Kayseri Ticaret Odası (KTO) Rifat Hisarcıklıoğlu Konferans Salonu'nda düzenlenen "Yargı ve İş Dünyası Sempozyumu"nun açılışında konuşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Türkiye'nin güçlü kurumları ve bağlayıcı kurallarıyla köklü bir hukuk devleti olduğunu söyledi. Tunç, "Özellikle Türkiye'nin hukuk güvenliği anlamında, hukuka güven endeksinde geri sıralarda olduğunu söyleyenlere itibar etmeyiniz. Eksikliklerimizi elbette biliyoruz, her şey mükemmel değil. O eksiklikleri gidermek için gayret gösteriyoruz" dedi.

Kulis: Erdoğan, Nebati’yi ‘Mersin’e daha sık git’ sözleriyle uyardı
Kulis: Erdoğan, Nebati’yi ‘Mersin’e daha sık git’ sözleriyle uyardı
İçeriği Görüntüle

Hukuk devletinin aynı zamanda piyasanın da güvencesi olduğuna dikkati çeken Tunç, "Hukuk devleti kişilerin haklarının yanında ekonominin istikrarı ve kalkınmayı da korur. Ekonomik istikrar ve güven mülkiyet hakkının korunduğu, sözleşmelerin bağlayıcı olduğu, mahkemelerin bağımsız ve tarafsız çalıştığı, idarenin keyfi uygulamalardan uzak durduğu, yani tam anlamıyla hukuk devletinin yaşandığı yerde var olur. Yatırımcı bilir ki sermaye, özgürlük ve güvenle buluştuğunda anlam kazanır. Üretici bilir ki alın teri adaletle yoğrulduğunda bereketlenir. Hukuki güvenliğin olmadığı yerde yatırım olmaz. Hukuki öngörülebilirliğin olmadığı yerde piyasa durur. Ekonomik kalkınmanın yolu güvenli, öngörülebilir ve adil bir sistemden geçer çünkü sermaye ürkek ve tedirgindir. Belirsizlik de değil güvenle yol almak ister" diye konuştu.

İş dünyasının ihtiyacı olan çok önemli yasal düzenlemelerin hayata geçirildiğini anlatan Tunç, ceza mevzuatları başta olmak üzere ticaret kanunlarının, borçlar kanunlarının, usul kanunlarının, hukuk muhakemelerinin hepsinin yenilendiğini, 80 yıl boyunca artık toplumun ihtiyacına cevap vermeyen bütün mevzuatı yenileyerek ihtiyaca cevap verir hale getirdiklerini aktardı.

Bakan Tunç, 23 Ocak'ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yargı reformu strateji belgesini açıkladığını ve "23 yıl sonra niye hala reform belgesi açıklıyorsunuz" diyenler olduğunu anımsatarak, "Toplumun ihtiyaçları sürekli gelişir, teknoloji gelişir. Buna uyum sağlamak gerekir. Yeni suç tipleri ortaya çıkar, yeni ticari ilişkiler ortaya çıkar. Dolayısıyla hukuk gecikmez ve hukuk önden gitmeli. Dolayısıyla mevzuat hazır olmalı. O nedenle gelişen duruma, ihtiyaca cevap verecek bir mevzuatı hazır etmek gerekir." ifadelerini kullandı.

"Eksikliklerimizi elbette biliyoruz, her şey mükemmel değil"

Zaman zaman birtakım eleştirilerle karşı karşıya kaldıklarını belirten Tunç, şunları kaydetti:

"Özellikle Türkiye'nin hukuk güvenliği anlamında, hukuka güven endeksinde geri sıralarda olduğunu söyleyenlere itibar etmeyiniz. Eksikliklerimizi elbette biliyoruz, her şey mükemmel değil. O eksiklikleri gidermek için gayret gösteriyoruz. Bu toplantıların da amacı bu. Ama Türkiye'yi demokrasi bile olmayan, serbest seçimlerin yapılmadığı ülkelerle kıyaslayarak onların altında göstermek tamamen bir kara propagandan ibarettir. Nasıl hazırlandığını biliyoruz, hangi bağışçılarla desteklendiğini biliyoruz. Masa başında herhangi bir kritere bağlı olmadan yapılan, objektif kriterlere bağlı olmadan Türkiye gerçekleriyle uyumlu olmayan endekslerle o yabancıların yaptığı sıralamaları ülkemiz siyasetçilerinin bir kısmının göstererek 'Türkiye bu noktada' demesi Türkiye'ye haksızlık, Türk insanına, milletimize haksızlık, Türk yargısına, gece gündüz çalışan 25 bin hakim ve savcımıza haksızlık. O nedenle biz buna müsaade etmeyiz."

Bakan Tunç, "Türkiye'de hukuk güvenliği olmasaydı, yatırım ortamı iyileşmeseydi, 2002'de 36 milyar dolar olan ihracat bugün 262 milyar doların üzerine çıkamayacaktı. Eğer Türkiye'de hukuki belirlilik ilkesi tahkim edilmemiş olsaydı ülkemizde kayıtlı şirket sayısı 950 binden 2,5 milyonun üzerine çıkabilir miydi? Eğer ülkemizde hukuki öngörülebilirlik olmasaydı onların dediği gibi yabancı sermaye Türkiye'ye gelebilir miydi? Yabancı sermayeli şirket sayısı 5 binden bugün 86 bine çıkmışsa yabancının Türkiye'ye güvenmesi sayesindedir, hukuki güvenlik ilkesinin tahkim edilmesi sayesindedir" değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'ye 80 yılda 15 milyar dolar doğrudan yabancı sermaye yatırımı geldiğine, son 23 yılda ise bu rakamın 276 milyar dolar olduğuna işaret eden Tunç, "Eğer Türkiye'ye güvenmese yabancılar, hukuk güvenliği olmasa buraya yatırım yapılır mıydı? O nedenle ülkemize yönelik bu karalamalara müsaade etmeyeceğiz." dedi.

Yeni anayasa çalışmaları

Tunç, "10 yılda bir muhtıra, siyasetçilerin muhtıralar ve darbeciler karşısında suskun kaldığı bir süreç. İlk kez 27 Nisan 2007 tarihinde o elektronik muhtıraya cevap veren bir hükümet ve bir devlet adamı. O e-muhtırayı buruşturup çöpe atıyor, 'Bizim işimiz bu değil' diyor. O günkü kararlılık devam etmemiş olsaydı, Gezi Olayları önlenemezdi. Gezi Kalkışması, 17-25 kalkışması önlenemezdi, 15 Temmuz hain darbe kalkışması eğer o kararlılık sürmeseydi önlenemezdi. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın dirayeti ve sağlam iradesiyle ülkemizi yüksek standartlı bir demokrasiye kavuşturmanın mücadelesini yapacağız. Hedefimiz büyük, Türkiye Yüzyılı'nı inşa etmek. Bunu milletimizle beraber inşa edeceğiz. Bunu yeni anayasayla yapacağız. Parlamentoda inşallah bir uzlaşma sağlanır ve milletimize olan borcu öderiz" diye konuştu.

Anayasada çok önemli reformlar yapıldığını anlatan Bakan Tunç, "İnşallah bu dönemde siyasi partilerimiz büyük bir sorumluluk içerisinde Türkiye Yüzyılı'nın başlangıcında ülkemizi darbe anayasasından kurtararak demokratik, sivil, katılımcı, temel hak ve özgürlükleri öne alan, herkesin, her kesimin kendini içinde gördüğü bir toplum sözleşmesini inşa eder" ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA