CHP’nin 4-9 Eylül Kuruluş Haftası nedeniyle Genel Başkan Özgür Özel’i ziyaret eden İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, gündeme yönelik değerlendirmelerde bulundu.

Özgür Özel: Gürsel Tekin’e randevu veririm ama kayyuma randevu veremem
Özgür Özel: Gürsel Tekin’e randevu veririm ama kayyuma randevu veremem
İçeriği Görüntüle

CHP İstanbul İl Kongresinin iptal edilmesine tepki gösteren Dervişoğlu, “Siyasi partilerin, içleri mahkeme kararlarıyla dizayn edilmeye çalışılıyor. Bu son derece yanlış bir uygulamadır. Orta yerde elbette ki bir eksiklik varsa, bir yetersizlik varsa, işlenmiş bir kusur ve hatta suç varsa mahkemeler üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir ama bütün bu süreç içerisinde geriye dönük, seçim kurullarının vermiş olduğu kararlar varken, YSK’nın almış olduğu kararlar varken, geriye dönük iş ve işlemleri etkileyebilecek mahkeme kararlarının alınması, mahkemelerin siyasete dahil olmak ve vesayet altında kararların çıkmasına zemin hazırlamak gibi bir durumla karşı karşıya bulunduğumuz gerçeğiyle buluşturuyor bizi” ifadelerini kullandı.

Özel, “Sayın Müsavat Dervişoğlu, kuruluş haftamızda bizi ziyarete geldi. Kendisine bu nazik ziyaret için teşekkür ediyorum” dedi.

“İktidara seçim iptali uyarısı”

Müsavat Dervişoğlu’nun konuşması şöyle:

İkimizin arasındaki ilişki siyasetin çok üzerindedir. Dolayısıyla herhangi bir sıkıntı vuku bulduğunda ülkeyle alakalı da bir olağanüstü durumla karşı karşıya olduğumuzda bir vesile ile buluşur ve konuşuruz. Bugün de öyle günlerden biri. Keşke yaşanan olaylarla alakalı bir hukuki değerlendirme yapabilme imkanım olsaydı ama yaşananları hukuki temelde ele alabilmemiz bu şartlar altında pek mümkün görünmüyor. Siyasi bir takım kararların ortaya çıkardığı sonuçlarla karşı karşıyayız.

Yaşanan bütün tartışmalar aslında Türk siyasetindeki gerilimi ve kutuplaşmayı artıran niteliktedir. Dolayısıyla bu gerilim ve kutuplaşma siyasetin tansiyonunu da yükseltmektedir. Böyle durumlarda siyasilere düşen görev artan tansiyonu aşağıya çekmek olmalı ama görüyor ve gözlemliyoruz ki iktidar yangına körükle gitmekte ve yükselen bu siyasi tansiyondan siyasi rant devşirme eylemini tercih etmekte.

Hepiniz şahit oluyorsunuz kamuoyu da onu konuşuyor. Zaten izlediğinizde bütün bu yaşananların hukuki temel üzerinde ele alınmadığına şahit oluyorsunuz. Mahkeme kararlarıyla partilerin iç meselelerine müdahil olunuyor.

Dolayısıyla buna bağlı olarak da siyasi partilerin, içleri mahkeme kararlarıyla dizayn edilmeye çalışılıyor. Bu son derece yanlış bir uygulamadır. Orta yerde elbette ki bir eksiklik varsa, bir yetersizlik varsa, işlenmiş bir kusur ve hatta suç varsa mahkemeler üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir ama bütün bu süreç içerisinde geriye dönük, seçim kurullarının vermiş olduğu kararlar varken, YSK’nın almış olduğu kararlar varken, geriye dönük iş ve işlemleri etkileyebilecek mahkeme kararlarının alınması, mahkemelerin siyasete dahil olmak ve vesayet altında kararların çıkmasına zemin hazırlamak gibi bir durumla karşı karşıya bulunduğumuz gerçeğiyle buluşturuyor bizi.

