Açıklamada TSK'nın PKK tarafından kullanılan bölgelerde "arazi arama-tarama faaliyetleri ile mağara, sığınak, barınak, mayın ve el yapımı patlayıcı tespit ve imha çalışmalarına; bölgenin temizlendiğinden ve ülkemize bir daha tehdit oluşturmayacağından emin olunana kadar kararlılıkla devam edeceği" vurgulandı.
BBC Türkçe'de yer alan haberde, Uluslararası Kriz Grubu Türkiye Kıdemli Analisti Berkay Mandıracı'ya göre önce somut adımlar atılması bekleniyor.
Mandıracı "Türk ordusunun operasyonları durdurması" beklentisi, yasal düzenlemeler ve Öcalan'ın koşullarının iyileştirilmesiyle ilgili olası adımların ardından sıranın silahsızlanmaya geleceğini düşünüyor.
Mandıracı'ya göre bu karşılıklı adımların nasıl sıralanacağı henüz belirsiz.
"Ancak bunlardaki ilerleme, gerçek silah bırakma, terhis ve nihai yeniden entegrasyona giden bir yol görüp görmeyeceğimizi belirleyecek."
Süreci kim yönetecek?
PKK fesih açıklamasında "pratikleşme süreci Abdullah Öcalan tarafından yönetilmek ve yürütülmek üzere" ifadesini kullandı.
Bu, silahların nereye, nasıl bırakacağı, yönetici kadrosu ve üyelerinin durumu gibi "sahadaki" süreçlerin devlet yetkilileri ve Abdullah Öcalan'ın inisiyatifinde örgütle yürütüleceği şeklinde yorumlandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise şimdiye kadar yaptığı açıklamalarda süreçte Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) oynadığı rolü vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 17 Mayıs'ta "Elbette asıl olan uygulamadır. Sözlerin tutulup tutulmadığının takibini Milli İstihbarat Teşkilatımız titizlikle yapacaktır" dedi.
Işık Üniversitesi'nde Türkiye'nin dış ve güvenlik politikaları alanında uzman Prof. Dr. Özlem Kayhan Pusane de BBC Türkçe'ye yaptığı değerlendirmede MİT'in rolüne vurguluyor:
"MİT, PKK'yı takip konusunda yıllardır çok deneyimli ve sahip olduğu ciddi bir envanter var, buna birebir eşleşmelerle takip edeceği söyleniyor. Bu şekilde sistematik olarak silahlar bırakılabilir."
Nasıl pürüzler çıkabilir?
BBC Türkçe'ye konuşan uzmanlar süreçte çeşitli pürüzlerin yaşanabileceği uyarısında bulunuyor.
Prof. Pusane, "Farklı ülkelerdeki deneyimler de gösteriyor ki bu tür süreçler, genelde başta söylendiği kadar net bir şekilde ilerlemeyebiliyor" diyor ve ekliyor:
"Zaman içerisinde YPG gibi farklı isimler altında örgütlenmeler oluşturulduğu için, bunların hepsiyle ilgili tek tek ne kadar net bir envanter olabilir, bunu bilemiyoruz.
"Ama hem örgüt tarafından hem devlet tarafından silahların ve silahlı yöntemin ortadan kalkmasına dair bir niyet varsa bunlar bir şekilde aşılıyor. Dünyada benzer süreçlere baktığımızda da artık bir noktadan sonra iyi niyetle ilerlediğini görüyoruz zaten."
Bir diğer olası pürüzün silahlı örgüt içinde feshedilmeye karşı çıkan küçük fraksiyonlar olabileceği tahmin ediliyor.
Açık kaynak verileri tarayarak dünya çapında silahlı çatışmalara dair yayın yapan MilitantWire yayınının kurucu ortağı Tom Lord, "Kolombiya'daki FARC veya İrlanda'daki IRA gibi devrimci militan gruplardaki gibi, PKK'nin içinde bazı küçük grupların silahlarını bırakmayı reddetmesini ve hatta silahlı mücadeleye devam eden ayrı veya birden fazla fraksiyona bölünmesini beklenebilir" diyor.
BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Lord, buna "PKK lideri Abdullah Öcalan'ın gruba sadece silah bırakma değil tamamen dağılma çağrısında bulunduğu" gerçeği eklendiğinde bölünmeler yaşanması olasılığının "daha da arttığı" yorumunu yapıyor.
