CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İspanya’nın başkenti Madrid’de düzenlenen Sosyalist Enternasyonal Prezidyum Toplantısı’nda konuştu. Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı da olan Özel, farklı ülkelerden sosyalist ve sosyal demokrat partilerin ortak değerlerde buluştuğunu belirtti. Gazze’deki saldırıları “insanlık suçu” olarak niteleyen Özel, Sosyalist Enternasyonal’in de Filistin için özel bir komisyon kurması gerektiğini belirtti.
Özgür Özel’in konuşmasından satırbaşları şöyle:
“Toplumun tümünü baskı altına alan bir kuşatmayla karşı karşıyayız”
“Lideri olduğum Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran, eşit yurttaşlığı getiren, ülkemizi çok partili demokrasiye kavuşturan partidir. Uzun yıllar iktidardan uzak kalmış olsak da partimiz, son yerel seçimlerde birinci olmuştur ve bugün yapılan tüm genel seçim anketlerinde açık farkla birinci partidir. İşte bu başarıyı gösteren partimiz, Türkiye’de 23 yıldır iktidar olan yapının saldırılarına maruz kalmaktadır. Öyle ki kendileri geldiklerinde demokrasinin tüm nimetlerinden yararlananlar, şimdi demokrasiyi askıya almaya, basın özgürlüğünü askıya almaya, serbest siyaseti askıya almaya, öğrencileri, gazetecileri ve özellikle sanatçıları en ufak bir eleştiride bulunduklarında gözaltına almaya, tutuklamaya ve uzun süre hukuksuz yere cezaevlerinde tutmaya yeltenmişlerdir. Toplumun tümünü baskı altına alan bir kuşatmayla karşı karşıyayız. Bu saldırılar, 19 Mart 2025’te bir siyasi iktidarın, rakiplerine yönelik darbe girişimine kadar uzanmış ve Türkiye’de geleceğin iktidarına, geleceğin Cumhurbaşkanına darbe yapılmıştır. Bu darbe girişimi sürmektedir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız, Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu ve 16 belediye başkanımız, çok sayıda siyasetçi, bürokrat 200 günü aşkın süredir hapiste tutulmaktadırlar. 200 günü aşkın süredir iddianameleri bile yazılmamış, yargılama başlamamış, ortaya konan hiçbir iddia ispatlanamamıştır. Bu sürecin başında, Ekrem İmamoğlu’nun 31 yıl önce aldığı üniversite diplomasının da yetkisiz bir kurul tarafından iptal edildiğini hatırlatmak isterim.
Dikkatinizi çekmek isterim ki, Türkiye siyasetinde üniversite diploması, sadece Cumhurbaşkanlığı adaylığında gerekmektedir. Yani 31 yıllık bir diplomayı iptal edenler, aslında Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığını engelleme hamlesi yapmaktadırlar. Bu saldırılar sadece partimizle sınırlı kalmamış, iktidarın kendisine demokratik tehdit olarak gördüğü kim varsa, sivil topluma, medyaya, iş ve sanat dünyasına uzanmıştır. Partimiz ve halkımız bu darbeye teslim olmamıştır, ayağa kalkmıştır. 19 Mart’tan bugüne kadar Türkiye’nin dört bir tarafında 60 büyük mitingle, eylemler düzenledik, düzenlemeye devam ediyoruz. Ve şu ana kadar toplam 11 milyon kişi bizzat meydanlarda katılmıştır. Bu darbeyi yaparak, arkadaşlarımızı sözde yolsuzlukla suçlayanlar, Türkiye toplumunu inandıramamışlardır. Yapılan tüm anket ve kamuoyu çalışmalarında bu iddialara inananlar yüzde 30’u geçmemektedir. Yüzde 70 ise hakikatle ve bizimle birliktedir. Bu nedenle partimiz, seçmen desteğini artırarak sürdürmektedir. Dünyadaki eğilimin aksine Türkiye’de yükselişte olan sağ popülizm değil, sosyal demokrasidir. Partimizin hem sağ popülizmin hem de otoriterliğin önünde bir bariyer olarak durduğunu ve bu mücadelenin seçmen tarafından ödüllendirildiğini ifade etmek isterim.
