Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milli Savunma Üniversitesi Kurmay Subaylar Mezuniyet Töreni'ne katıldı.
“MSÜ, hayati sorumluluklar üstlenmektedir”
"Terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge hedeflerimizle ümitli ve dikkatli bir şekilde ilerliyoruz" diyen Erdoğan'ın konuşması şöyle:
Sizlerin şahsında TSK’mizin her bir mensubuna buradan selamlarımı, selamlarımı gönderiyorum. Bugün, 80’i dost ve kardeş ülkelerden gelen askeri personel olmak üzere toplam 241 subayımızın mezuniyet heyecanına şahitlik ediyoruz.
Kuruluşundan itibaren Milli Savunma Üniversitemize daima destek verdik. Her ihtiyacında üniversitemizin yanında olduk. İnşallah, bundan sonra da tüm imkanlarımızla bu güzide kurumun yanında olmaya devam edeceğiz.
Bilhassa, yerli ve milli yüksek teknoloji yatırımlarımızla, savunma sanayindeki hamlelerimizle küresel planda adından söz ettiren ülkeler arasındayız. Milli Savunma Üniversitemiz, burada da hayati sorumluluk üstlenmektedir. Bir yandan ülkemizin caydırıcı gücünü oluşturan kahraman askerlerimizi yetiştirirken, diğer yandan stratejik imkan ve kabiliyetlerimizin tekamülü noktasında önemli adımlar atıyoruz. Buradan yetişen vatan evlatları, bölgemizde ve dünyanın farklı ülkelerinde üstlendiği misyonlarla küresel barış ve güvenliğin tesisine çok mühim katkılar yapıyor. Bu vesileyle tüm komutanlarımıza, tüm hocalarımıza, milletimizin istiklal ve istikbali, devletimizin bekası için fedakarca görev yapan tüm askerlerimize ve elbette Türk Silahlı Kuvvetlerimizin komuta kademesine bir kez daha tebriklerimi iletiyorum.
“Savaş hukukunun, savaş ahlakının temel ilkelerine her şartta riayet ettik”
Geçmişi şanla, şerefle, sayısız zaferlerle dolu bir ordu-millet olarak, tıpkı diğer alanlar gibi dünya askeri müktesebatına da çok önemli katkılarda bulunduk. Kurmaylık zekamızı yalnızca harp sahalarında değil, cephe gerisindeki çalışmalarımızda da dost düşman, herkese gösterdik. Tarih boyunca atalarımız bir yandan yeryüzünde iyiliği, adaleti, huzur ve emniyeti hakim kılmak için çabalarken, diğer yandan dünya tarihine geçen önemli başarılara imza attılar. Savaş hukukunun, savaş ahlakının temel ilkelerine her şartta riayet ettik. Bu noktadaki hassasiyetimizi her seferinde vurguladık. Akıncılarımızın "Allah Allah" nidaları cenk meydanlarından hiç eksik olmadı. Sayıca bizden katbekat nice orduyla karşı karşıya geldik. Ancak tarihimizin hiçbir döneminde, en kanlı muharebe koşullarında dahi kadınlara, çocuklara, yaşlılara, masum ve sivillere dokunmadık.
Farklı kıtalara nizam veren idari ve siyasi teşkilatlanma kabiliyetimizi askeri taktik ve stratejilerimizle besledik, zenginleştirdik. İlk düzenli ve disiplinli ordumuzu bundan tam 2234 yıl evvel, milattan önce 209'da kurduk. Modern ordularla uygulanan onlu sistemi dünya askeri literatürüne 2000 yıl önce biz hediye ettik. Alplerimizle, erenlerimizle, gazilerimizle fetih ve gaza ruhunu gönül coğrafyamızın dört bir yanına yayarken, istimalet anlayışımızla aynı zamanda kalpleri de fethettik.
Bugün sert ve yumuşak gücün mükemmel terkibini ifade eden akil güç, ecdadımız tarafından istimalet politikası olarak yıllarca uygulandı. Sultan Fatih'in liderliğinde 1453'te topları etkin bir şekilde kullanarak yalnızca İstanbul'u fethetmekle kalmadık, aynı zamanda savaş konseptini de baştan aşağı değiştirdik. Lojistik yapılanmadan, sefer planlamasına, haritacılıktan, haber alma operasyonlarına, harp sahasına yeni bir ufuk kazandırdık. Muharip unsurların sevk ve idaresinde, taktik ve manevra kabiliyetinin geliştirilmesinde dünyada eşi benzeri olmayan yeniliklere imza attık.