır’ı andı. Bu haftanın ortak açıklamasını İnsan Hakları Derneği (İHD) Gözaltında Kaybetmelere Karşı Komisyon’dan Avukat Ümmühan Kaya okudu. Açıklamada, 30 yıl önce gözaltına alınarak kaybedilen Selim, Hasan ve Cezair Örhan’ın öyküsü paylaşıldı ve akıbetleri soruldu.

Askerler Selim, Hasan ve Cezair’i yanlarına aldı

Kaya’nın okuduğu metinden öne çıkanlar şöyle:

“20 Nisan 1994 tarihinde Bolu Komando Tugayı’na bağlı askeri birlik Diyarbakır'ın Kulp ilçesine bağlı Çağlayan köyü civarında kamp kurdu. Bölgede operasyonlar yapan birliğe bağlı askerler, 24 Mayıs 1994 tarihinde Deveboynu mezrasına geldi. O sırada köyde bulunan 46 yaşındaki Mehmet Selim, 40 yaşındaki Hasan ve 17 yaşındaki Cezayir Örhan’ı yanlarında götürdüler. Ailelerinin ‘Onları nereye götürüyorsunuz?’ sorusuna ‘Yolda bize rehberlik edecekler, sonra bırakacağız, merak etmeyin’ cevabını verdiler.

“Aile jandarma’ya başvurdu”

Salih Örhan, ertesi gün Zeyrek Jandarma Komutanlığına giderek kardeşleri Selim ve Hasan ile yeğeni Cezayir'i sordu. Zeyrek Jandarma Komutanı Ahmet Potaş, onların Kulp'a götürüldüğünü söyledi. Örhan bu sefer Kulp Jandarma Komutanı Ali Ergülmez ile görüştü. Ali Ergülmez ise konuya ilişkin bilgisi olmadığını belirtti.

Savcıdan aileye: Devletin neden olduğunu nasıl iddia edersiniz?

Bölgedeki karakollardan cevap alamayan Salih Örhan, Kulp Başsavcılığına, Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcılığına, OHAL Valiliğine, Diyarbakır Jandarma Asayiş Komutanlığı'na ve Adalet ile İçişleri Bakanlıklarına resmi başvurular yaptı. Salih Örhan, Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde görevli savcı Mustafa Atagün’e ifade verdi. Salih Örhan’ın anlattıkları karşısında savcı ‘Devletin insanların kaybolmalarına neden olduğunu nasıl iddia edebilirsin?’ diyerek onu azarladı.

“Tanıklara rağmen soruşturma açılmadı”

Selim, Hasan ve Cezayir Örhan’ın gözaltına alındığına, önce Serik karakoluna ardından Lice jandarma karakoluna son olarak da bir kısmı işkencehaneye çevrilen Lice Yatılı Okulu’na götürüldüğüne tanıklık edenler vardı. Ancak Kulp Başsavcılığı’nın, 8 Haziran 1994 tarihinde başlattığı soruşturmada, gözaltı kayıtlarında Selim, Hasan ve Cezayir Örhan’ın adlarının yer almadığı gerekçesiyle soruşturmaya yer olmadığı kararı verildi. Sonrasında da dosya zamanaşımı gerekçe gösterilerek kapatıldı.

AİHM kararı: Devlet sorumludur

Oysa AİHM, 6 Kasım 2002 tarihli kararında, ‘Mahkeme, Örhanların güvenlik güçleri tarafından teyit edilmemiş bir şekilde tutuklanmalarından sonra ölmüş olduklarının varsayılması gerektiği görüşündedir. Bunun sonucunda davalı Devlet'in onların ölümü konusundaki sorumluluğu söz konusudur.’ tespitinde bulundu ve Türkiye’yi Mehmet Selim, Hasan ve Cezayir Örhan’ın gözaltında kaybedilmesinden sorumlu tutarak mahkûm etti.

Cenazelerine toplu mezarda ulaşıldı

Ailenin ve İHD’nin ısrarlı arayışı sonunda 2003 yılında Mehmet Selim ve Hasan Örhan'a ait kemikler Kulp'a bağlı Bağcılar köyü yakınlarında bir toplu mezarda bulundu. Ancak kimliklendirme işlemleri sonrasında aileye teslim edilmedi. Cezayir Örhan’a ise hala ulaşılamadı.

Cumartesi Anneleri, yetkilileri göreve çağırdı

999. haftamızda, bir kez daha Örhanların başına gelenlerin açığa çıkartılmasını, AİHM kayıtlarında da isimleri geçen sorumlular hakkında derhal etkin adli süreçlerin yürütülmesini ve adaletin sağlanmasını talep ediyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin; Mehmet Selim, Hasan ve Cezayir Örhan için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.”

Naci Görür'den Bingöl depremi açıklaması: Küçük ama yeri can sıkıcı Naci Görür'den Bingöl depremi açıklaması: Küçük ama yeri can sıkıcı

Kaynak: Artı Gerçek