“Birisi meşruiyet sorunu yaşadığında diğeri hemen onun imdadına koşuyor”
Değerli yoldaşlarım, Türkiye’de demokrasi güçlerinin ayakta kalması, bu salonda bulunan herkes için son derece önemlidir. Çünkü otoriterlik, sınırları rahatlıkla aşan bulaşıcı bir hastalıktır. Ancak şunu da biliyoruz: Otoriterlik gibi demokrasi ve umut da bulaşıcıdır. Bizim hem kendi ülkemizde hem de enternasyonal perspektife sahip bir parti olarak tüm dünyaya söyleyecek bir sözümüz var: Otoriterlik kaçınılmaz bir kader değildir. Otoriterler ancak iki durumda kazanırlar: Bir, uluslararası alanda demokratik güçler dayanışma göstermezse; iki, ülke içinde otoriterliğe karşı bir direniş örgütlenmezse. Bu ikisi olmadığında otoriterlik, otoriterler için maliyetsiz bir hale gelmektedir ve cesaret bulmaktadırlar. Biliyor ve inanıyoruz ki otoriterlik, enternasyonal dayanışma ve mücadele karşısında yenilmeye mahkumdur. Değerli yoldaşlar, popülizm, aşırı sağ, otoriter liderler Avrupa’dan Amerika kıtasına, Asya’dan Afrika’ya, dünyanın pek çok yerinde yayılıyor ve güçleniyorlar. Ve bu akımın temsilcisi olan liderler, birbirleriyle dayanışma içinde hareket ediyorlar. Bir yerde birisi meşruiyet sorunu yaşadığında ve zayıfladığında, diğeri hemen onun imdadına koşuyor. Otoriterler arasında bu dayanışmayı görmek ve daha güçlü dayanışma ağları kurmak biz demokratların görevidir. Otoriterlik küresel bir sorun haline gelmişse, demokratlar arasındaki dayanışma da küresel olmak durumundadır. Bu bağlamda, Sosyalist Enternasyonal ile Progressive Alliance’taki yoldaşlarımız, omuz omuza vermelidir. Dileğimiz bu iki önemli platformun güçlerini birleştirmesidir. Bu konuda, dünyadaki tüm sol, sosyalist yapılar tarafından emeği, mücadelesi takdir gören Pedro Sanchez’in Sosyalist Enternasyonel’de başkanımız olması, büyük bir fırsattır.
“Komisyon ateşkes sürecini yakından takip etmeli”
Kıymetli dostlar, Sosyalist Enternasyonal’in Gazze konusundaki duyarlılığının İspanya’da devlet düzeyinde bir duyarlılık haline gelmiş olmasını memnuniyetle karşılıyor, bu konudaki şükranlarımızı İspanya’nın başkentinden bir kez daha ifade ediyoruz. Buradan, İsrail’in katliamına karşı çıkan değerli yoldaşımız Pedro Sanchez’e bir kez daha selam ve sevgilerimi iletmek isterim. Gazze’de tam iki yıldır insanlık tarihinin gelmiş geçmiş en korkunç soykırımlarından biri yaşanmaktadır. Geldiğimiz aşamada bizi tatmin etmese de Filistin yönetiminin de kabul ettiği ateşkes anlaşmasından memnuniyet duyuyoruz. Bizim bu anlaşmaya verdiğimiz onay, bir zamanlar Aliya İzzetbegoviç’in dediği gibi, ‘Kötü bir barış, süren bir savaştan daha iyidir’ görüşüyle uyumlu bir onaydır. Çekincemiz ise, Netanyahu’ya ‘savaş kahramanı’ diyerek, İsrail’in soykırım politikalarını destekleyen, Gazze’nin tamamen boşaltılması gerektiğini bile açıkça savunabilmiş Trump yönetimine olan güvensizliğimizdir Öncelikle yapılan tam ateşkes anlaşmasına uyulması, insani yardımların acilen bölgeye ulaştırılması ve sonunda iki devletli çözümün hayata geçirilmesi için önemli bir çaba sarf etmek gerekmektedir. Bu süreçte uluslararası toplumun barış baskısı, İsrail ve Amerika yönetiminin üzerinde olmaya devam etmek durumundadır. Bu durumda, sözlerimin sonuna gelirken, Sosyalist Enternasyonal’e somut bir önerimi dile getirmek isterim. Bizce, Sosyalist Enternasyonal bünyesinde oluşturulacak bir komisyon, ateşkes ve barış sürecini yakından takip etmelidir. Bu komisyon, müzakere edilen planın, Gazze’yi modern bir koloniye değil, iki devletli çözüme götürmesine katkı sağlamalıdır.”