CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Arnavutköy’de düzenlediği “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinginde yaptığı konuşmada, Arnavutköy Belediyesi ile ilgili çeşitli yolsuzluk ve usulsüzlük iddiaları dile getirdi. Özel, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’i göreve çağırarak, kamu zararı ve ihale süreçlerine dair soruşturma açılması gerektiğini söyledi.
CHP lideri Özgür Özel, Arnavutköy Belediyesi’nin 435 milyon TL değerindeki Kelebek Matbaa iştiraki ve arazisini, 251 milyon TL bedelle AKP İstanbul İl Yönetim Kurulu üyesi Burak Aydın’a sattığını öne sürdü. Satışın kamu zararına neden olduğunu savunan Özel, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’in bu konuda işlem yapması gerektiğini ifade etti.
Kanal İstanbul projesine dair değerlendirmelerde de bulunan Özel, projeyle bağlantılı olarak Arnavutköy Belediye Başkanı Mustafa Candaroğlu ve Belediye Meclis Üyesi Ercan Döner’in usulsüz yapılaşma faaliyetlerinde bulunduğunu iddia etti. Özel’e göre, bu kişiler proje güzergahına yakın bölgelerde villa inşa ettirdi ve kat yüksekliği kurallarına aykırı hareket etti.
Ayrıca, bir asfalt ihalesinde usulsüzlük yapıldığını iddia eden Özel, daha düşük teklif veren firmaların dışlandığını, ihaleyi kazanan firmanın ise projeden çekilmek zorunda kaldığını belirtti. Bu kapsamda, ihaleye teklif veren Kolon İnşaat isimli firmaya ilişkin tüm belgelerin e-ihale sisteminde (EKAP) kayıtlı olduğunu söyleyen Özel, savcılığın bu konuda da inceleme başlatması gerektiğini kaydetti.
CHP lideri, kamuya ait kaynakların usulsüz şekilde kullanıldığını öne sürdüğü olaylara ilişkin isim vererek savcılıktan adım atmasını talep etti.
Özel'in Arnavutköy’de 'Millet İradesine Sahip Çıkıyor' mitingindeki konuşması şöyle:
"Kanal İstanbul'u kimse istemiyor ama Erdoğan istiyor, Arap şeyhlerine çoktan pazarlamışlar"
"İktidar alacağını alıyor, sonra Arnavutköy'e sırtını dönüyor. Arnavutköy'e kreş istendi Ekrem Başkan yaptı. Sosyal yardımları 5 katına çıkardı. İstanbul'da deprem riski var. Bunun için çalışmak lazım ama en çalışkanımız Silivri'de. Kanal İstanbul'u kimse istemiyor ama Erdoğan istiyor. Neden çünkü buraları Arap şeyhlerine çoktan pazarlamışlar. Şimdi taahhütlerini yerine getirmeye, emirlere o kanal manzarasını yapmak istiyorlar. Dünyada ilk kez bir hükümet baraj yıkmış olacak. Şimdi diyorlar ki biz sosyal konut yapıyoruz. Emlak konutun yaptığı bütün konutlar lüks. 5 milyondan satılıyor. Vatandaş 20 yıl hiç para harcamayıp biriktirse ancak alabiliyor o daireleri.
Kanal İstanbul'un su havzalarına ne yaptığını bildiği için Şafak Başa o projeleri mühürlemişti. Şimdi Kanal İstanbul'a ilişememesi için ev hapsinde tutuluyor. 10 ay uğraşıp da iddianame diye süklüm püklüm bir şey yazan Akın Gürlek'e sesleniyorum. Biz mitingi bitirmeden soruşturma açıyorsun ya, sabahın köründe milletin haysiyetine dokunduran uzun basın bültenleri yapıyorsun ya bu dört rezalet için ne yapacaksın göreceğiz.
"Davut Paralı'yı yarın sabah evinden alıyor musun, Tayyip'ten korkuna kulağının üstüne yatıyor musun görüyoruz"
İstanbul'daki belediyeler 2025 yılı için asfalt ihalesine çıktılar. AKP'li Bağcılar Belediyesi asfaltın ton maliyeti 3 bin 553 TL. CHP'li Maltepe Belediyesi 2 bin 716 TL. CHP'li Tuzla Belediyesi 2 bin 630 TL. AKP'li Arnavutköy Belediyesi 6 bin 501 TL. Şartnameye baktık asfalt aynı. Buraya konulan asfaltın içine altın tozu karışmamış. İhaleye daha düşük fiyat veren kişiyi yıldırıyorlar. En düşük teklifi veren devre dışı kalıyor. Şimdi Akın Gürlek, bütün belgeler e-kap'ta kayıtlı. İhaleyi alıp çekilmek zorunda kalan Kolon inşaatı çağırıyor musun? 6 bin 500 lira asfalt alan belediyeye soruşturma açıyor musun?