Hangi senaryolar gündemde?
Süreçte, Irak ve Suriye yönetimlerinin de rol alması bekleniyor.
Uluslararası Kriz Grubu'ndan Berkay Mandıracı'ya göre, süreç silah bırakma aşamasına ilerlerse PKK'nın Irak'ta silah bırakmasında hem Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KRG) hem de Irak merkezi hükümeti süreci desteklemek için önemli roller üstlenebilir.
"Bu çatışmanın sona ermesi çıkarlarına, dolayısıyla ellerinden gelen her şekilde desteklemeye hazırlar" diyor.
KRG lideri Neçirvan Barzani PKK'nın fesih kararı için Türkiye ile barış açısından "tarihi fırsat" nitelendirmesini yaptı ve Erbil'in desteğe hazır olduğunu söyledi.
Irak Dışişleri Bakanlığı da yazılı açıklamasında süreci Irak topraklarındaki yabancı güçlerin ülkeden ayrılması için bir şans olarak tanımlandı.
Açıklamanın bu kısmı, Kuzey Irak'ta onlarca askeri üs ve ileri karakol bulunduran Türkiye'ye atıf olarak yorumlandı.
Türk basınında da silah bırakma için Kuzey Irak'ın da dahil olduğu"beş aşamalı bir plandan" söz ediliyor.
Buna göre, Irak'ta hükümetle yapılan görüşmeler çerçevesinde Kandil, Metina ve Zap bölgelerinin boşaltılması ve silahların teslim alınması planlanıyor.
PKK'nın sayıları 30 ila 50 kişi olduğu tahmin edilen üst düzey kadrosunun ise Irak'ın Süleymaniye kentinde kalması ya da Avrupa'ya gitmesi seçenekleri tartışılıyor.
Suriye nasıl bir oynayabilir?
Bazı uzmanlar Türkiye'de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin çağrısıyla gündeme gelen süreçte Suriye'yi kilit ülkelerden biri olarak görüyor.
Prof. Pusane, "Suriye'de yönetimin değişmesi, Rusya varlığının zayıflaması gibi son gelişmeler SDG, YPG gibi grupları, kendi geleceklerini farklı bir şekilde garantiye alacak başka çözümler aramaya itti gibi görünüyor. Bu yüzden Türkiye'deki süreci de son durumla bağlantılı görüyoruz" diyor.
Türkiye, Suriye'deki Halkın Savunma Birlikleri'ni (YPG) PKK'nın devamı olarak görüyor.
YPG, IŞİD'e karşı ABD ile işbirliği yapan Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) omurgasını oluşturuyor.
BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Hollanda'daki Leiden Üniversitesi Güvenlik ve Küresel İlişkiler Enstitüsü'nden öğretim üyesi Greig R. Klein da Suriye'nin silah bırakma sürecindeki etkisine vurgu yapıyor.
Klein, Suriye'de HTŞ yönetimi ve Kürtler arasında Mart ayında imzalanan anlaşmanın PKK'nın silahlara erişimi üzerinde etkili olabileceğini düşünüyor:
"Anlaşma kapsamında Kürtler siyasi, ekonomik ve kültürel haklarının tanınması karşılığında sınır güvenliğini ve kontrolünü yeni rejime devretti.
"Silahlar Suriye-Türkiye sınırından PKK'ya transfer ediliyorsa, sınır kontrolünün rejim yetkililerine geri verilmesi [örgütün] silahlara erişimini zorlaştırmış olabilir."
Prof. Pusane, Suriye'de HTŞ yönetimiyle YPG arasında "paralel" bir sürecin yürüdüğünü söylüyor:
"Türkiye devleti açısından silah bırakma ve fesih kararı YPG'yi de kapsıyor. Devlet açısından tutarlı bir beklenti bu. Orada PKK ile birebir aynı süreç yürümüyor ama YPG'nin silahlı ve siyasi yapısının Suriye devletine bir şekilde entegre edilmesi söz konusu.
"Bu durumda, sınırdan geçişler, kadroların bir kısmının geçişleri, silahların geçişleri nasıl olacak? Bunların yanıtını henüz bilmiyoruz" diye ekliyor.