Hikaye o dur ki;

Yıllar önce günün birinde (sene 1994)

Adı Recep Tayyip Erdoğan olan genç bir siyasetçi

İstanbul’da rastgele bir köfteci dükkanına girmiş.

Adı mı ?

“İmamoğlu Akçaabat köfte salonu”

*

Köfteciyi

23 yaşlarındaki Ekrem İmamoğlu isimli bir delikanlı işletiyormuş.

Karşısında İstanbul’un yeni belediye başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı görünce

köfte ikram edip onunla sohbet etmiş.    

*

Gel zaman git zaman

Aradan yıllar geçmiş

Dünün köftecisi İmamoğlu

- Müteahhit olmuş

- Spor yorumcusu olmuş (Dönemin FETÖCÜ kanallarından STV’de)

- Kulüp yöneticisi olmuş

- Hatta belediye başkanı bile olmuş.

*

İmamoğlu’nun ikramını geri çevirmeyen dönemin belediye başkanı Erdoğan ise

- Parti kurmuş

- Genel başkan olmuş

- Başbakan olmuş

- Cumhurbaşkanı olmuş

*

Bugün bu iki isim İmamoğlu ve Erdoğan siyaseten karşı karşıya.

*

Belediye başkanlığı dönemini de sayarsak Erdoğan Türkiye’nin son 30 yılına damga vurmuş bir siyasetçi.

*

İmamoğlu ise daha yolun başında

Siyasi ikbalini 31 Mart yerel seçimleri tayin edecek.

Sınav onun için o kadar büyük ki;

30 yıl önce ikram ettiği bir köfteden bile medet umar durumda.

*

Çıktığı bir programda şöyle diyor İmamoğlu.

“23 - 24 yaşlarındayım

Erdoğan lokantama geldi. Köfte yedi.

Parasını da almadım.

Ömür boyu da o borcu ödeyemeyecek”

*

- Nezaketsiz

- Başa kakan

- Hesapçı

- Basit

- Aciz bir açıklama.

*

Hadise 1994 yılında yaşanmış.

Yani üzerinden yaklaşık 30 yıl geçmiş

Cinayetin en ağır suçlardan olduğu düşünüldüğünde

onun bile üzerinden 25 yıl geçince yasalarımıza göre zaman aşımına uğrar.

*

Bundan 30 yıl önceye gitmek

Önce misafir ettiğini söyleyip sonra borçlu çıkarıp başa kakmak

ikram edilen köftenin bedelinden bahsetmek

en hafif tabirle “acizlik” ve “çiğlik”tir.

*

Her önüne gelenle polemiğe giren

-Hırçın

-Kavgacı

-Sokaktaki fırıncıyla bile tartışan İmamoğlu’nun

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan 30 yıl sonra köfte parası istemesini de yadırgamamak gerek.

*

İmamoğlu bu son hareketiyle yine ezberleri bozdu.

Demek ki; misafire yapılan ikramın da bir bedeli varmış dedirtti.

Demek ki; bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı falan yokmuş dedirtti.      

*

- İstanbul’da seçim yarışı kızışınca

- Murat Kurum vitesi artırınca

- CHP’nin DEM’le yaptığı gizli demlenme ortaya çıkınca

- Özgür Özel genel başkan seçildikten sonra CHP’deki istifa sayısı 120 bine ulaşınca

- Aykut Erdoğdu, “Ümraniye’de gençler alkol almak için Kadıköy’e Maltepe’ye gitmeyecek artık Ümraniye’de de barlar açılacak” deyip baltayı taşa vurunca

- DEM Parti İstanbul’da 22 ilçede adaylarını çekince

- Kemal Kılıçdaroğlu gönüllüleri Ekrem İmamoğlu güzellemesi yapan Fatih Portakal’ı  Sözcü TV önünde protesto edince

- Veli Ağababa seçmenlere 6 çocuk yapın tavsiyesinde bulunup tepki çekince

- İmamoğlu 10 bin kayıtlı CHP’linin olduğu Ümraniye’de 300 kişi ile karşılanınca

- Kılıçdaroğlu, “Siyasetin giriş kapısı vardır çıkış kapısı yoktur” diyerek siyasetten çekilmeyeceğinin sinyalini verince

- Ve anket sonuçlarında CHP ve Ekrem başkan için tehlike çanları çalınca

İmamoğlu da çareyi 30 yıl önce Erdoğan’a ikram ettiği Akçaabat köftede bulmuş.

*

SON SÖZ

31 Mart’ın sonuçları

kimler için 1 Nisan  şakası olacak bilinmez.

 

Ancak olası bir İstanbul ve Ankara mağlubiyeti

İmamoğlu ve Özgür Özel için sonun başlangıcı olur.

*

Ankara’ya gelip CHP Genel Başkanlığı ve Cumhurbaşkanlığı  hayalleri kuran İmamoğlu

Sakarya’dan öteye geçemez.

Adapazarı’nın meşhur ıslama köftesini yer İstanbul’a geri döner.

*

BU HİKAYE DE KÖFTEYLE BAŞLAR KÖFTEYLE BİTER.