CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder için Atatürk Kültür Merkezi'nde (AKM) düzenlenen anma töreninin ardından 1 kişinin yumruklu saldırısına uğradı.
Önder için düzenlenen töreninin ardından AKM'den ayrılan Özel, bu sırada yanına yaklaşan bir saldırgan tarafından yumruklandı. CHP Genel Başkanı Özel, korumalar eşliğinde ve güvenlik önlemleri altında alandan ayrıldı. Polis ekiplerince gözaltına alınan şüphelinin S.T. (66) olduğu öğrenildi.
"Biz yolumuza devam edeceğiz"
Saldırı sonrası ilk kez konuşan Özgür Özel, yoluna devam ettiklerini belirtti.
Saldırı sonrası açıklama yapan Özgür Özel şunları söyledi;
Bugün Türkiye'nin hem terör sorunundan kurtulmasının, hem demokratik açılımlarla Türkiye'deki tüm hak ihlallerinin son bulması lazım. Tüm tutsak siyasetçilerin cezaevinde değil, dışarıda olması lazım. Bunların konuşulduğu bir gündü. Birileri bu konuşulsun istemediği için bugünkü o saldırının gerçekleştirilmesine ön açtılar, yol verdiler.
"Bir süredir tehditler alıyoruz"
Bir süredir hem tehditler alıyoruz, istihbari değerlendirmeler yapılıyor, işte Konya'da yaşananlar falan, hepsi ayrı ayrı. Buradan bir tek şey rica edeceğim. Tabii elde değil ama Sırrı Süreyya'nın, böyle bir barış güvercininin aramızdan uçup gidişinin gündeminin önüne bu saldırganın yaptığı işin geçmemesi lazım.
"Programımıza devam ediyoruz"
Sadece olay olduktan sonra eşimi, annemi, kızımı arayıp devam ediyorum dedim. Kızım çok merak edince bir 10 dakika onun yanına uğradım. Programımıza devam ediyoruz. Bu partinin genel başkanlarına suikast girişimleri oldu. Atatürk'e oldu. İnönü'ye oldu, Ecevit'e oldu, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na oldu. Genel başkanlar hapse kondu. Genel başkanlar linç girişimine uğradı. Genel başkanlar Böyle bir göreve talip olduğunuzda bunu zaten göze alıyorsunuz. Burada bir sürü kirli bilgi uçuşuyor
"Siyaset kurumuna yapılmış bir saldırı"
Sayın Cumhurbaşkanı'ndan, bakanlardan, siyasi partilerin genel başkanlarına arayıp bu saldırıyı kınıyor herkes. Ben de bu saldırıyı siyaset kurumuna yapılmış bir saldırı olarak görüyorum. Bundan sonra, öyle efendim şu partinin mensubuymuş, bu partinin mensubuymuş ne çıkarsa çıksın arkasından sivil siyaseti savunmak, şiddeti dışlamak, konuşmak ve birlikte çalışmak mecburiyetindeyiz.
Ama şu kadarını söyleyelim. Kutuplaşmanın, keskinleşmenin kimseye bir faydası yok. Ben 1,5 yıl önce de bunları söylüyordum. Dün Konya'da da bunları anlattım. Efendim şunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Hiç kimseye bir kırgınlığım, küskünlüğüm yok. İşimizi yapıyoruz. Bu vakitten sonra, tehditler, bu vakitten sonra saldırılar bizi yıldıracak olsa biz ölümü göze alıp cumhuriyeti kuran partinin genel başkanlığına talip olmazdık.
"Mutlaka azmettireni vardır"
Geçmişte suç işlediğine dair bilgiler var. Arkasında birileri olduğuna dair şüphesi. Şimdi arkadaşlar iki evladını katlettiği, birini yaraladığı, 4. evladının o olaydan balkondan atlayarak kurtulabildiğine ilişkin 2004 yılında bir bilgi bize İçişleri Bakanı tarafından ulaştırıldı. Sağ olsunlar yakından ilgileniyorlar. zaten basında da bunlar yer aldı. Birileri böyle şeyler yapacaksa huzuru kaçıracak, bir provokasyon yapacak, suçu birinin sırtına yıkacak bir şey yapacaksa zaten böyle birini bulup yaparlar. Yani onu biliyoruz. Mutlaka bir azmettireni vardır.
Mesele bugün DEM Parti'nin milletvekilinin Türkiye barışa kavuşsun diye, Kürt sorunu çözülsün diye, terör sorunu bitsin diye ve Türkiye'de anneler ağlamasın diye ömrü boyunca emek sarf etmiş birinin cenazesinde bu olduğuna göre buradan, bu süreçten rahatsız olanlar, bu süreçten, bu suçu birinin üstüne yıkmak isteyenler veya bize bir mesaj vermek isteyenler bir şeyler yapmıştır. O araştırılır, çıkar, bulunur.
"Telef sözünün geri alındığını düşünüyorum"
Biz bir bütün olarak güçlü durmak durumundayız. Yoksa biz buradan bir husumet üretmek o zaman işte o yumruğu atmaya çalışana, ona o yumruğu attırmaya çalışana, prim vermiş olursunuz. O yüzden böyle bakıyorum. Onun dışında şimdi ben artık bundan sonra telef meselesi üzerine benim şahsım söyleyecek bir şey yok. Sayın Cumhurbaşkanı'nın açtığı telefon o açıda bir değer taşıyor sonuçta. Ben geçmiş olsun telefonunu kale alıp o telef sözünün de geri alındığını düşünüyorum.
Bütün kendi şahsımda, bütün muhalif siyaset yapan insanlar için. Siyaset sözle yapılır. Sözle yapmaya devam edeceğiz. Kim ikna ederse, millet kimi takdir ederse bu ülkeyi o yönetecek. Biz milletin sandığına sarılmaya devam edeceğiz. Sandığa saygılı olmaya ve sandığı boşa çıkarmaya ya da sandığı görmezden gelmeye, milletin takdirini hazmetmeyenlere karşı biz demokratik mücadelemizi vereceğiz. Çok güçlüyüz, çok inançlıyız, çok kararlıyız.
Böyle bir günde buradan siyasi tartışma yaratmak benim işim değil. Atılan yumruk siyasette şiddeti savunanları mahcup eder. Siyasette söze önem verenleri, siyasetin normalinin siyasetçilerin birbirini araması, tokalaşması, cenazeye, taziyeye, iyi güne, bayrama birlikte katılması gerektiğini savunan bizi haklı çıkaran bir süreçtir. Buradan sonra bunu ümit ediyorum yeni bir milat olur. Türkiye'de siyasetin sözle yapılmasını, seçilmişlerin görevlerinin başında olmasını, suçlanıyorlarsa tutuksuz yargılanmalarına vesile olacak birtakım adımların atılmasına katkı sağlarsa, böyle bir iklime katkı sağlarsa memnun oluruz. Sağlamazsa ne yapacağız? Geri adım atacak halimiz yok. Mücadeleye devam edeceğiz.