Gazeteci Fatih Altaylı’ya, YouTube kanalında kullandığı ifadeler nedeniyle verilen 4 yıl 2 aylık hapis cezası üzerine 65 baro ortak bir açıklama yaparak karara tepki gösterdi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanı Oktay Saral’ın açıklamalarının ardından tutuklanan gazeteci Fatay Altaylı hakkında “Cumhurbaşkanına tehdit” suçlamasıyla verilen hapis cezası, barolar tarafından eleştirildi.
İstanbul Barosu, Ankara Barosu ve diğer illerden toplam 65 baro tarafından yayımlanan ortak açıklamada, kararın temel hak ve özgürlüklerle bağdaşmadığı belirtildi. Açıklamada, basın özgürlüğü vurgulanarak “Gazetecilik faaliyeti suç değildir” ifadesine yer verildi.
Baroların bildirisi, son dönemde muhalif gazetecilere, siyasetçilere, belediye başkanlarına ve sanatçılara yönelik yargı süreçlerine dikkat çekerek, bu durumun “yargının araçsallaştırıldığı endişesini artırdığı” görüşünü dile getirdi. Açıklamada, demokratik hukuk devletlerinde yargı kararlarının hukuki temelden yoksun olamayacağı ve temel hakların keyfi şekilde sınırlandırılmaması gerektiği ifade edildi.
İstanbul ve Ankara barolarının da yer aldığı 65 baro tarafından yapılan ortak açıklamada şu ifadeler yer aldı:
"Gazeteci Fatih Altaylı hakkında, YouTube yayınındaki ifadeleri gerekçe gösterilerek hazırlanan iddianameye istinaden yapılan yargılama neticesinde verilen 4 yıl 2 ay hapis cezası ve ardından hükmen tutukluluğun devamı kararı, Anayasamız ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklere açıkça aykırıdır.
Gazetecilerin, özellikle siyasi mahiyetteki eleştiri ve açıklamaları, AİHM, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay içtihatları ışığında genişletilmiş koruma alanına sahiptir. Verilen bu ceza; ifade özgürlüğüne vurulan ağır bir darbe niteliğindedir.
Tutuklama, zorunlu hallerde başvurulabilecek geçici ve istisnai bir koruma tedbiridir. Gazetecinin kaçma şüphesi veya adli kontrolün yetersiz kalacağı gibi gerekçelerle, mahkûmiyet kararıyla birlikte tutukluluk halinin devamına karar verilmesi, tutuklamanın ölçülülük ve istisnailik ilkelerini açıkça ihlal etmektedir.
Bu durum, tutuklama tedbirinin amacını aşarak adeta bir cezalandırma aracına dönüştüğü izlenimini yaratmaktadır.
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nce verilen hüküm ve uygulanan tutukluluk kararı, 'suçta ve cezada kanunilik' ilkesi başta olmak üzere, hukuk güvenliğini ve adil yargılanma hakkını zedelemektedir.
Son dönemde muhalif gazetecilere, siyasetçilere, belediye başkanlarına, sanatçılara yönelik soruşturma ve kovuşturmalarda yaşanan süreçler, yargının araçsallaştırıldığı endişesini artırmaktadır.
Demokratik bir hukuk devletinde, yargı kararlarının hukuki dayanaktan yoksun olması ve temel hak ve özgürlükleri keyfi bir şekilde kısıtlanması mümkün değildir.
Aşağıda imzası bulunan Barolar olarak Gazetecilik faaliyetinin suç olmadığını, Yargının araçsallaştırılmasına ve keyfi kısıtlamalara karşı olduğumuzu, hukukun üstünlüğünü; demokratik, laik, sosyal hukuk devleti ilkelerini savunmaya devam edeceğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz."