Hadımköy- Yeşilbayır. Şimdi göreceğiz bakalım ak koyun mu, kara koyun mu? Hadımköy, Yeşilbayır. Biliyor musunuz? Yaz Akın, yaz, parsel numarası veriyorum: 10835 parsel. Buraya kaçak şekilde 320 metre ilave kapalı alan yapılmış. Şikayete konu olmuş. ‘Yıkın’ denmiş. Bu dendiğinde mahkeme karar verip yıkımına bildirdiğinde Ekim 2024’müş. Yıkım ve para cezası kararı verilmiş. Gaziosmanpaşa Savcılığı, Haziran 2025’te bir yazı yazmış Arnavutköy Belediyesi’ne ‘Kaçak yapıyı yıktınız mı?’ diye. Cevap yazmış. Kim?
Belediye Başkan Yardımcısı Davut Paralı. ‘İmar kirliliğine neden olan unsur ortadan kaldırılmıştır.’ Şimdi buradan Akın Gürlek‘e söylüyorum: 10 bin 835 parselde yıkım yapılmamıştır, yalan yazı yazılmıştır. Yargılamaya müdahale vardır, savcılığa yalan beyan vardır ve savcı resmi yazıyla kandırılmıştır. ‘Yıkın’ dediğiniz binayı yıkmayan ve işlem yapmayan, resmi yazıyla sizi kandıran Belediye Başkan Yardımcısı Davut Paralı’yı yarın sabah evinden alıyor musun? Tayyip’ten korkuna kulağının üstüne yatıyor musun göreceğiz bakalım.
"Mustafa Candaroğlu ve Ercan Döner'i evinden alıyor musun, yoksa kulağının üzerine yatıyor musun!"
Daha bitmedi. Rezaletin üçüncü perdesi: Gitgide şiddetleniyor. Başkan Mustafa Candaroğlu. Meclis Üyesi Ercan Döner. Kanal İstanbul manzaralı bir arsa almışlar. Reis helikopterle geziyor, kupon arsaları gösteriyor. Diyor ki, ‘Bu arsayı Katarlılara söz verdim, bunu Birleşik Arap Emirlikleri‘ne söz verdim. Bu Emir’in ablasının, bu Emir’in karısının’ derken, bizim Mustafa Başkan da demiş ki ‘Oğlum Ercan, bir arsa da biz kapalım.’
Bunlar bir arsa kapmışlar. Kanal İstanbul’a kendilerine göre bir manzara yapmışlar. Gitmişler, oraya belediyeden villa ruhsatını da almışlar. İnşaata başlamışlar. Bodrum katını çıkarken şeytan dürtmüş bunları. Ercan demiş ki, ‘Başkan be yükseltelim bunu biraz. Manzaramız güzel olsun, Kanalı daha güzel görelim.’ Bunlar gitmişler villayı imara aykırı şekilde yükseltmişler, şimdi halen orada duruyor.
Duruyor mu başkanım? Biliyor musunuz onu? Bütün fotoğrafları videoları orada. Sonra belediyeye gitmişler. Demişler ki memura, hani Reza Zarrab’ın bunu rüşvet veremediği memur Teoman vardı ya. Uğraşıyor uğraşıyor almıyor Teoman. Demişler ki, isimler doğru isimler, Arnavutköy Belediyesi’nde memur Serdar’la memur Fatih’e. ‘Buna imza atın’ demişler. Bunlar demiş ki başkan ama veya belediye meclis üyesi ama ‘Bu imza adamı yakar.
Bu doğru değil.’ Aynı rüşvet almayan Teoman gibi yanlış işi yapmayan Serdar’la Fatih, bu işe aylarca direnmişler. Ne olmuş? Doğru. Hep kızmayalım. Serdar ve Fatih’e belediye meclis üyesi, belediye çalışanı memurlar Serdar ve Fatih Beylere bir yürekten alkış yapalım. Bir yürekten alkış. Ve bu iki arkadaşı belediye başkanı sürmüş başka göreve. Yerine başkalarını getirmiş, imzaları almış.