Bunu son derece tehlikeli buluyoruz. Ayrıca asli hukuk mahkemeleri kararlarıyla geçmişe yönelik seçim sonuçları iptal edilirse şayet bunun nelere mal olacağını önce iktidarın düşünmesinin gerektiğine vurgu yapmak istiyorum.

Eğer seçim sonuçlarıyla, kongre sonuçlarıyla uğraşırsa mahkemeler milli iradenin ve hür seçimlerin artık hükmünü kaybettiğinden bahsetmek gibi bir tehlikeli sonuç doğar ki bu demokrasimiz açısından son derece tehlikeli bir durumdur.

Ayrıca bu iktidar için de son derece tehlikeli ir durumdur. Kamuoyu tartışıyor, özellikle 2017 referandumuyla alakalı olarak yaşanmış olaylarla ilgili şayet bir asli hukuk mahkemesi karar verirse, Türkiye’deki sistem değişikliği ondan sonra yapılan 2018 seçimleri, ondan sonraki 2023 seçimleri bile tartışma konusu olabiliyor.

Bütün bunları Türkiye’nin iktidar baskısı ve yanlış uygulamalarıyla yaşama geçirilen bu tür müdahalelerin tehlikesine işaret etmekle şimdilik yetiniyorum ama buna bir direnç gösterme ihtiyacı şayet hasıl olursa, açık ve net olarak ifade ediyorum ki hem şahsen hem İYİ Parti olarak bundan geri durmayız.

“Burada hepimiz için önemli ola Türkiye’dir, demokrasidir”

Şimdi CHP’nin Türkiye için ne kadar önemli olduğuna da buradan değinmek istiyorum çünkü netice itibariyle Türkiye’nin biz ana muhalefet partisi desek bile ikinci partisidir. TBMM’de büyük bir potansiyel ile temsil edilmektedir. Dolayısıyla Türkiye’nin bugün olduğu gibi bundan sonrası için de CHP’nin birliğine, bütünlüğüne ve kendi camiası içerisinde birliğine ihtiyacı vardır.

Bölünmüş, içi karıştırılmış bir CHP’nin hiç kimseye faydası yoktur. CHP’nin kendisi için kurulan bir tuzağa düşmeyeceği kanaatini taşıyorum. Düşürülemeyeceği kanaatini taşıyorum çünkü CHP’nin siyasi müktesebatı ve tecrübesinin buna izin vermeyeceğine yürekten inanıyorum.

Karşı karşıya bulunduğu bütün sorunları sabırla, aklıselimle aşabilecek bir tecrübenin de sahibi olduğuna inanıyorum. Burada hepimiz için önemli ola Türkiye’dir, demokrasidir. Hepimiz için önemli olan; hukuk, adalet ve eşitliktir.

“15 Eylül’de bir karar çıkacağını düşünmüyorum”

Bir gazetecinin ‘Siz 15 Eylül’de görülecek davayla ilgili hep ‘sonuç değil süreç odaklı bir dava’ değerlendirmesini yapıyordunuz. Bu gelişmelerin ardından değerlendirmenizde bir değişiklik oldu mu?’ sorusuna Özel şu yanıtı verdi;

“11’inde AYM gündemine alıyor. Karara bağlaması için biraz zaman geçecek. Benim değerlendirmem şu; Türkiye'de siyaset her türlü müdahaleyi hukuk üzerinden yapabiliyor ancak ben Ankara’da mahkemenin görüldüğü hakimin meseleyi bugüne kadar götürdüğü şekliyle bundan sonra götürecek olursa 15’inde herhangi bir karar çıkmayacağını, kendisinin daha önce vermiş olduğu kararlara yönelik adımlar atacağını ve davanın o şekilde yürütüleceğini düşünüyorum.”

Muhabir: Şevval Dalgıç