CHP Genel Başkanı Özgür Özel, parti genel merkezinde CHP Program Çalıştayı’nın açılışında konuştu. CHP Lideri Özgür Özel, geçen yıl 4-9 Eylül tarihlerinde üzerinde uzun tartışmalar yapılan parti tüzüğünün artık kuruluş haftası çerçevesinde kutlandığını ifade etti. Özel, “CHP yönetimine geldiğimizde birinci vaadimiz, demokratik, parti içi demokrasiyi önceliklendiren ve kurullara dayalı bir tüzük oluşturmaktı. Ardından parti programımızı hem mevcut sürece hem de iktidara hazırlık doğrultusunda güncelleyeceğiz demiştik” dedi.
Süreçte bazı aksaklıklar yaşandığını da dile getiren Özel, “Attığımız adımlar 19 Mart sivil darbe süreciyle kesildi ve yaklaşık 2-3 ay gerileme yaşandı” değerlendirmesinde bulundu.
“CHP bir kez daha iktidara hazırlanıyor”
Özel’ konuşmasına şöyle devam etti:
“Bugünün önemini şöyle özetlemek isterim; Cumhuriyet'in kurucu partisi, kendi vizyonunu en katılımcı anlayışla ve bilimin yol göstericiliyle şekillendiriyor ve hayata geçiriyor. Partimiz dünyanın önde gelen program partilerinden bir tanesidir.
106 yıllık partimizin tarihinde programlarımızla ortaya koyulan vizyon Türkiye’yi dönüştüren eylemlere taşınmıştır her zaman. Sizlerle birlikte yazmakta olduğumuz ve artık redaksiyon evresine devretmekte olduğumuz bu haftanın sonunda Cumhuriyet’in 2025 dünyasına uygun, 2025 Türkiye’sinin sorunlarına doğru çözümler üreten, partimize ve ülkemize yeni bir soluk, yeni bir vizyon kazandırmasını arzuluyoruz.
Biz CHP olarak, siyaset kalesinin başarı kapısını 47 yıldır bir türlü aşamıyorduk. Elbette yerel seçimlerde kayda değer başarılarımız var ama kurulduğu gün Türkiye’nin birinci partisi olan ve ne zaman Türkiye’nin birinci partisi olduysa, Türkiye’nin çok önemli sorunlarına tarihsel çözümler üreten ve Türkiye Cumhuriyeti’ne tarihsel kazanımlar elde etmiş olan, ilk başta Cumhuriyet’i kıran, Atatürk’ün değimiyle ’10 yılda 15 milyon genç yaratan’ sonra da kaybettiği seçimde çok partili demokrasiyi ve iktidarın seçimle el değiştirebilmesini hediye eden, tekrar iktidar olduğunda bu sefer sosyal devleti, işçileri, örgütlenme hakkını, sendikalı mücadeleyi Türkiye’ye kazandırmış olan, her türlü eşitsizliğin üzerine soldan eşitlikçi bir bakışla çözümler üreten bir partinin bir kez daha, demokrasiyi kurma, hep birlikte Türkiye’yi ayağa kaldırma, kalkındırma, kötü bölüşüme net bir müdahalede bulunma, daha çok kazanma ve adil bölüşüme yönelik olarak, barışa yönelik olarak CHP bir kez daha iktidara hazırlanıyor.
İçinde bulunduğumuz ana muhalefet partisinin 2 yıl önce yapılmış seçimlerinde ve yenisi seçilmesine 15 gün kalmış İstanbul İl Başkanlığı'na kayyum atanacak kadar 2025 yılında ve CHP'nin Genel Merkezi'ne kayyum atamayı ya da yapılmış seçimleri yok saymayı hedefleyecek kadar geri dönmüşlük, vadettiğimiz değişimin ne kadar büyük, ne kadar yapısal ve ne kadar yapısal olduğunu, ne kadar birbirimizi korkuttuğumuzu, karşımızdakilerin demokrasiyi araç olarak gördükleri demokrasiyi artık bir kenara bırakıp hatta ve hatta buraya gelmelerini sağlayan sandığı ortadan kaldırmaya niyetlendikleri bir sürecin içindeyiz. O yüzden bize bu mücadelede cesaret düşüyor, kararlılık düşüyor.Bir yıldır yoğun olarak sürdürdüğümüz program çalışmaları Türkiye’yi gelecek 10 yıllara hazırlayacak şüphesiz. Atatürk devrimleri ve altı okumuz üzerine inşa edilmiş kapsamlı bir vizyon metnimizi, yine bilimin ışığında hep birlikte tamamlayıp uygulayacağız.