Villalar da orada duruyor. Şimdi buradan Akın Gürlek’e sesleniyorum. Villa belli, yeri belli, fotoğrafını, videosunu, her şeyini bütün Arnavutköy biliyor. Buradan inince bütün basını da fotoğraflarını yollayacağız. Villa orada duruyor.
Buradan Akın Gürlek'e sesleniyorum. Yarın sabah 6.00'da Mustafa Candaroğlu ve Ercan Döner'i evinden alıyor musun, yoksa kulağının üzerine yatıyor musun! Bu villacı başkan İmrahorlulara ne dedi? Oyu bana verin işinizi ben çözüceğim dedi. Bir gün önce İmrahorluların evine tebligat yolladı, evlerini yıkmaya kalktı.
Kendisinin villasına zorla imza, İmrahorlulara da tebligat. Hadımköy belde belediyesi döneminde Kelebek matbaa diye yap işlet devrette 8 bin metre karelik arsaya bir yapı inşaa etmişler. Bunlar belde belediyelerini kapatınca belde belediyesi bunlara devrolmuş. Arnavutköy Belediyesi de Kelebek matbaasını 251 milyona AKP İl Yönetisi Burak Aydın'a satmış. Toplam değeri 435 milyonluk yeri AKP'li il başkanına 251 milyona satmışlar. Kamu zararı belli. Yarın sabah 6.00'da Mustafa Candaroğlu ve Burak Aydın'ı alıyor musun, yoksa kulağının üzerine yatıyor musun!
"Akın Gürlek gerekli soruşturmayı başlattı mı?"
Akın Efendi, Tayyip Beyefendi, iddianame öyle alalım çocukları, at imzayı deyip, 'Duydum' ile olmaz. Somut, açık ve net. Haftaya çarşamba otobüsün üstünden bakacağız bakalım. Akın Gürlek gerekli soruşturmayı başlattı mı?
7 başkanımızın tutuklu olduğu iddianame 10 ay sonra çıktı. Ama İBB'nin iddianamesi hala yok. 500 küsür sayfa mış muş iddianamesi geldi geçti. İddianamede 45 kez duydum 104 kez olabilir 496 kez benzer ifadelerle çelişkili yaklaşımlar var. XYZ Hollanda taksi plakası gibi bir tane gizli tanık bulmuşlar dünya kadar laf söyletmişler.
Aziz İhsan Aktaş 704 yıl hapisle yargılanıyor ama aramızda geziyor. Bu dosyada 12 yıl önce AKP döneminde verilmiş ihalenin parasını veren Zeydan Karalar, Utku Caner Çaykara, Ahmet Özer tut ki iddianamedeki suçu kabul etse bu suçun yatarı 6 ay Ahmet Özer 9 aydır tutuklu. Aktaş diyor ki Diyarbakır, Adana, Adıyaman şehirlerinden aldığı ihalelerle, Adana'yı o tarihlerde MHP diğerlerini AKP yönetiyordu. 2015'te kuruldu Aziz İhsan Aktaş örgütü diyorlar. Suç işlemek için bunların dönemini değil bizim dönemimizi beklemiş.
"Polisin bir lira fazla mesaisi yok"
Şimdi sözün sonuna gelmeden bir feryadı duymamız lazım. Demin oraya sağlık emekçileri koşarken onları alkışladık. Onlara yol açan biri vardı. ‘Çetin’ dedim, Çetin Bey bizim koruma ekibinden polis. Her gün benim canımı koruyorlar. Burada da birisi düşse bayılsa o önden, arkadan diğerleri koşuyorlar. Türkiye’de eylem olur, polis çalışır. Maç olur, polis çalışır. Sokağa çıkma yasak olur, polis çalışır. Bayramda çalışır, seçimde çalışır. Polis dediğin Türkiye’de ayda 260 saat çalışır. Zam yok, mesai yok. Şimdi bir umutları vardı, promosyon alacaklar. Üç yıl sonu gelmiş. Bekliyorlardı ki üç yıllık 270 bin lira promosyon olsun. Maalesef bankalar, oturmuşlar, 90 bine işe bağlamışlar. Sonra göstermelik olarak İçişleri Bakanı ‘Sorunu çözeceğim’ demiş, 100 bin lira olmuş. Polisin bir lira fazla mesaisi yok, ek zammı yok. Bir umudu promosyonuydu.