4-9 Eylül tarihlerinde gerçekleştirdiğimiz ikinci yüzyıl değişim kurultayımızdan bu yana katılımcı, kapsayıcı, dinamik bir süreçle parti programımızı güncelleme çalışmalarımızı yürüttük.
Bir yıl boyunca bilimle siyaseti, örgütlerimiz ve uzmanları bir araya getiren keyifli bir çalışma pratiğine de sahip olduk. Bugünkü çalıştayımızda bir çoğunuzun farklı vesilelerle kıymetli katkılar sunduğu bir çalışmayı son aşamasına getireceğiz.
“En ağır yarayı üniversiteler aldı”
İktidarın 19 Mart darbesiyle başlattığı antidemokratik saldırılar sadece siyaset kurumunu ya da siyaset zeminini hedef almıyor şüphesiz. Bilimsel üretimin çok zorlu koşullarda yapıldığı bir dönemdeyiz. Biz, 19 Mart darbesiyle birlikte geleceğin iktidarına ve geleceğin cumhurbaşkanına yönelik bir sivil darbenin somutlandığını ifade ediyoruz ama bu anlayış, ülkeyi yıllardır darbeci bir zihniyetle, daha doğrusu kendisinin imkan tanıdığı, devletin her yerine en mahrem alanlarına yerleştirdiği, altına tank, uçak, unvan verdiği, YÖK ve EGM’yi teslim ettiği ve daha sonra kendisine darbe girişiminde bulunan bir cemaatin darbe girişimini, araçsallaştırarak ilan ettiği olağanüstü halden sonra ülkeyi o günden bugüne önce o halde bir referandum yaparak, çoğu çağdaş demokrasi bunu reddeden, anayasal engeller vardır bunun üzerinde ama olağanüstü hal şartlarını önce bir referandum yaparak, sonra bunu kalıcılaştıracak bir baskın seçim yaparak, daha sonra bu şartlarda seçim yaparak, ohalin yarattığı konforlu alanları kalıcılaştıran kanuni düzenlemeler yaparak bu günlere geldi.
Bu süreçte en ağır yarayı bilimsel özgürlük ve kurumsal özerklikler ve bu ikisinin de olmazsa olmaz buluştuğu yer üniversiteler aldı.
Yaşanan tüm şartlar altında halen daha umudumuzun biraz bile gerilemediğini, direncimizin biraz bile azalmadığını, mücadele azmimizin ilk günkünden geride olmadığını hepinizin bilmesini isterim.
Özgür Özel’den Erdoğan’a eleştiri
Ne bekliyorduk ki? Tayyip Erdoğan eline beyaz zambaklar yaptırıp devir teslim için bizi mi bekleyecekti? Elbette böyle olacak. Bu kadar suça bulaşmış, bu kadar kirlenmiş, geçmişte bugün bizlere yapıştırmaya çalıştıkları haksız şekilde ‘yüz yılın yolsuzluğu’nu kendi kendilerine ortaya çıkarmışlar, bütün kanıtlar ortaya dökülmüş, kanıtlar toplanırken ‘deliller usulüne uygu toplanmadı’ diye kovuşturmaya geçilmemiş, önce inkar edilmiş sonra arayıp arayıp bulamadıkları ‘mutlaka bir kasa olacak içinden para çıkacak’ dedikleri yerde bizden mühür çıkıyor, korumanın kurşunu çıkıyor ama ayakkabı kutularından, kasalardan balya balya paralar çıkmış. Önce, ‘onlar koydu yatak odama bunları’ demişler sonra faiziyle geri istemişler. Öyle bir sürecin içinden geçenlerin, ‘aramızda kardeşlik hukuku var’ diyenlerin birbirinin boğazını sıktığı, birlikte kurulan partideki 33 kurucudan 31’inin partide olmadığı ve sadece ve sadece artık biat edenlerin, övenlerin, ‘bunu da iyi yaptınız’ diyenlerin ülke yönetiminde olduğu liyakatsiz, sadece sadakate dayanan güçlü bağlarla birbirine bağlı olduğu, çünkü her güçlü bağ suç ortaklığı bağıdır. Varıp da normal yollardan güle oynaya bir iktidar devir teslimi yapmayacakları belliydi.
O yüzden yatanımız yatacak, bedel ödeyenimiz bedel ödeyecek, bu mücadele sırasında çok yorulacağız, başımıza belki çok kötü şeyler gelecek ama hepimiz şunu biliyoruz ki; şartlar 100 yıl öncesinden ağır değil.”