Şimdi onu da suya düşürmeye çalışıyorlar. Buradan söyleyeyim: Bu ülkenin polisi, bu memleketin evladı. Zaten çoğu üniversiteyi bitirmiş, atanmamış, iş bulamamış, oraya gidiyor. Uzman çavuş, bu memleketin evladı. İnfaz koruma memuru, bu memleketin evladı. Jandarması, askeri bu memleketin evladı. Zaman zaman kanunsuz emirlerle beş bin polisi CHP binasına yollarlar. Gün olur Bozdoğan Kemeri’nde polis ile öğrencileri karşı karşıya getirirler.
"Sandıklar açılırken yollayacağız"
İstanbul’dan şunu söylüyor, sizi bir yere davet ediyorum. Ben bazı hayallerimi söyleyip de gerçekleştirince büyük keyif alıyorum. Mesela bir tanesini anlatayım. Şahitlerim de var. Son seçimdeki sandık görevlileri bir el kaldırsın. Bayağı da var. Şimdi arkadaşlar biliyorsunuz ben Genel Başkan oldum, bizimkilere dedim ki ‘Bir hayalim var, inşallah gerçekleştireceğiz.’ Hayal şu: ‘Sandık görevlisine pozitif mesaj atma hayali.’ Nasıl biliyor musunuz? Yıllarca bu görevi hep yaptık, hep yaptırdık. Sandık görevlilerine hep bir mesaj gelir akşam saat 20.00 - 21.00 gibi. ‘TRT‘den gelen haberlere inanmayın, kötü haberler önce yollanmaktadır. Moraliniz bozulmaya çalışılmaktadır. Sakın seçimi kaybettik diye üzülerek sandıkları terk etmeyin. Islak imzalı tutanakları alıp ilçe seçim kuruluna teslim edene kadar görev başından çekilmeyin.’
Doğru mu? Bu sene bu mesaj geldi mi? Gelmedi. Hayalim gerçek oldu. Biliyorum iş nereye doğru gidiyor. Doğru adaylar, çalışıyoruz, pozitif kampanya ve televizyonlarda söylüyorum nereleri kazanacağımızı. İnanmıyorlar, dalga geçiyorlar. Akşamüstü saat 16.00. Dedim ki bizim Özel Kalem Gülen Hanım’a, ‘Yaz, yolla. SMS’i hazır tutsunlar. Sandıklar açılırken yollayacağız.’ Bakın son seçimde sandık görevlilerine sandıklar açılırken attığımız mesaj: ‘Birazdan Türkiye’nin dört bir yanından çok güzel haberler alacaksınız. Sevince kapılıp eğlenmek için veya kutlamalara katılmak için sakın görev yerinizi terk etmeyin. Islak imzalı tutanakları ilçe seçim kuruluna verene kadar görevinizden ayrılmayın.’ Doğru mu? Geldi mi?
"Emekli kurtulmadan emekçi kurtulmaz"
İşte size Özgür Özel sözü: Seçim olacak ya. O gün akşam sabaha kadar hem buradaki ilçe başkanlığımızın ışıkları yanacak. Hem 973 ilçenin, Arnavutköy ile beraber, 81 ilin, genel merkezin ışıkları sonuna kadar yanacak. O gün ben Ankara’da, siz burada görevinizin başında olacaksınız. Ama ertesi gün, pazartesi akşam kışsa seçim 19.30’da, yazsa seçim 20.30’da Saraçhane Meydanı’nda buluşacağız. Hep birlikte Bozdoğan Kemeri’ne yürüyeceğiz. Kemerin önünde üniversite öğrencileri bir elimizde, bir elimizde polisler halay çekeceğiz.
Ondan sonra ne Bozdoğan’da ne Taksim’de gençlerle polis karşı karşıya değil; el ele, omuz omuza, kol kola olacak. Çünkü polis kurtulmadan gençler kurtulmaz. Emekli kurtulmadan emekçi kurtulmaz. Çiftçi kurtulmadan esnaf kurtulmaz. Kürtler kurtulmadan Türkler, Aleviler kurtulmadan Sünniler, Egeliler kurtulmadan Karadenizliler, Doğu Anadolu kurtulmadan Akdeniz’dekiler, Trakya’dakiler kurtulmaz. O yüzden ‘Kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber, ya hiçbirimiz.’"